Su, canlı yaşamı için hayati önem arz etmektedir. Susuz hayat oldukça sıkıntı vermekte aşırı susuzlukta hayat olmamaktadır. Yağışlarla yeryüzüne düşen su doğrudan veya dolaylı olarak canlılar, bitkiler tarafından ve birçok sektörde kullanılmaktadır. Su ihtiyacının bir kısmı yerüstü ve bir kısmı da yeraltı suyundan karşılanmaktadır. Yeraltı suyu dünyanın birçok yerinde göreceli olarak bol miktarlarda bulunabilen bir su kaynağıdır. Ülkemizde ortalama yağışın 643 mm’dir. Yağışların dağılımı bölgelere ve yıllara göre farklılık göstermekte olup 2500 mm yağış alan ve 220 mm yağış alan ilçelerimiz olduğundan su rejimi düzensiz bir yapı arz etmektedir. Ülkemizde, uzun yıllara ait meteorolojik verilere göre bir yılda 98 milyar m yerüstü ve 12,0 milyar m yeraltı suyu potansiyeli olmak üzere toplam kullanılabilir su potansiyeli 110,0 milyar m olarak verilmektedir.

Yağışların bir kısmı yeryüzüne düşünce yüzeysel akışa geçer ve buharlaşmaya maruz kalır, bir kısmı da toprağın derinliklerine sızar ve yeraltı suyunu oluşturur. Kullandığımız suyun ana kaynakları bu sulardır. Dünyada ve ülkemizde artan nüfus daha fazla suya ihtiyaç duymakta ve su kaynaklarının da artmaması nedeniyle suyu ekonomik kullanmak zorunluluğu vardır. Özellikle tatlı su kaynaklarının toplam su içerisinde ki oranın azlığını da dikkate alırsak su kullanımında ki hassasiyeti daha da artırmalıyız.

Bazı kaynaklar 1960 – 1997 yılları arasında dünyada kişi başına düşen tatlı su kullanılabilirliği yaklaşık %60 oranında azaldığını ve kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının giderek daha da düşüş göstereceği beklenmektedir. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 850 m civarında iken ülkemizde 1350 mkadardır.

Konya Kapalı Havzasında meydana gelen yeraltı suyu seviye değişimleri havzada yetiştirilen tarım ürünleri için önemlidir. Konya denize boşalımı olmayan kapalı bir havzadır. Kendi içerisindeki nehir ya da göllerden beslenmektedir.  Yapılan araştırmalar yıllara ve bölgelere göre değişmekle birlikte kapalı havzalar Ülkemizde mevcut suyun yaklaşık % 70’ni tarımsal sulamada, % 16’sıın içme-kullanmada ve % 14’ünü de sanayide tüketilmektedir. Bu oranlar iller ve illerin sanayi gelişmişlik durumuna göre değişmektedir.

Tarımda ekonomik sulanabilir alanlar 8.5 milyon hektar, bu yıllarda da sulanan alan miktarı 5.6 milyon hektar olarak verilmektedir. Teknolojik gelişmeler dikkate alındığında bu sulanabilir alan miktarı verilenden fazla alanın ekonomik sulanacağı bilinmelidir. Sulanabilecek alan Konya kapalı havzası içinde aynıdır.

