Rüya bir sezonu geride bırakan Konyaspor'da yeni mücadele alanı transfer. Her yıl olduğu gibi yine büyük heyecana sahne olacak. Kim geldi, kim gitti? Sorularının peşinde savrulacak gündem. Bu heyecanlı ve bir o kadar da sancılı sürecin en derinden yaşayacak olanlar da Konyaspor Transfer Komitesi. Bir yanda en doğru kararı verme zorluğu, diğer yanda taraftar memnuniyeti, ekonomik kısıtlamalar vs. İşte bu cendereyi bu sezon yaşayacak olan en önemli isim Ömer Korkmaz. Konyaspor Futbol Şube Sorumlusu Ömer Korkmaz, Kartal'ın transfer politikasını Yeşil-Beyaz Konya'ya anlattı.

 

Konyaspor her alanda yetiştirici bir kulüp hüviyetine bürünmeye başladı. Alt yapıya verdiği önem ve bünyesinde Konyalı teknik adamlara yer vermesi saha içinde kendi geleceğini hazırlıyor. Kartal'ın büyük bir titizlikle çalıştığı bir diğer alan ise yöneticilik. Uzun yıllardır yönetim kurulunda genç isimlere yer veren Konyaspor yönetimi bunun meyvelerini de almaya başladı.

 

Ömer Korkmaz. 2012-2013 sezonu başından beri Konyaspor yönetiminde. Uzun süredir yönetimde görev almasına rağmen çok fazla ön plana çıkmadı. Ancak 3 yıllık profesyonel yöneticilik tecrübesinden sonra Konyaspor'un futbol şube sorumluluğuna getirildi. Yönetici Akademisi gibi çalışan Konyaspor Yönetimi'nin vitrine çıkardığı ilk isimlerden biri diyebiliriz. Futbol bilgisi ve ikili ilişkilerdeki profesyonelliği ile de kendisine güvenenleri şaşırtmadı. Aynı zamanda Konyaspor transferinin kilit ismi olan Ömer Kormaz'ı yoğun bir süreç bekliyor. Rüya sezonun sevincinin yaşayamadan transfer yoğunluğuna giren Ömer Korkmaz Kartal'ın transfer politikasını Yeşil-Beyaz Konya'ya anlattı.

 

ÖMER KORKMAZ'I TANIYABİLİR MİYİZ?

Ömer Korkmaz. 1978 doğumluyum. Evliyim. 9 Mayıs'ta 4. çocuğum dünyaya geldi. Ticaret Lisesi mezunuyum. 1996 yılından beri de aktif olarak çalışıyorum. Farklı firmalarda çalıştım. Sonra kendi işimize başladık. Şu anda Ünal Korkmaz Beton'da  hazır beton işi ile uğraşıyorum. 4 tane dışarıda şubemiz var. Merkezimizde Konya'da. Bu işten ekmek parası kazanıyoruz ama görsel olarak çok sevdiğim bir iş değil yani. Giderek betonlaşan şehirlerden hoşlanmıyorum. Kendi ekmek paramı bu işten kazanıyorum ama bu kadar çok betonlaşmaya da hep karşı olmuşumdur. Bu kadar düz bir şehirde, yüksek katlı binaların olması beni çok rahatsız eder. Dünya'nın belki de şehirleşme bakımından en uygun şehri sürekli betonlaştırıyoruz. Şehri yaymamız lazım.

 

BELİRLİ BİR NOKTADAN SONRA İNSAN HAYALLERİNİN PEŞİNDEN GİTMELİ

Futbola Türkiye'de herkesin yaptığı gibi sokakta top oynayarak başladım. Devamında okul takımlarında oynadım. Futbola inanılmaz bir merak var. Küçüklüğümden beri dünyamda futbolcu olmak değil de futbolun içindeki hayatı çok merak etmek var. Sahasından, soyunma odasına buralarda neler yaşanır? Neler olur biter? Bu işin yönetim tarafında nasıl olmak lazım? Hep kendi kafamda felsefeler üreten bir adamdım aslında. Düşünürdüm yönetim işlerini. Aslında bir hazırlık yok ama yaş büyüdükçe, gençlik, evlilik ve yetişkinlik çağları geldiğinde haliyle futboldan biraz uzaklaşıyorsun. Ama belirli bir noktaya geldikten sonra da insanın hayallerinin peşinden gitmesi lazım. Sonuçta benim de hayalimde vardı. İlk hayalimin gerçekleştiği dediğim olayda, Aleksandr Hleb'in Konya'ya ilk geldiği günkü mutluğumdu.

