AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi, Türkiye ve dünya gündemine dair Yenigün Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Milletvekili Selvi, özellikle Konya Ovası’nın daha çok suya kavuşması için atılan adımlardan bahsederek Ova’daki obrukların oluşma sebebini de açıkladı.
Narin Güran cinayeti ülke gündemini çok fazla sarstı ve herkesi derinden yaraladı. Bu cinayetle ilgili vekil olarak düşünceleriniz nelerdir?
BU ÜLKE BİR NARİN DAHA GÖRMESİN
Narin cinayetiyle birlikte çok büyük bir vahşetle karşı karşıyayız. Masum bir evladımız çok büyük bir katliamla maalesef muhatap oldu. 20 günün üzerinde aramalar yapıldı. Netice itibarıyla da Narin evladımızın cansız bedeniyle karşılaştık. Bu endişeyi taşıyorduk ama bir ümidimiz de vardı. Narin’in birçok defa arandığı hâlde bulunamayışı ve daha sonra bir çuvalın içerisinde bir su kenarına bırakılmış olması çok ciddi problem. Bu noktada benim arzum, ki Cumhurbaşkanımız da bunu vurguladı, bu meselenin en ince detaylarına kadar incelenmesi ve vahşi cinayeti işleyenlerin zihniyeti, yaptıkları her neyse mutlaka karşılığının bulunması. Konuyla alakalı Narin’in gerek ailesinden gerek çevresinden, hatta yetkililerin yapmış olduğu açıklamalardan cinayetin detaylı incelenmesi gerekiyor. Narin evladımıza Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Böyle bir vahşetle hiçbir evladımızın karşılaşmaması, yeni Narinler olmaması için mesele detaylı incelenmeli. Zaten herkes seferber oldu. İnşallah suçluların hepsi tespit edilir ve bir daha böyle şeylere fırsat verilmez. İnşallah katiller hak ettiği cezayı bulur.
İsrail’in Gazze’ye karşı olan soykırımı hâlâ devam ediyor. Bu katliam son bulmayacak mı?
NETİCE ALINCAYA KADAR MÜCADELE SÜRECEK
7 Ekim’den bu yana vahşi bir saldırı ve devlet terörüyle karşı karşıyayız. Bir soykırım söz konusu. Buna karşılık olarak uluslararası sistemin hiçbir şey yapmadığını ancak gönüllü insanlar ve Türkiye gibi ülkelerin soykırıma tavır sergilediğini görüyoruz. Bunlara rağmen katliamlar devam ediyor. Mısır cumhurbaşkanının Türkiye’ye gelmesiyle bu süre içerisinde değerlendirilen ana konulardan bir tanesi de Gazze’deki soykırımdı. Bir insanlık sorunuyla karşı karşıyayız. İslam dünyasının temel meselelerinden birisi olan Kudüs’ün işgali ve Filistin kardeşlerimize yapılan insanlık dışı uygulamalara karşı Türkiye’nin ve Müslüman ülkelerinin farklı bir sorumluluğu var. Gerekli adımlar atılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarda da görüyoruz ki atılan adımlar katilleri durdurmaya yetmedi. Öyleyse daha büyük yaptırımların ortaya konması ve katillerin durdurulması gerekiyor. Ben insanların iradesinde bunu görüyorum. Hatta buna İsrail içerisindeki, bu soykırıma karşı çıkan Yahudiler de dahil. Ancak Gazze’deki katliamın fiilen durdurulması için atılması gereken adımlar var. Bu adımların da artık ivedi bir şekilde atılması ve Filistin’in garantörlüğünü Türkiye’nin üstlenmesi gerektiğini değerlendiriyoruz. Müslüman ülkelerin de Filistin garantörlüğünün temsiline vereceği destek mekanizmasını oluşturmamız gerekiyor. Yoksa bu katil sürüsü toplu bir soykırımın peşinde. Bunlar geçmişte soykırıma uğradıklarını iddia ediyorlar. Kendileri şu anda o günkü soykırımı yapanların rolünü oynuyorlar. Hazreti Musa’nın takipçisiyiz dedikleri hâlde, Hazreti Musa’ya iman edenleri yok etmekle meşguller. İsrail, rolleri itibarıyla insanlık dışı bir saldırganlık gerçekleştiriyor. Bu saldırganlığın acilen durdurulması gerekiyor. Gerekli adımları atıyoruz. Bu noktadaki mücadeleyi sadece Filistin için olarak görmüyor, kendi savunma hattımız olarak içselleştiriyoruz. Oradaki mazlum insanların hukukuna bizim hukukumuz diyerek bakıyoruz. Netice alıncaya kadar mücadelemiz sürecek.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in erken seçim mesajı hakkında ne düşünüyorsunuz?
