MOTİVASYON-SONUÇLARI PLANLAMA- TOPLUMSAL KABUL VE/VEYA İSTİŞARE

  1. fiillerimizin arka planındaki itici güç, güdülerimiz/ motivasyonlarımızdır. Bir tavır, davranış veya fiile iten güç yasal ve ahlaki değilse bundan hemen vazgeçmek gerekir. Somut bir örnek üzerinden gidersek: hırsızlığın motivasyonu nedir? Kısa yoldan çalışmadan, yorulmadan, terlemeden zengin olmak suretiyle rahat bir hayat sürmek! Elde edilen zenginliğin kendini güçlü ve ölümsüz kılacağını zannetmek! Hırsızlık neticesi elde edilecek büyük bir rant olduğuna inanmak. Kişinin, en büyük yanılgısı ve aldanışıdır bu duygu. Bu motivasyon, bizi başka alanlarda da yakalayabilir! Yasal olmakla birlikte şans oyunlarında da aynı motivasyon vardır. Demek ki ikisi de aynı motivasyonda birleşti. Aslında, legal yada ahlaki olmayan fiillerin çoğundaki motivasyon aynıdır.

Hâkezâ, yine alacağımız bir karar ve yapacağımız bir işin sonucunu öngörmek ve süreci buna göre değerlendirmek ve gözden geçirmek zorundayız. Yine aynı örnekten yola çıkarsak zengin ve rahat hayat sürmek gaye-i hayal olursa bu hayatın ne anlamı ; ne semeresi olur? Kısa bir araştırma yapalım: Şans oyunlarında en büyük ikramiyeyi kazananların akıbetleri nice olmuş? Bir çok insan böyle bir hayatla geldi, geçti bu dünyadan; hazin bir öykü dışında, tarihe iyi iz bırakamadılar.

Üçüncüsü, yapacağımız davranışı, fiili herkesin önünde utanmadan yapabilir miyiz, toplumsal kabul görür, makbul karşılanır mı? Hırsızlığı meselâ… Tanınmamak, teşhis edilmemek için tüm gayreti ortaya koyar hırsız. Neden? Zira, hem yasal cezası, hem de utanılacak bir fiil olduğu için… Efkār-ı ‘umūmiyye (kamuoyu) tepkisini işin başlangıcında kendimize sormalıyız! Yahut, alacağımız kararda riskleri ve belirsizlikleri nasıl bertaraf edebiliriz? Kaynakları israf etmeden, deneme yanılma ile en pahalı öğrenme yoluna sapmadan başkalarının tecrübelerinden nasıl istifade edebiliriz? Tabii ki, istişareyle… işin ehline sorarak ağır maliyetlere katlanmaktan kurtulabiliriz.

Kanaatim ve iddiam odur ki, üçlü kontrol mekanizmasını MOTİVASYON-SONUÇLARI PLANLAMA- TOPLUMSAL KABUL VE/VEYA İSTİŞARE üçlüsünü sağlam kurarsak, yani bu mekanizmayı sırasıyla güçlü bir iradeyle hayata tatbik edersek: doğru kararla, doğru işi (Doing the right things) ve işi doğru (Doing things right) yaparak hikmetle hayatımızı kâmilen anlamlandırır ve üretken oluruz. Asgari hata ile hayat yolculuğunda güzel bir yere ulaşırız.

Buna benzer, Sokrates’in üçlü filtre testi ile hayatından bir kesitle yazımızı tamamlayalım.

Bir tanıdığı, Sokrates’e rastladı ve dedi ki:

- “Arkadaşınla ilgili bazı şeyler işittim?”
 

Sokrates:

- “Bir dakika dur” dedi. “Bana bir şey söylemeden evvel küçük bir testten geçmeni istiyorum. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup; söyleyeceğini gözden geçirmek iyi bir fikir olabilir. Bu nedenle üçlü filtre testi diyorum. Birinci filtremiz doğruluk. Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla doğru olduğundan emin misin?”
 

Adam “Hayır” dedi, “Aslında bunu sadece duydum.”

Sokrates, devam etti:
- “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, iyilik filtresini. Arkadaşım hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” Adam, “Hayır, tam tersi.” dedi.
- “Öyleyse” diye devam etti Sokrates, “Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtremiz daha kaldı, yararlılık filtresi. Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?”
- “Hayır, gerçekten yaramaz.” dedi adam.
- “İyi” diye tamamladı Sokrates. “Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar bir şey değilse bana niye söyleyesin ki?”

Üçlü filtre testini sosyal hayatımıza tatbik ettiğimizde sosyal bünyede onulmaz hasarlar açan dedikodu-nemime(söz taşıma)- gıybet vs. gibi hastalıklardan kurtulur ve aramızdaki bağları kuvvetlendirerek yek vücut oluruz.