2009 yılında yapılan yerel seçimlerde 48 milyon 33 bin kayıtlı seçmenden 7 milyon 41 bini sandığa gitmemiş. 900 bin seçmenin oyu ise geçersiz sayılmış. Geçersiz sayılan oyların tamamının hatalı olduğunu düşünmeyelim. Bu oyların da büyük bir çoğunluğu tepki oyu. Yani pek çok vatandaş bilinçli bir şekilde geçersiz oy kullanıyor.
Bu seçimde üç büyük partinin aldığı oy oranı ve miktarları şöyle:
AK PARTİ % 38,8 15.458.985
CHP % 23,1 9.218.445
MHP % 16,1 6.403.831
Görüldüğü üzere, sandığa gitmeyenlerin sayısı MHP'nin oylarından daha fazla!
7 Milyon oy, kullanılan oyların yaklaşık yüzde 14'üne karşılık geliyor.
2011 genel seçimlerinde de yurt içi oylarda benzer bir tablo karşımıza çıkıyor.
Seçmen sayısı 50.237.343.
Geçersiz ve kullanılmayan oy sayısı 7.423.947
AK Parti'nin oyları 21.320.207 (% 49.80). CHP 11.122.420 (% 25.96), MHP ise 5.575.010 (% 13.02) oy almış. Kullanılmayan ya da geçersiz sayılan oylar MHP'nin oylarının neredeyse bir buçuk katı.
AK Parti'nin seçmenlerini sandığa götürme noktasında ne kadar mahir olduğunu hepimiz biliyoruz. Gümrüklerde kullanılan oylar bunun önemli bir göstergesi. 2011 seçimlerinde AK Parti'nin yurt genelindeki oyları % 49.80 olduğu halde gümrüklerde bu oran % 61.69'a çıkıyor. CHP'nin oylarında fazla bir değişiklik yok. Yurt genelinde %25,96 olan oyu gümrüklerde % 26,24'e çıkmış. Yani çeyrek puanlık bir artış var. Diğer partilerin durumu da pek farklı değil. Yurt içindeki tablo gümrüklere de aynı şekilde yansıyor.
Ancak MHP'nin durumu vahim! Yurt genelinde aldığı oy %13,02 iken gümrüklerde % 8,21 oy almış. Yaklaşık yüzde beş azalmış. Gümrüklerde en çok düşüş MHP'de görülüyor.
Bu tabloya bakarak, siyasî partilerin yurt dışındaki oy oranlarının yurt içindekine göre farklı olduğu söylenilebilir. Ancak ortada bir gerçek var: Yurt dışından oy kullanmak için gümrüğe kadar gelmek büyük bir fedakârlık istiyor. Ve AK Partili seçmen bu fedakârlığı yapıyor. En az fedakârlığı ise MHP'li seçmen yapıyor.
Bu tabloya bakarak, sandığa gitmeyen ya da geçersiz oy kullanan seçmenin çok küçük bir kısmının AK Parti'li; büyük çoğunluğunun ise MHP'li olduğunu söylemek mümkün. Ampirik gözlemlerimiz de bunu doğruluyor
30 Mart'ta Ne olur?
Sayın Başbakan 17 Aralık operasyonundan sonra tabanına yine bir hedef göstererek gerçek AK Partililerin başka partilere kaymasını engelledi.
Yüz yüze görüştüğümüz AK Parti'li seçmenin ilginç gerekçeleri var: Çalıyor ama çalışıyor, çalıyor ama başka kime verelim, çalıyor ama paralel yapı var, onlara inat tekrar AK Parti'ye vereceğim, Bu olay dış güçlerin işi o yüzden vereceğim diyenlerin yanı sıra yolsuzluk yapıldığına inanmayan hatta Sayın Başbakan'ın doğruladığı ses kayıtlarının dahi montaj olduğunu söyleyenler de az değil!
Başbakan'ın hedef gösterme politikası kendi tabanını kilitledi. Ancak diğer seçimlerden farklı olarak rakip partilerin tabanında da bir kenetlenmeye yol açtı.
Bu kenetlenmenin sonucunda, 30 Mart seçimlerinde, daha önce sandığa gitmeyenlerin büyük bir çoğunluğu oy kullanacak gibi görünüyor. Ve bu oylar AK Parti'ye gitmeyecek. Önemli bir kısmı MHP'ye gidecek. Önceden sandığa gitmeyen MHP'li seçmenin neredeyse tamamı bu kez MHP'ye oy vereceğini söylüyor.
2009 yerel seçimlerindeki rakamlar baz alınırsa, 7 milyon oyun başka partilere gitmesi durumunda, AK Parti'nin oyları yaklaşık %32'ye düşüyor.
Cemaat oyları da AK Partiye gitmezse oran % 30'ların altına iniyor.
Bir de AK Parti'li olmadığı halde çeşitli gerekçelerle AK Parti'ye oy verenler var.
Onlar AK Parti tabanı gibi düşünmüyor. Bu kesim cemaati sevmese de operasyonların haklı olduğuna inanıyor ve AK Parti'ye oy vermeyeceğini söylüyor.
Bu arada AK Parti'den Saadet Partisi'ne kayacak oylar da az değil. Bu seçimlerde Saadet Partisi ciddi bir sürpriz yapabilir.
Sonuç itibariyle, seçimlere bir hafta kala (özellikle çok konuşulan 25 Mart'ta) ne olur bilemiyoruz. Ancak görünen o ki, sandığa gitmeyenlerin oy kullanması halinde AK Parti'nin oylarında önemli bir düşüş olacak. Cemaat oyları ile birlikte düşünüldüğünde 30 Mart seçimleri AK Parti için bir travma etkisi yaratabilir.
Ancak 7 milyon seçmenin sandığa gitmemesi halinde çok ciddi bir değişikliğin olmaması da mümkün.