Asıl adı Remle olup, ilk çocuğunun adı sebebiyle Ümmü Habîbe ismiyle tanınmıştır. Mekke’nin en önemli kabilelerinden olan Benî Ümmeyye reislerinden Ebû Süfyân’ın kızıdır. Annesi de aynı soydan gelen Ebu’l-Âs’ın kızı Safiyye’dir. Bu hanım aynı zamanda Hz. Osman’ın (ra) da halasıdır.

Ümmü Habîbe radıyallahu anhâ imanda sabır ve sebâtın ibret levhası mücâhide bir İslâm hanımefendisi... İnancı uğrunda fakirliğe, yalnızlığa katlanan, müşrik ailesine ve mürted kocasına boyun eğmeyen, iman fedâisi, muhâcir hanım sahâbî... Habeşistan'da iken gıyâbî nikâh ile Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin aile halkasına giren ve mü'minlerin annesi olma şerefine eren bahtiyarlardan... Kureyş ile aradaki buzların erimesine vesile olan annemiz...

O, ilk müslümanlardandır. Kendisi İslâm'la şereflendiğinde ne babası ne de annesi müslüman olmamıştı. Bu sebebten o tek başına inancını yaşama mücâdelesi verdi. Dayanılmaz işkencelere karşı direndi. Dininden taviz vermedi.

Habeşistana göç etmiş orada eşinin dininden dönmesiyle ondan ayrılmış ve sıkıntılar çekmiştir .Bir gece rüyasında ona “Ey Ümmül- mü’minin “denmiş bunun Resulullahla evlenmesine bir işaret olduğunu anlamış beklemiştir.Habeşistan’da bulunan ümmü habibe Resulullahın Habeş emirine mektup yazarak iki şey istemesi üzerine birinci

isteği Necaşinin islama girmesiydi kabul edildi, ikinci isteği Ümmü Habibe’ yi  nikahına almak istediğini  söylemiş kabul edilerek ve uzaktan vekiliyle Resulullahla nikahlanmıştır.

Ümmü Habîbe (r.anha) annemizin bu evliliği ile babası Ebû Süfyan'ın kalbine ve Kureyşlilerin arasına bir sevgi tohumu atılmıştı. Bir yakınlık bağı kurulmuştu. Mekke fethi günü bu sevgi ve yakınlık bağının meyvesi görüldü. Kureyşin ileri gelenlerinin kaba ve katı fikirlerinde buz gibi bir çözülüş başladı. Zârûrî bir yakınlık ve sıcaklık oluştu. Mekke kan akıtılmadan fethedildi. Ebû Süfyan ve Kureyş'in ileri gelenlerinden çoğu müslüman oldu. İşte Ümmü Habibe annemizin imanda sabrı, sebâtı ve sadakati böylesine güzel meyveler verdi.

O, Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizden hadisler ezberledi. Hadis rivayetlerinde bulundu. Bir rivayette 65 diğerinde otuza yakın hadis-i şerif ondan bize ulaştı.

Bunlardan üç tanesinin meâli şöyledir:

* "Ümmetime sıkıntı verme endişesi olmasaydı, her namaz vakti misvak kullanmalarını emrederdim."

* "İnsanoğlunun iyiliği tavsiye, kötülükten sakındırmak ve Allah'ı zikretmesinin dışındaki bütün konuşması aleyhinedir."

* "Hergün farzlardan başka on iki rekât nâfile namaz kılan kimse için Cennette bir ev inşâ edilir."

Ümmü Habibe (r.anhâ) annemiz yumuşak huylu, nâzik bir hanımdı. 44. hicri yılda kardeşi Muâviye (r.a)'ın halifeliği döneminde hastalandı. O sırada hayatta olan annelerimizden Ümmü Seleme ile Hz. Aişe (r.anhüm)'den helallik dilemek için onları çağırttı ve onlara nazikâne bir şekilde: "Hanımlar arasında her ne olursa, bizim aramızda da oldu. Bilmeyerek aramızda bir şey geçmiş ise affetmenizi ve hakkınızı helâl etmenizi ister, duâlarınızı beklerim." dedi. Âişe annemiz helâl ettiğini ve duâcı olduğunu söyleyince tekrar o: "Beni memnun ettin, Allah da seni memnun etsin." diyerek sevgisini, samimiyetini ve nezâketini son nefesinde bile ihmal etmedi. Nâzikliğini ve güzel ahlâkını hiçbir zaman terketmedi. Fâni dünyadan bâkî âleme böyle göçtü. Medine-i Münevvere'de 664 m. senede yetmiş üç yaşlarında iken vefât etti. Cennetü'l-Bakî'ye defnedildi. Cenâb-ı Hak'dan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.