 

KONYASPOR'A KÜFÜR EDİLİNCE KAFAM DANK ETTİ

Konyaspor markalaşamadığı için bu zamana kadar veya uzun yıllar ligde kalarak çocuklarına yerleştirebileceğin bir şeyler olmadığı için çocuklar hep gündemde olan takımlara sempati duydu. Bunlarda İstanbul takımları oldu. Konya'da yaşayarak İstanbul takımlarına bir sempati duyulmaya başlanıldı. İnanmıyorum ki hiç kimsenin sempatisinin olmadığına. Ama devamında bu değişebilir. İlk gittiğim Konyaspor maçında bir büyük takımın maçına gitmiştim. Bir İstanbul takımını izlemeye gittiğimde eski stadyum, inanılmaz dolu tribünler... O maçı Konyaspor kaybetti. Rakip takım taraftarları, Konyaspor ve Konyalılara kötü tezahürat yaptığı anda o gün kafam dank etti. Böyle bir şey olamayacağına. O gün maça giderken Konyaspor mu yensin veya rakip mi yensin diye karmaşık duygularla gitmedim. O takımı biliyorum, Konyaspor'u bilmiyordum ki. Konyaspor'un bilinebilir bir durumu yoktu. Televizyonda yer almıyor, medyada yer almıyor, maçını vermiyorlar. O günkü şartlar belli. Çocukluk döneminde asıl kafam dank etti. O gün edilen kötü tezahüratlar bana kimliğimi hatırlattı. Tutup da orada Konya'ya küfür edilince 'yok artık' dedim yani. Bu kadar terbiyesizlik olamaz. Hayatımda Konyaspor'un oynadığı hiçbir maçta başka takımın tribününde oturmadım. Belli bir süre bu dünyadan uzaklaşmak durumunda kalıyorsun. Tribün olarak kale arkası tribünlerinde başladım. Sonra bir dönem taraftar grupları içine gittim ama çok ısınamadım. O ses tonuna hiçbir zaman sahip olamadım. Oradan eski tribün, skorboardın altına yıllarca gittim. Yaş büyüyünce kapalı tribün, iş güç biraz daha yerine oturunca da Allah nasip etti Konyaspor'da yönetici olduk.

 

SÜREKLİ EKONOMİ KONUŞULMASI HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATTI

PTT 1. Lig'in son senesinde yani çıktığımız sene Konyaspor'a yönetici oldum. Selçuk ağabey (Aksoy) ısrarla davet etti. Selçuk ağabeyin daveti üzerine yönetim kuruluna girdik. Yönetime girdiğimde aralarındaki en genç isimlerden birisiydim. Hep biraz kenarda kalmayı tercih ettim. Genel yapımda öyledir. PTT 1. Lig'deki durumu az çok herkes biliyor. Sıkıntılarla boğuşan bir takım. Borçlar, hacizler… Daha çok spor tarafından ziyade ağırlıklı olarak ekonomik konuların konuşulduğu bir ortama dahil oldum. Tabi o anda bende ciddi bir hayal kırıklığı oluştu. Ben işin nasıl olduğunu bilmediğim için bakıyorum sürekli ekonomik konular üzerinden sürekli para konuşulan bir ortam vardı. O dönem çok keyifli bir şey değildi. Ama Allah'a şükür o dönemde bile bütün toplantılara eksiksiz olarak katıldım. Bütün maçlara hep gittim. Devamında Süper Lig'e çıkma süreci oldu. O dönem güzel bir zamandı. Süper Lig'e çıktık. 3. maçtan sonra Hasan ağabey (Dağlı) ve Zeki ağabey (Çimen) istifa ettikleri zaman Selçuk ağabey ve ben bu takımın futbol kısmı ile ilgilenmeye başladık. Selçuk ağabey futbol şube sorumlusu oldu. Bende ona yardım eden, yanında duran adam pozisyonundaydım. Transfer sezonunun biraz daha son dönemine doğruydu. Djalma ve Gekasların alındığı dönemdi. 3 tane oyuncu transferi yaptık. Çokta faydalı transferler olmuştu aslında. Gekas o günün şartlarında işimizi gördü. Sezon başında geldi Gekas. Transfer sezonunun bitmesine 2-3 gün kala geldi. Bu dönemde de ekonomik durumlar ön plandaydı. Bugün yine var ekonomik durumlar. Tabi geçmişe nazaran daha düşük seviyede.

