Hayatta en zor anlardan biri de vedadır.  İnsan ne diyeceğini bilemez, yüreği yanar, dudakları titrer, gözleri dolar! 

İşte aynı duyguları yaşıyorum. 

Daha dün gibi… 

Yıl 2009… 

İletişim Fakültesi’nden mezun olmuşuz… 

İletişim Fakültesi’nde akademisyen Dr. Adem Demirsoy ile bundan sonra ne yapmayı konuştuğumuz bir anda Merhaba Gazetesi’ne götürüp, iş için referansım oluyor… 

Neticeyi sabırsızlıkla bekliyorum… Bir hafta sonra dönemin Yazı İşleri Müdürü Çetin Oranlı çağırıyor ve gazetenin İmtiyaz Sahibi Mustafa Arslan ile görüşüyoruz… 

“Hayırlı olsun” diyerek Selçuklu Yayın Grubu bünyesindeki Yenigün Gazetesi’nde muhabir olarak başlıyorum… 

Kurumsal bir yayın grubunda mesleğe atılmanın heyecanı, gururu içindeyim. 

Muhabirlik, sayfa editörlüğü, köşe yazarlığı, sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevleri… Gazeteciliğin vermiş olduğu stres, gerilim, heyecan, mutluluk… Hepsini Yenigün’de yaşadım…

Şimdi ise bana kapılarını açan, aile olan Yenigün Gazetesi’ne 9 yılın sonunda veda etmek…

Tabii ki her başlangıcın bir bitişi de var. Ancak meslek hayatımın dönüm noktası, ailemin bir parçası olan Yenigün’den ayrılmak kararını almak o kadar da kolay olmadı.

Şair Yahya Kemal Bayatlı’nın, “Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan…” dizeleri gibi yeni bir sefere doğru yola çıkıyoruz. 

İşimiz, ekmeğimiz, hayatımız gazetecilik.  Gazetecilik dışında bir iş zaten yapamayız ama medya sektörünün kolları geniş elbet yeni bir limanda mesleğimizi icra etmeyi sürdüreceğiz…

Onun için hiçkimse bu vedamızdan başka bir mana çıkarmaya kalkmasın. 

Veda derken yanlış anlaşılmasın. İsmimin kadro listesinde yer almaması dışında, yine bu gemide dönülmez akşamın ufkuna doğru yol almaya devam edeceğiz…

Bizimkisi bir ayrılık değil yeni bir besmeledir. 

Ayrılsak da beraberiz… 

Allah çıktığımız yolda yolumuzu açık tutsun inşallah.  

***

Yalnız şunu vurgulamak gerekir ki;

Gerek muhabirlik gerekse son 5 yılda üstlendiğim Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevim boyunca en iyi şekilde gazetecilik yaptık.

Şehirde, 'ne yaşanıyor ve ne yaşatılıyorsa' okuyucularımızla buluşturmaya çalıştık. 

 “Hergün yeni doğarız” anlayışıyla idealist olduk, çalışmalarımızı bu yönde planladık. 

“Emr-i bi'l-maruf nehy-i ani'l-münker” anlayışı içinde vatan hainleri ve İslam düşmanları dışında her görüşe sayfalarımızı açtık, vatandaşlara kendilerini ifade etme şansı verdik.   

Gazeteciliğin bir karakter işi olduğuna inanarak; 

Fitne-fücur peşinde koşanların, kadim şehir Konya’nın değerlerine saldıranların, birlik-beraberlik duygusuna zarar verenlerin karşısında olduk…

Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa Arslan’la 2013 yılında yeni bir yola çıkarken Yenigün’ü marka yapmanın sevincini yaşadık. 

Fitne-fücur peşinde koşanların, “Tutmaz, olmaz” dedikleri bir zamanda 10’LAR Dergisi, Yeşilbeyaz Dergisi, özel sayılar, söyleşiler, yazı dizileri, Şehrin Hafızası eki ile farkımızı ortaya koyduk. 

Hiçbir zaman namuzsuzluk içinde olmadık. Gazeteyi asla habercilikten başka amaçlarla kullanmadık, biz de bunun rahatlığı içinde gazetecilik yaptık.

***

Gazeteciliğe harika bir başlangıç yapmamı sağlayan gazetemizin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arslan'a ayrıca teşekkür ediyorum. 

Yenigün'ü kısa sürede basında marka olmasında katkısı büyük.  Kendisi bir gazete patronundan öte hedefleriyle yolumuzu açtı, ufkumuzu geliştirdi.  İşin okulunu okuması ve 23 yıllık tecrübesi ile gerçek gazeteciliği ortaya koydu.  Gazetecilik aşkı, özgür düşünceye önem vermesi ve fedakârlığı ile Yenigün, Konya insanının gelişimini, değişimini, dertlerini, tasalarını kendi kaderi gibi ele alarak yansıttı. 

Böyle bir gurur duyacağımız çizgi de gazetecilik yapma fırsatı verdiği için ayrıca teşekkür ediyorum. Kendisi bir gazete patronundan öte bir abi oldu, arkadaş oldu, dost oldu… 

Biliyorum; haberlerimiz, yazılarımız için gelen tepkilere çoğu kez bize yansıtmadan göğüs gerdi, zor durumda kaldı ama meslek heyecanımızın sönmemesi için de büyük gayret gösterdi. 

Bu anlamda veda ederken başarılı bir ekiple ve vizyon sahibi gazeteci bir patronla çalışmak herkese nasip olmasa gerekir.   

***

Bu güzel gazeteyi ortaya çıkaran, başarılı çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.  Yenigün’ü birlikte marka yaptık.

Benden sonra görevimi devralacak 25 yıllık dostum Abdullah Akif Solak’a başarılar diliyorum. 

Yenigün’ü Konya basınının parlayan yıldızı yapmaya devam edeceğine yürükten inanıyorum…

Allah yolunuzu açık, duruşunuzu daim etsin inşallah. Benden yana hakkım varsa helal olsun, siz de helal edin…

***

Bir gazeteci olarak şunu vurgulamak isterim ki şahsımda ilkeli gazeteciliği savundum. Bu yolda da büyük mücadeleler verdim. Çünkü maalesef şahsi menfaat ve çıkar için gazeteciliğe büyük darbe vuran şahsiyetsizler dün de vardı bugün de var. Kanser gibi mesleğin kılcal damarlarına işlemeye çalışan şahsiyetleri kazımak, köklerini kurutmak yine bize düşmektedir. Gazeteciliğin bir karakter işi olduğu inancıyla bundan sonra da mesleğin onur ve ilkesini korumayı sürdüreceğim. Necip Fazıl’ın, “Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir” dizelerinde olduğu gibi ilkemizden ve şerefimizden taviz vermeden gazeteci olarak kalmaya çalışacağız. 

***

Bu süre zarfında destek veren, dayanışma gösteren, haberlere, yazılara dair duygu, düşünce ve eleştirilerini cömertçe paylaşan tüm değerli okurlara teşekkür ediyorum. 

Yenigün’de çalışmak, yazmak, acı ve tatla anlarını paylaşmak ömrümce sürecek bir kıvanç ve onur olacaktır. 

Onun için bizimkisi bir ayrılık değil, yeni bir başlangıçtır. 

Yenigün benim herzaman bir ailemdir. 

Çayını içip, yemeğini yiyeceğim bir yuvamdır. 

Önemli olan, “Baki kalan kubbede, hoş seda” imiş…

Hoşçakalın…