CHP, İKTİDAR OLMA YOLUNDAN HÂLÂ ÇOK UZAK!
Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), “Yerel yönetim seçimlerinde biz AK Parti’den biraz daha fazla oy aldık” diyor. Halbuki biz mahalli seçimleri yaptık. Yerel yönetim seçimleri bu ilişki içerisinde gerçekleşti. İktidar seçimi 2023 yılında, 28 Mayıs’ta, milletvekilliği meclis seçimi 14 Mayıs’ta yapıldı. Demokratik bir şekilde süreç tamamlandı. Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı olarak görevinin başındadır. Parlamentoda bütün siyasi partilerden seçilen milletvekilleri ile belediye başkanları da görevinin başındadır. Ama kendi işinde ne yapacağını bilemeyenler, başkasına ne yapacağını tarif ederler. CHP şu anda yerel yönetimlerde de veya ana muhalefet partisi olarak ne yaptığını bilmeyen bir hâlde ve iç karmaşalarla birbirleriyle uğraşmakla meşgul. Bu noktada erken seçim sürecini gerektirecek karar ne meclisten ne de yürütme organından çıkar. Bu yerel yönetim temsilcileriyle belirlenecek bir süreç değil. Kaldı ki CHP, aldığı bütün belediyelerde tartışmalı pozisyonda. Ortakları DEM Partisi de aynı şekilde. Mesela yangın bölgelerinde ilgili belediye kamuoyunu manipüle etmek için sorumluluğu bir başkasına yıkmanın peşinde. İktidar adayı olan, iktidar gibi davranır. Biz ise yangının oluşturduğu tahribatı gidermekle ve yangını söndürmekle meşgulüz. Ana muhalefet ise her zaman hükümetin aleyhine bir sorunu ortaya çıkarma çabası içerisinde. Sürekli kaos üretmek istiyorlar. Ancak devlet ciddiyet ister. Şu anda CHP bir ergen davranışıyla hareket ediyor. Biz CHP’nin merkez ve yerel yöneticilerinde yönetme iradesi görmüyoruz. Bir kız, Cumhurbaşkanımıza ağzı alınmayacak şekilde, saldırgan bir konuşma yapmıştı. Bu konuşma karşısında CHP’nin başındakiler arka çıkıyor. Halbuki bunu reddetmesi lazım. Çünkü ilk önce devletin temsiline saygı duymayı bilmekle devlet yönetimine aday olunur. CHP bu ülkeyi yönetmekten çok uzak. Doğru adımlar atacak bilgi birikimine sahip olmayan bir parti yönetimi var CHP’de. Onlara tavsiyemiz; AK Parti’nin başarılarını iyi incelesinler. “AK Parti bu millete çok şey yaptı ama biz daha fazla ne yapabiliriz” diye kafa yormaları lazım.
Yeni Anayasa çıkması konusunda Meclis’in ve parti olarak sizin çalışmalarınız ve düşünceleriniz nelerdir?