 

HLEB TRANSFERİNDE BİZİ KONYA YÖNLENDİRDİ

O sezonun ikinci yarısında Uğur Hoca ile yolları ayırıp Mesut Hoca ile anlaştık. Mesut Hoca ile devam ederken bir gün toplandık. Ben Mesut Hoca'ya 'devre arası ne transfer istiyorsunuz' dedim. Bir 10 numara bir de stoper dedi. Sana bir 10 numara alırsak takımı nasıl oynatacağını tahtaya yaz dedim Mesut Hoca'ya. Mesut Hoca'da olur dedi. Kalktı tahtaya sistemini yazdı. O süreç içerisinde ilk transferimiz Vukovic, ardından Aleksandr Hleb oldu. Hleb hep hayal ettiğim bir dünya yıldızıydı. Konya'ya getirebilmek büyük işti. Stoper Vukovic, 10 numara Aleksandr Hleb oldu. Özellikle Hleb, belki de bizi ligde bırakan oyuncudur. Sezonu sonunda aslında bizi Konya yönlendirdi. Hleb ile belki devam edip, etmemek konusunda hala kafamız net değilken şunu hissettik; hiçbir futbolcu ile anlaşma sağlayamıyoruz. Herkes Hleb'i bekliyor. Yerli, yabancı. Kimse ile anlaşma yapamıyoruz. Konya basını yazıyor, 'Konya'dan bir yıldız geçti', 'Beceriksizler, tutamadılar Konya'da' diye. Hatta bende o günle ilgili fotoğrafları saklıyorum. Oyuncu bazında elimizi zayıflattı bu durum. Diğer oyuncularda Hleb'e endekslendi. Kimle konuşsak 'ağabey Hleb ile anlaştınız mı' diyor. Takımda herkes Hleb'i istiyor. Bunun yanında Konya Hleb'i istiyor. Ama orada şöyle bir handikap ortaya çıktı; Biz Aleksandr Hleb'i alırsak istediğimiz paraların dışına çıkmak zorunda kalacağımızı hissettik. Süreci biraz sündürdük. Süreç sürekli bizi o tarafa götürüyor. Bizi götüren süreç Hleb'i ana kadroya koyamazsak, doğru düzgün bir kadro oluşturamayacağımız endişesini yarattı. Haliyle düşündüğümüzden yüzde 10 daha fazla para ödeyerek Hleb'i yeniden takıma kazandırdık. O gün bana göre yine bir başarıydı. Yine isteyerek aldığımız bir oyuncuydu.

 

MARİCA SAKAT GELMEDİ

Torje ve Marica transferi var. Özellikle sansasyonel bir transfer olan Marica transferi var. Yoldan geçen bir kimsenin Konyaspor'a sakat oyuncunun gelmesini istemez. Böyle bir saçma şey olamaz. Benim birebir gördüğüm 8 maç, totalde 14 maç oynayarak lige hazırlandı. Bu adamın sakat geldiği bir durum olmadı yani. Ankara'da TSYD Kupası'nda sakatlandı. Olabilir. Bunun Türkiye'de o kadar çok örneği var ki. Eren Derdiyok Kasımpaşa'ya bir yıl önceden transfer olmuş ama herkes bu sene olduğunu zannediyor. Halbuki adam geçen sene sezon başında transfer edilmiş, çapraz bağları koptu. Hiç faydalanamadı. Ben şuna katılmıyorum; 'Aleksandr Hleb ve Marica transferleri ile 15 bin civarında kombine satıldı.' Faydası olmuştur. Marka değerine çok büyük katkısı oldu. Konyaspor'un tanınan bir kulüp haline gelmesinde Aleksandr Hleb ve Marica'nın etkisi vardır. Keşke bu adamlardan faydalanabilseydik. Aykut Hoca geldikten sonra bu oyuncular hocanın sisteminin dışında kaldı.

