Önceki yazımızda Ukrayna-Rusya savaşından mülhem Türk Boğazları davamıza tanımından başlayarak değinmiştik. Konu Türkiye için hayatî önemdedir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Boğazlarına gerekli teknolojik yatırımı da yaparak Boğazlardaki tüm gemi hareketlerini anlık izleme, trafik hizmeti, bilgi ve yardım hizmeti verilmektedir.

Türk Boğazlarından geçiş için 3 durum söz konusudur. Türkiye’nin savaşta olma hali, olmama hali ve savaşan taraflardan biri olma haline göre düzenleme yapılmıştır. Türkiye savaşan veya kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayarsa 20. Maddeye göre Türkiye dilediği gibi savaşan gemilere tasarrufta bulunabilecektir.

Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, 19. Maddeye göre saldırıya uğramış Devlete Milletler Cemiyeti (şimdi Birleşmiş Milletler ) Misakı çerçevesi içinde yapılmış harekâtta savaş gemileri, Türkiye’nin taraf olduğu yardım sözleşmesine göre savaş gemileri, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin veya bağlama limanı Karadeniz olan ülkelerin savaş gemilerinin üslerine dönmelerine muafiyet sağlanmıştır.

Rusya-Ukrayna krizinde:

Türk Dışişleri Bakanlığından 22.02.2022’de yapılan açıklamada, Rusya Federasyonu'nun, sözde Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri'ni tanıma kararının, Minsk Anlaşmaları'na aykırı olduğu gibi, Ukrayna'nın siyasi birliğinin, egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün açık ihlali anlamına geldiği belirtildi. ( https://www.aa.com.tr/tr/gundem/disisleri-bakanligi-rusyanin-soz-konusu-kararini-kabul-edilmez-buluyoruz-ve-reddediyoruz/2509274 )

Rusya 24. 02.2022 ‘de Ukrayna’ya karşı savaş başlattığında Türk Dışişleri Bakanlığı 62 nolu bildiri ile “Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri tarafından Ukrayna’ya yönelik olarak başlatılan askeri operasyonu kabul edilemez buluyoruz ve reddediyoruz.

Bu saldırı, Minsk mutabakatlarını ortadan kaldırmanın ötesinde, uluslararası hukukun ağır bir ihlalidir ve bölgemizin ve dünyanın güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil etmektedir.

Ülkelerin toprak bütünlükleri ve egemenliklerine saygı duyulması gerektiğine inanan Türkiye, sınırların silah yoluyla değiştirilmesine karşıdır.

Rusya Federasyonu'nu da bu haksız ve hukuksuz eylemi bir an önce durdurmaya çağırıyoruz.

Ukrayna’nın siyasi birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimiz devam edecektir.” (https://www.mfa.gov.tr/no_-62_-rusya-federasyonu-tarafindan-ukrayna-ya-yonelik-baslatilan-askeri-operasyon-hk.tr.mfa) açıklamasını yaptı.

Türkiye’nin resmi görüşü ve pozisyonu bellidir..

Ukrayna’da 2014 yılında Rus yanlısı yönetim devrilmesiyle , Ülkedeki yönetim boşluğundan yararlanan Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ile iyice su yüzüne çıkan kriz, Rusya’nın eski SSCB döneminde kendi hegemonyasında bulunan ve uydusu/arka bahçesi gördüğü Ukrayna’nın kendi yörüngesinden çıkarak Batı yörüngesine girmesi, Nato’nun genişleme eğilimi sonucu bugünkü hale geldi.

Yukarıda belirttiğimiz gibi Türkiye’nin savaşta olmamakla birlikte, kendini pek yakın bir savaş tehlikesi içinde saydığını ilan etmesi halinde tasarruf yetkisi olduğu açıktır. Ancak bu yetkiyi, çok özenli, Dünya güç dengeleri ve kendi konumunu çok iyi değerlendirerek ve muhtemel sonuçlarını iyi hesap ederek kullanma kararını vermesi gerekir.