Bir tanıdığım var. Beş yıl kadar önce ciddi bir hastalık geçirdi. Kurulu iş düzeni bozuldu, çalışamıyor. Eşi, oğlu, kızı hayatın güçlükleriyle mücadele ediyorlar, ayakta durmaya çalışıyorlar.
Hastamızın sigorta primi ve yaşı yetersiz olduğu için sosyal sağlık güvenceleri yok. Bürokrasinin engellerini bir türlü aşamıyorlar. Bu hastamızın bir sağlık sorunu oldu; insanlık adına bir devlet hastanesine götürdüm. Sıramız geldi muayene oldu. Reçete için hastanın kimliğini verdik. Sosyal güvencesinin olmadığı anlaşılınca, vezneye muayene parası yatırın dediler.
Hastanın durumunu doktora anlattım, siz ilaçlarını yazıverin, muayene ücreti ödemeyelim, ilaçlarını da biz halledelim dedim. Dr ve görevli kişi olmaz öyle, gidin muayene ücretini ödeyin, gelin reçetenizi alın dediler, öyle yaptık.
Bakınız, vatan görevini yapmış, sağlıklı olarak çalışırken TC bütçesine vergiler ödemiş TC'nin 40-50 yaşlarındaki gariban bir vatandaşını TC'nin doktor ve hastaneleri (mevzuatı) hiç dinlemedi, kaderine terk etti. İyi mi?
Muayene için sıra beklerken gördüm; kapının üstündeki ekranda sırası gelenlerin isimleri yazılırken, bazen de isimsiz; (**** 3,5 gibi işaret ve rakamlar çıktı. Oradakilere, bu işaret ve rakamlar ne diye sordum. Bunlar Suriye'den geçici gelenler dediler.
Hem hastanede, hem dışarıda sorduklarımdan aldığım cevaba göre bu Suriyeliler, yerel makamların kendilerine verdikleri belgelerle ücretsiz muayene oluyor, tedavilerini ücretsiz yaptırıyorlarmış.
Demek Türklerin Türkiye'de yaşayan geçici Suriyeliler kadar itibarı yok! Yani Türkiye'de Türkler ikinci, Suriyeliler birinci sınıf insan muamelesi görüyor. Şairin, öz vatanında parya dediği şey demek böyle bir şeymiş.
Biz Suriyelilere karşı sadece hastanelerde ikinci sınıf insan yerine konmuyoruz ki. İşsizlik parası almada, ev kirası ödemede, gıda ve giyecek yardımında, hayatın her alanında, Suriyelilere göre biz ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz.
Neye rağmen?
Suriyelilerin asker ve bayraklarımıza saldırmalarına, vatandaşlarımıza çok sert davranmalarına, uysal vatandaşlar olmamıza rağmen ikinci sınıf insan sayılıyoruz.
Suriyeliler ülkemize geldikten sonra benim dikkatimi çeken bir şey daha oldu; bugüne kadar kendi dindaş, ırktaş ve yurttaşlarımızın ihtiyacına pek koşmayan birçok insanımız; mağdur, Müslüman, sarıklı, sakallı diye Suriyelilere kucak açıyor, yardım ediyor. Suriyeli Müslüman da Türkiye'deki komşu ve yakınlarımız Hıristiyan, Yahudi, Mecusi, Putperest mi?
İslami duyguları coşup Suriyeli göçmenlere Allah rızası için yardıma koşanlar, kampanyalar düzenleyenler şu mübarek günlerde Irak'ta yurtlarından kovulan Müslüman Türkler için hiç harekete geçmiyorlar, Çin'de oruç tutmaları bile yasaklanan Türkleri ağızlarına almıyorlar.
Bundan da şu çıkıyor: Sıkıntı çeken Türk ise, isterse Müslüman olsun, ilgilenmeye değmez, onlarla ilgilenen ırkçıdır, günah işler. Eğer sıkıntı çeken Müslüman bir Arap veya başka bir ırka mensup ise ilgileneceksin, yardım edeceksin.
Şair kahırlı söylemiş ama doğru söylemiş: Vur eski kölesi uyandır onu!
Suriyelilere düşmanlık yaptığımı sanmayın. Yabancıların yaralarını sararken, kendi yaramızı kangrene çevirmeyelim.