 

BİZ TECRÜBEYİ UCUZ ELDE EDECEĞİZ

Önemli olan Konyaspor Yönetim Kurulu'nun zaten bir hedefi var. Şimdi biz sezon başında ne şampiyon olacağız ne de UEFA'ya gideceğiz diye hedefler koymadık. Geldiğimiz günden beri koymadık. Bizim sadece şöyle bir hedefimiz vardı; Konyaspor, uzun yıllar Süper Lig'de ilk 8 içinde cetvelinin içinde kalabilecek bir durumda olması lazım ki ilk 8'in içerisinde kaldığınız sürece, zaten bu sürekli Türkiye Kupası'nda yarı finaller, çeyrek finaller demek. Her yıl da Avrupa'yı zorlamak anlamına gelir. Önümüzdeki yıl hedefimiz belli, 50-60 puan aralığında bir puan almak. Geçen yıl 50 puanı hedef koymuyorduk. Sezon başında 48 puan deseler hayırlı olsun derdim. Bu yıl bizim için ekstra bir yıl oldu. Hocanın bazen önemli cümleleri oluyor önemsiyorum bunları. Ucuz tecrübe. Aslında çok pahalı olan tecrübeyi biz çok ucuz elde edeceğiz, Avrupa'da 6 tane maç oynayacağız. Çok mükemmel bir tespit. İnanıyorum Avrupa'da güzel şeyler yapacağız. Ama hiçbir zaman hedefimiz orada gruplardan çıkmak değil. Böyle bir hedefimiz yok. Gidebildiğimiz yere kadar gidebilmek amacımız.

 

HOCAYA GÖRE FUTBOLUN DEĞİŞİK BİR PENCERESİ VAR

Aykut Kocaman ile tanışıp, tanıyana kadar transferi yönetim yapar düşüncesindeydim. Yönetim kurulunda bu işi iyi bilen insanların ön planda olmasının gerektiğini, çünkü hocaların bu takımlarda geçici olabileceğini, asıl olan yönetim kurulunun bu şehre bir sorumluluğunun olduğunu düşündüm. Aykut Hoca ile çalışmaya başlayınca futbolun değişik bir yüzünü tanımaya başladım. Bu kadar ilgi ve alakam olmasına rağmen gerçek futbolun olması gerekenlerini öğrendim. Gelen teknik direktörün bilgi ve becerisi, deneyimi, yönetim kuruluna verdiği güvenle alakalı. Eğer yönetim kurulunda bu işi bilen iyi insanlar senin getirdiğin teknik direktörlerle bu işi tartışabilecek insanlar varsa zaten teknik direktörler yönetim kurullarına tabi kalıyorlar. Aykut Hoca bu konuları konuşmaya açık bir insan ama futbolun değişik bir penceresi var hocaya göre. Bu futbolun 11 kişi ile oynandığına inanan ama bir takım olmadan da olmayacağını felsefesi olan bir hoca. İlla büyük paralarla başarıların kazanılamayacağını bize bunu uygulayarak anlattı. Sporla ilgilenen herkese konuşarak değil, yaptıklarıyla anlatmış oldu. Türkiye'de Konyaspor gibi takımların örnek halini dönüştürdü. Anadolu'da bütçesi sınırlı, şehirlerini bir yere taşımak isteyen kulüplere örnek bir durum. Benim için önemli olan Aykut Hoca ile şehrin ve takımın böyle bir kültüre sahip olmasıdır. Gelen insanların arkasında durmak gibi, sahip çıkmak gibi… Benim en çok beklentim bu yönde.