Araştırmalara göre; Konya kapalı havzasının rezervinin tarımsal sulamada kullanılan kısmının %80’ i DSİ olanakları ile sulamaya sunulmakta olup, kalan rezervin %20’si ise kişisel teşebbüsler tarafından kullanılmaktadır. Bu oran kooperatif ve kişisel sulamalarda artış göstermektedir. Tarımsal sulamada kullanılan su miktarı ise genelin %70’ine ulaşmaktadır. Bölgenin yıllık yağış ortalaması 398 mm olmakla birlikte ovanın büyük bir kesiminde yıllık yağış oranı 270 - 320 mm arasında değişmekte olduğundan tahıl ambarı olarak bilinen Konya ovasında kuru tarımın yapılması giderek imkânsız hale gelmektedir. Bölge 2 750 000 ha tarım arazisine, 1 670 hm yeraltı, 5 950 hm yerüstü olmak üzere 7.620 hm su potansiyeline sahiptir. Aktif kullanılabilir su potansiyeli 3.185 hm olmasına rağmen, izinsiz acılan kuyulardan dolayı fiili kullanım bunun çok üzerinde olduğu belirtilmektedir. Havza; son yıllarda yağışların azlığı ve bilinçsiz su kullanım nedeniyle yeraltı su seviyeleri gittikçe düşmekte, yeraltı suyu rezervleri tükenmektedir. Her yıl yeraltından su almakta olan kuyular birkaç metre daha aşağıya indirilmektedir. Havzadaki şartlar kuraklığa doğru yaklaşmakta olduğundan acil tedbirler alınmalı ve alınan tedbirle uygulamaya konulmalıdır.

Ovanın önemli su kaynaklarından biri olan Beyşehir gölü yeterli yağış almadığından oldukça su potansiyeli azalmıştır. Beyşehir Gölü'nün kuruması halinde bunun hem yakın coğrafyasındaki sulak alanlar ve tarımsal sahalar özellikle suyun kullanıldığı civar araziler ve Çumra ovası olumsuz etkilenecektir. 'Beyşehir Gölü kurursa Konya Ovası önemli bir su kaynağını ve çok şeye hayat veren özelliğini kaybetmiş olacağı bilinmelidir. 

Tarihi süreçte Beyşehir Gölünde zaman zaman çekilmeler ve kabarmalar yaşandığını görülmektedir. Kabarmanın yaşandığı geçmişte yağışlı yıllarda kabaran göl ilçeye ve suyun verildiği Çumra’nın köylerinde zararlara yol açtığı görülmüştür. Bu yıl görüldüğü gibi çekilmenin olduğu yağışsız dönemlerde de göl kabuğuna, çukuruna çekiliyor. Beyşehir Gölü resimde de görüldüğü gibi bu yıl en çok çekildiği dönemlerden birini yaşamaktadır.

Beyşehir Gölü Türkiye’de hem milli park olmuş hem de tescilli kültür varlıklarını üzerinde barındıran bir göldür. Göl içerisinde göl sularının altındaki tepe uzantılarının oluşturduğu büyüklü küçüklü 33 ada bulunmaktadır. Bu adalardan birinde yerleşim yeri ve birkaçında da tarım yapılmaktadır. Çok önemli birer sulak alan, doğal alan,  göçmen kuşları barındıran ve göçmen kuşların göç yaptığı, durakladığı, mola verdiği alanlardan biridir. Tarihi varlık ve güzellikleriyle Beyşehir ve Beyşehir Gölü sadece bölgenin değil, ülkemizin tarihi ve ekolojik dengesi açısından da önemlidir. Beyşehir Gölü’nün yağışın az olduğu yıllarda kurumaması ve yağışlı yıllarda da ilçenin zarar görmemesi için özel projeler geliştirilmelidir.

Son yağışlar üreticilerimizin yüzünü güldürmüştür. Devam etmesini ümit etmekteyiz. Yağışların sonbahar ve kış aylarında bu güne kadar yetersiz olması tarımda bazı olumsuzluklara neden olmuştur. Kurak alanlarda çıkış yapamayan tahılın yerine ekim için hava şartlarının uygun olması halinde erken ilkbaharda kısa dönemde yetişen yazlık olan arpa veya çavdar gibi tahıllar ekerek görülmesi muhtemel zarar telafi edilmelidir. Sulanan alanlarda zararın daha az olacağı tahmin edilmekte olduğundan bu alanlarda zararı telafi etmek daha fazla alınabilecek tedbirler imkânlara göre değerlendirilmelidir.

Yağışın yeterli, göllerimizin dolu ve su sıkıntısı çekmeyeceğimiz yıllar yaşamamız dileklerimle hoşça kalınız.