TÜRKİYE’NİN YENİ BİR ANAYASA’YA İHTİYACI VAR
Yeni anayasa ifadesiyle ilgili Meclis’te genel bir kanaat var. Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi artık sivil bir anayasa yapılabileceğini görüyor ve bu noktada birtakım adımlar atıyoruz. Amacımız başarılı olmak. Ancak başarabilmek için yalnız başına AK Parti yetmez. Hatta yalnız başına CHP ve AK Parti de yetmez. Meclis’in tamamının katkı verebileceği bir anayasanın ortaya çıkması lazım. Bu konuda partilerin arka plandaki yaklaşımlarını da çok kestirmemiz mümkün değil. Beklentimiz yeni bir anayasayı yapabilmek. Ancak şu ana kadar beklediğimiz karşılığı tam anlamıyla bulamadık. Bulabilinceye kadar imkanları zorlayacağız. Yeni bir anayasa yapılmasını istiyoruz. Çünkü buna Türkiye’nin ihtiyacı var. 12 Eylül döneminde bir grup uzmanın o günkü darbecilerle birlikte şekillendirip milletin önüne getirmiş olduğu anayasaya artık biz mahkûm değiliz. 40 yılın üzerinde zaman geçmiş. Bu anayasa mükemmel olsaydı bile 40 yıl içerisinde eskiyen maddeleri mutlaka olurdu. O yüzden ete kemiğe bürünmüş gayretli bir çalışmanın zeminini bir an önce oluşturalım ve kamuoyumuzun önüne sunalım düşüncesindeyiz.
Konya büyük bir su sorunu yaşıyor. Özellikle Karapınar ve Çumra’da kuraklıktan dolayı obruklar ve yarıklar hem vatandaşı hem de üreticiyi endişelendiriyor. Bu sorunlar çözüme nasıl kavuşacak?
KONYA OVASI’NDA SULU TARIM YAPABİLME İMKANINI GENİŞLETMEK İSTİYORUZ
Su ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Konya’mızın su sorunu bugünün sorunu değil. Osmanlı döneminde de ovanın sulanmasıyla ilgili birçok değerlendirmeler olmuş. Ancak ben bugüne dair atılan adımları ifade etmek isterim. Örneğin obruklarla ilgili, “Obruklar acaba bizim kuyulardan çektiğimiz sular sebebiyle mi oluştu?” sorusu çok fazla karşımıza çıkıyor. Bu tam doğru bir şey değil. Sadece bir miktar etkisi olabilir. Dolayısıyla obrukların oluşmasının en temel sebebi jeolojik yapı. Suyun kullanımı konusunda ise; Mavi Tünel Havzası’nın suyunu tamamen Konya’ya eksiksiz bir şekilde getirebilmemiz önemli. Cumhurbaşkanımızın, başbakan olduğu dönemdeki çabaları sonuçlandı ve rafta duran Mavi Tünel projesi faaliyete geçti. Hamdolsun barajlar yapıldı. Şu anda suyu da tutmuş durumdayız. Avşar suyunun Bağbaşı’na aktarılabilmesi için Hadimi Tüneli çalışmaları da tasarruf tedbirlerine rağmen son hızla devam ediyor. İnşallah önümüzde yıl bu meseleyi tamamlamış olacağız. Göksu’dan gelen suyla, Altınapa’dan gelen suyun Konya’mıza verilmesiyle ilgili bir çalışmamız da var. Bunların yanında Konya’nın içme suyu sorunu yok. Ancak sulama suyunda problemimiz var. İnşallah içme suyunun dışında kalan suyumuzdan hemşehrilerimiz yararlanacak. Kızılırmak suyunun da bizim ovamıza aktarılmasıyla ilgili çalışmalar var. İnşallah önümüzdeki süreç içerisinde bu suyun ovamızla buluşmasını sağlayacağız. Ayrıca bizim önemli su kaynağımız olan Beyşehir var. Ancak burada bir şeyi elde edeceğiz diye Beyşehir Gölünü kurutamayız. Onun için uzmanlar bu konuyu değerlendiriyor. Beyşehir’den Konya Ovası’na su çekildiğine dair söylentiler de doğru değil. Buradan kullanabileceğimiz kadarını aldık. Bahar yağmurları az olduğu için arazilerimizi sulamış olduk. Beyşehir Gölü’nün civarında hem Isparta hem Konya tarafında denize kadar giden sulamada kullanılmayan su kaynaklarının tamamını Beyşehir Gölü’nde toplamayı planlıyoruz. Bütün bu konularla ilgili çalışmalarımız var. Kademe kademe hayata geçireceğiz. Ovamızda sulu tarımı yapabilme imkanını genişletmek istiyoruz.
Teşekkür ederiz…