Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın şehrin geleceğine damga vuracak projelerinden sadece birisi, ama en önemlisi olan, Mevlana Çarşısı ve Altın Çarşı’daki dönüşüm çalışmaları sona erdi…

Ortaya muhteşem bir eser çıktı…

Hayatının büyük bir bölümünü o bölgede geçiren, Allah ömür verirse kalan ömrünü “Türbe Önü”nde geçirecek birisi olarak, bu projeyi düşünen ve hayata geçiren herkese teşekkür etmek lazım…

Bakan Murat Kurum ile Başkan Uğur İbrahim Altay, bu eserleriyle tarihe geçtiler…

Daha doğrusu, Konya tarihine isimlerini altın harflerle yazdırdılar…

Var olsunlar.

xxx

Aklımın erdiği kadarı ile şunu söyleyebilirim; yıllar önce “Türbe Önü” denildiği zaman akla ilk olarak “Konya’nın Teksas’ı” gelirdi!

Altın Çarşının Mevlana Müzesi tarafına bakan yüzünde Hasan Yıldızlar (Doktor Şeref Yıldızlar’ın babası) ve siyah-beyazlı Konyaspor’da yöneticilik yapan Seyit Yıldızlar kardeşlerin Havuzlu kahvesi, hemen bitişiğinde Dağlı Ali’nin üç basamakla çıkılan mekanı vardı…

Bu kahvelerin 100 metre ilerisinde de Reşit’in kahvesi vardı, buraya da özellikle ova köylüleri gelirdi…

Şimdiki Balıkçılar oteli düğün salonuydu ve altında Lazoğlu’nun ekmek fırını, hemen ilerisinde de kuşçu kahvesi vardı…

Sultan Selim caminin tam karşısında da Arpacı Ali Carı ile Sedirler’in bıçkın delikanlılarının takıldığı Sakızın Kemal’in kahvesi vardı…

Bu iki kahvenin yanında da yorgancı Mehmet Ağanın esnaf çay ocağı, müşterilerine hizmet verirdi…

Faytoncular, At Arabacılar, daha sonra dolmuşçuların takıldığı mekanlardı…

Dönüşümü yapılan o bölge, doğruyu söylemek gerekirse, kavganın, gürültünün eksik olmadığı bir bölgeydi…

Benim bu söylediklerim 60’lı 90’lı yıllardı…

Bu kahvehaneler kapandıktan sonra, biraz daha düzene girdi Türbe Önü…

Nereden nereye?

Hemen hemen her günü büyük aksiyonlarla geçen, dahası bazılarının “Teksas” diye adlandırdığı “Türbe Önü”nün turizmin, ticaretin, kültürün ve sosyal hayatın daha çok canlanacağı  bir bölge haline gelmesi, “kolay” değil, “olay”dır…

Hem de büyük olay.

xxx

Konya’nın kalbinin attığı Mevlana Türbesi, Türbe Önü, Bedesten Çarşısı, Aziziye Camii, Kadınlar Pazarı, Kapı Camii, eski Buğday Pazarı hepsi iç içe…

Biraz iddialı olacak ama, tam bir açık hava müzesi gibi…

Konya’ye gelen yerli ya da yabancı turist, bu tarihi yerleri görmeden Konya’dan ayrılabilir mi?

Sanmıyorum…

Konya’nın tarihi açısından da çok çok önemli bu dönüşüm…

Bazı arkadaşlar, “eskiden daha güzeldi” diyorlar…

Eskiden güzel olan yapılar değil, insanlardı…

Dolayısıyla, ben aynı fikirde değilim bu arkadaşlarla.

xxx

Türbe Önü ve civarı bu dönüşümle birlikte Konya’nın, Konya’da ülkenin en güzel şehri olarak, Türkiye’nin dünyaya gururla sunabileceği bir şehir olacak…

Tabii ki şehrin farklı farklı bölgelerine yapılan yatırımları da atlamamak lazım…

Konya’da güzel şeyler oluyor…

İki sihirli el Konya’ya dokunuyor ve dokunmaya da devam ediyor…

Bakan Murat Kurum ve Başkan Uğur İbrahim Altay o bölgeye tarihi bir hamam yapılabilirler miydi?

Gelenekleriyle yaşayan “Türbe Önü”ne çok yakışır…

Bu şehirde geçmişte Başkanlık yapmış olan birçok insan “Türbe Önü”yle ilgili mutlaka projeler üretmişlerdir, hayaller kurmuşlardır…

Kısmet Uğur Başkanaymış…

Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından da desteklenen bu proje, iki yıl önce Mevlana Çarşısının yıkımıyla başlamış, Altın Çarşının da eklenmesiyle birlikte dönüşüm başlamıştı…

Hem Konya’nın tarihi siluetini gün yüzüne çıkaran, hem de şehrin kalbinde ayrıcalıklı bir meydan kazandıran bu proje, Mevlana Müzesine de artı bir katma değer sunacak…

Mutlaka biliyorsunuzdur; şehirler meydanlarıyla anılır…

Meydanlar bir şehrin kimliğidir, ruhudur, dahası geçmişi geleceğe taşıyan yüreğidir.