Düşmanın ülkesi viran olacak, Türkiye büyüyüp "Turan" olacak. \\Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı; Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür... Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız, Kazanlı, Türk milleti bir bölünmez bütündür... Şair, yazar, düşünce insanı, Milliyetçilik ve Türkçülük düşüncesinin usta kalemi Ziya Gökalp'in vefatının 100. yılı.
Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliği ve Türkçülüğünün önemli isimlerinden biridir. 1876-1924 yılları arasında yaşamış olan Gökalp, sosyolog, yazar ve şairdir. Türk kültürünün ve dilinin önemini vurgulayan eserler yazmış ve modern Türk milletinin oluşumuna katkıda bulunmuştur.
Gökalp, "Türkçülük" düşüncesinin temelini atmış ve "Türk milleti" kavramını geliştirmiştir. En bilinen eserlerinden biri "Türkçülüğün Esasları"dır. Gökalp, aynı zamanda halkın dilini ve kültürünü ön planda tutarak, toplumsal ve siyasi meseleler üzerine derinlemesine düşünceler geliştirmiştir.
Gökalp, Türk milletinin kültürel ve tarihi değerlerini ön plana çıkararak, Türkçülüğün geliştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Milliyetçilik anlayışında, dilin ve kültürün önemi vurgulanmıştır. Gökalp, modernleşme sürecinde Türk toplumunun Batı'dan etkilenerek yenilikçi bir yön alması gerektiğine inanıyordu. Ancak bu sürecin, Türk kimliği ve değerleriyle uyumlu olması gerektiğini savunmuştur. Gökalp, halkın diline ve kültürüne önem vermiş, bu unsurların milli kimliğin temel taşları olduğunu belirtmiştir. "Halkçılık" anlayışı, onun düşünce yapısında önemli bir yer tutar. Eğitimin toplumun modernleşmesi ve ilerlemesi için hayati olduğunu düşünmüştür. Türk gençliğinin eğitimine büyük önem vermiştir. Devletin, milleti koruma ve geliştirme görevi olduğunu ifade eden Gökalp, güçlü bir ulusal devlet anlayışını benimsemiştir.
Kızıl Elma 1914'te yayınladı
Usta edebiyatçının 1914'te yayınladığı şiir kitabının ismi Kızıl Elma, kitabın ilk şiiri ise Türklerin tek bir devlet içerisinde yaşama arzusunu vurgulayan "Turan"dı.
"Vatan ne Türkiye'dir Türklere/ Ne Türkistan Vatan/ Büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan" dizelerinin sahibi Gökalp, toplumcu bir düşünce insanı olmasının yanında milliyetçilik düşüncesini Turancı ideolojiyle destekleyerek eserlerinin içerisine yerleştirmesiyle dikkati çekti. Bu şekilde sanatsal bir hazdan ziyade faydacı bir yaklaşım benimseyerek eserleri aracılığıyla toplumdaki milli duyguları canlandırmayı amaçladı.
Gökalp, gerçekleştirilmek istenen inkılabın sosyal düzlemdeki temelini hazırlamak amacıyla yazdığı "Yeni Hayat" eserini 1918'de, şiir ve düzyazı şeklinde kaleme aldığı, Keloğlan, Küçük Şehzade ve Ala Geyik adlı halk hikayelerine yer verdiği "Altın Işık" eseri ise 1922'de okuyucuyla buluşturdu.
1. Dünya Savaşı sonrası 1919'da işgal güçleri tarafından tutuklanarak sürüldüğü Malta Adası'ndan 1921'de Türkiye'ye dönen yazar, Diyarbakır'da "Küçük Mecmua" dergisini çıkardı. "Yeni Mecmua" dergisini yeniden yayımlayarak burada da yazmaya devam eden edebiyatçı, 1923'te Diyarbakır mebusu olarak Meclis'e girdi.
Eserlerinde "millilik" vurgusu yapan Gökalp, 1924'te yayınlanan "Türkçülüğün Esasları" kitabıyla "Türkçülüğün fikir babası" olarak anılmaya başladı.
"Attila'nın oğlusun sen unutma"
Alper Çağlar ile Doruk Acar'ın yapımcılığını üstlendiği, 15 Temmuz'a giden süreçte polis Özel Harekatın hikayesini anlatan mini televizyon dizisi "Börü"de, Gökalp'in, "Düşman yine öz yurduna el attı / Mezarından Ata'n kılıç uzattı / Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı / Attila'nın oğlusun sen unutma" dizelerinin olduğu, "Türk Oğullarına" şiirine yer verildi.
Yapımcılığını Bozdağ Film'in üstlendiği Mehmetçik Kut'ül Amare'de de yine Gökalp'in "Cenk meydanında nice koç yiğit / Din ve yurt için oldular şehit / Ocağı tütsün, sönmesin ümit / Şehidi mahzun etme ya Rabbi! / Soyunu zebun etme ya Rabbi!" şeklindeki dizelerin yer aldığı "Asker Duası" eseri kullanıldı.
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak isimli eserini daha önce Türk Yurdu’nda kaleme aldığı yazılarını birleştirerek oluşturdu. Söz konusu dönemde Türkiye içinde ve Türkiye dışında tartışılan Osmanlıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük düşüncesi etrafında kaleme aldığı yazılarında Yusuf Akçura ve Hüseyinzade Ali’nin düşüncelerinden bir sentez oluşturma gayreti içine girdi. Sosyolojinin nazari cephesine esaslı fikirler getiren Ziya Gökalp, çatışma halindeki bu ideolojileri bir anlamda uzlaştırmaya çalıştı.
Türk Töresi isimli eserinde “töre” kavramının izahını yapan Ziya Gökalp, bu kelimenin “Eski Türklere atalarından kalan bütün kaidelerin mecmuu” gibi bir anlamının olduğunu ifade etti. Türklerin kendilerini dil ve din yönünden başkalarından ayırdıklarını söyleyen Ziya Gökalp, bu iki kavramın millet hayatındaki önemine dikkat çekti. Söz konusu eserinde Eski Türk dini ile bu din etrafında şekillenen umde, kozmogoni, menkıbe, üstûrelerle birlikte Türk destanlarına ait teferruatlı bilgiler verdi.
Özellikle dil ve edebiyat konusundaki düşünceleri, hem Milli Edebiyat döneminde hem de Cumhuriyet edebiyatının inşasında etkili oldu. Gerek fikirleri, gerekse arkadaşlarıyla birlikte yürüttükleri edebi münakaşaları, yeni estetik anlayışların inşasında belirleyici oldu. O, fikirleriyle hem kendi dönemine hem de daha sonraki dönemin genç edebiyatçılarının düşünce ufuklarına hitap etmeyi başaran ender aydınlardan biri olma özelliğini gösterdi.
Eserleri
Limni ve Malta Mektupları
Kızıl Elma (1914)
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak (1918)
Yeni Hayat (1930)
Altın Işık (1927)
Türk Töresi (1923)
Doğru Yol (1923)
Türkçülüğün Esasları (1923): Eserin ilk baskısı Osmanlı alfabesiyle yayınlanmıştır.]
Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra)
Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkitler (ölümünden sonra)
Altın Destan
Üç cereyan
Hars ve Medeniyet
Kuğular
Felsefe Dersleri (2006 yılında bulundu)