Uyku, Allah'ın insanlara verdiği en önemli nimetlerden bir tanesidir.
Uykunun, Allah'ın varlığının delillerinden ve Allah'ın ayetlerinden olduğunu Rum suresinin Geceleyin uyumanız ve gündüzün O'nun lütfundan istemeniz de O'nun varlığının ve kudretinin delillerindendir anlamındaki 23. ayetinden öğreniyoruz.
Uyumak ve uyanabilmek, her ikisi de Allah'ın biz insanlar verdiği, en büyük iki ikrâmdır, iki güzel hediyedir.
Bu gün yeryüzünde günlerce rahat bir uyku uyuyamayan olduğu gibi, uyuyup da günlerce gözünü uykudan açamayan insanlar da vardır.
Uyumayan ve uyuklamayan tek varlık Allah'tır.(Bakara, 255)
Allah, uykuyu insanlar için bir dinlenme vakti yapmış, geceyi insanlara bir elbise bir korunma aracı kılmıştır. Gündüz ise, çalışma ve rızık arama zamanlarıdır.
Uyku ve uykunun mahiyeti ile ilgili olarak Zümer suresi 42. Ayet çok ilginçtir.
Allah, ölen insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye, ömürlerinin sonuna kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır
Uyku, yerini başka hiçbir şeyin tutamayacağı bir dinlenme vaktidir. Ayrıca uyku hali insanın şuurunun ve idrakinin gittiği adeta bir ölüm halidir. Ancak Allah'ın bir lütfu olarak zihnin faaliyeti uykuda iken de devam eder.
Uykunun ne büyük bir nimet olduğunu uykusuz kalanlar bilir. Uykusuzluğun ne olduğunu dertliler bilir, hastane köşelerinde inleyen hastalar bilir. Şair ne güzel söylemiş:
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkitler ne bilir,
Mübtelây-ı ğama sor kim, gîceler kaç saat?
Evet, gecelerin uzunluğunu yıldızlarla vakitlerle uğraşanlar nasıl bilebilir ki, sen asıl gamlı ve dertli insanlara sor gecelerin kaç saat olduğunu ve ne kadar zor geçtiğini?
Uyku, insanın hem zihnî hem de fizikî yorgunluğunu giderir. Ama uykuda da ölçüyü ve dengeyi kaçırmamak gerekir. Uyku vaktinde sebepsiz yere uyumayıp, uyanık olma vakitlerinde uyumak ölçüsüz ve dengesiz yaşamaktır.
Allah dostları çok uyumayı, çok yemeyi ve çok konuşmayı nefsi azdıran davranışlar arasında zikretmişler, özellikle gaflet uykusundan uzak durmayı, geceleri bile uyanıp Allah'ı anmayı tavsiye etmişlerdir.
Evet, uyku bizi dinlendirir, zihnimiz uyandığımız zaman daha canlı, daha tazedir. Vücudumuz dinlenmenin verdiği dinamizmi yakalamış olur. Uyuyabilmenin ve uyanabilmenin şükrü de Allah'a kul olma şuuru içinde, hayatımızı sürdürebilmektir. Uyanık iken günah işlemeye devam edenler, gaflet uykusuna devam edenlerdir.
Kulakları çınlasın bir hocamız Eğer bir insan uyanık iken günah işliyorsa, O'nun uyuması daha iyidir. Bırakın uyusun. En azından uykusunda rüyasında bir günah bile işlese günahı yok, kazası yok, keffâreti yok, bırakın uyusun derdi.
Kehf suresinde anlatılan, bir mağarada köpekleri Kıtmir'le birlikte 310 yıl uyuyan yedi inançlı insanın uykusu asla bir gaflet uykusu değildir. O müthiş uyku hali, Allah'ın bütün varlıkları yeniden kolayca yaratabileceğinin bir delilidir.
Evet, ölümün küçük kardeşi olarak adlandırılan uykunun da inançlarımızda ve hayatımızda kuralları vardır. Uyumak ve uyanmak da Allah için şükretmeyi gerektirir.
Uyanık olmak akıllı olmayı gerektirir. Akıllı olmak, iyiyi kötüden kötüyü iyiden, faydalıyı zararlıdan, zararlıyı faydalıdan ayırt etmeyi gerektirir.
Uyanık olmak, hiç uyumayan ve uyuklamayan Yaratan ile bir olmayı ve O'na bağlanmayı gerektirir.
Uyanık olmak, kalbin ve gönlün de uyanık olmasını gerektirir.
Uyanık olmak, bizi yıllara Uyu uyu yat uyu diyenler karşı, teyakkuz halinde olmayı, üzerimizde oynanan oyunlara karşı uyanık olmayı gerektirir.
Selâm ve dua ile.
KISSADAN HİSSE
KEŞKE SEN DE UYUSAYDIN!
Allah dostlarından biri, oğlunu sabah namazına kaldırır. Birlikte namazlarını kılarlar. Oğlu namazdan sonra perdenin gerisinden dışarı bakar,bütün evleri sırayla gözden geçirir. Babasına seslenir:
-Baba, bir bizim ışığımız yanıyor, kimsenin ışığı yanmıyor. Sadece biz namaza kalkmışız, baksana herkes uyuyor der. Allah dostu:
-Ah oğlum der, Keşke sen de uyusaydın da bu lafı etmeseydin
GÜNÜN SÖZÜ
KORKULU RÜYA GÖRMEKTENSE UYANIK GEZMEK İYİDİR.
ATASÖZÜ