 

ÖNEMLİ OLAN BÜTÇELERİ DOĞRU KULLANABİLMEK

Hocanın genel felsefesi şu; dışarıdan gelebilecek yeni bir oyuncunun çok büyük riskleri olduğuna inanan bir adam. Dışarıdan gelebilecek her oyuncu kötü futbolcu değildir ama sisteme uymaz, insani karakterleri yerinde değildir. Dossa Junior örneğinde yaşıyoruz. Kötü futbolcu asla değil ama daha henüz bir ailenin içerisine giremedi. O aileye dahil edilmesi için yönetim, menajer, teknik direktör, antrenörler herkes bütün özveriyi gösterdi ama adamı bir türlü evin içerisine sokamadık. Hocanın en büyük hassasiyeti bu. Bize bunları yaşatan oyuncu grubunu sürekli mutlu etmek gerekli. Hocanın istediğini yaptığında içerideki adamı, dışarıdan gelecek oyuncuya göre üstün tutuyor. Aykut Hoca, oyunculara bir şeyler katması önemli. Bunları yaptıktan sonra transfer çok önem arz etmiyor. Anadolu Selçuk'tan kampa oyuncular götüreceğiz. 2 tane oyuncu götüreceğiz. Yeterli olursa 2 tane transfer yaptık diyeceğiz. Süper Lig ortalamasının altında bir bütçeyle takım oluşturuyoruz. Kulübün finansal durumu da belli. Borçları olan bir kulüp var elimizde. Bu süreçleri birkaç yıl daha taşıyabilirsek borçsuz bir kulüp olup, daha sonra üstüne hedefler koyabilen bir yapıya gitmek gerekiyor. Herkes iyi oyuncudan anlayabiliyor. Önemli olan o bütçeleri doğru kullanabilmek.

 

HOCA HAKEME İTİRAZLARI BİLE EĞİTİYOR

Teknik heyet diyor ki; biz fazla koşarak takımlardan bir kişi fazla oynamaya gayret ederken kart görerek bizi zor durumda bırakmayın sakın. Mantık var, matematik var. Teknik heyet, 'ben 118 km koşacağım' diyor. Birinizi çıkartırsam 11 km düşüyorum. Takım olarak oynadığımız ekiplerden kötü gözüküyoruz. Koşarak bunları yeneceğiz. Dikkat edin. Bir de atılırsan biz zaten senin açığını kapatamayız. Bizi çok zor durumda bırakırsın. Bizim maçlarda dikkat edildiğinde hakeme 2 oyuncu itiraz eder, Ali Turan ile Ali Çamdalı. İtirazı da hoca eğitiyor, hepiniz itiraza gitmeyin, hepiniz giderseniz kart gösterir. Ali her pozisyonda hakeme gider. Hakemi baskı altında tutmayı çalışır.

 

A TAKIMDAKİ OYUNCUYU ÖZENTİ HALİNE GETİRMELİYİZ

Benim önem verdiğim şey gençler ve altyapılardır. Altyapıda da bir yere gelmek adına çok ciddi hamleler yapıldı. Düne kadar yoktu. Ama bugün var. Bugün varsa bunun gururunu yaşamak gerekmiyor mu? Bugün Konyaspor'un futbol okullarında 500 civarı çocuk oldu. 2007 ve 2009lulardan elit kategori çıkartıyoruz. Futbol okulu ve altyapının arasında bir birim kuracağız. Özel eğitimler vereceğiz. Çok yetenekli çocuklar var içlerinden. Altyapı bugünden yarına olacak bir şey değil ki. Fenerbahçe altyapısından kimi çıkartmış? Beşiktaş son yıllarda Atınç'tan başka futbolcu çıkartmış mı? Başka yok yani. Allah'a şükür bizim takım içerisinde oynayan birçok isim var. Çok iyi altyapı tesislerimiz yok ama olacak. Hepsinin aynı anda olmasını bekleyemeyiz. Altyapıdaki çocuk A takımdaki oyuncuyu özenti haline gelmezse oradan oyuncu çıkmaz. Son iki yıldır baktığımızda Konyaspor altyapısında oynayan çocuklar artık topa vururken Ömer Ali gibi dripling atmak istiyor, Rangelov gibi topa vurmak istiyor.

 

SKUBİC ÇOK GÜZEL UYUM SAĞLADI

Uyum anlamında Douglas daha çabuk uyum sağlar diye bekliyorduk. Onun geldiği lig daha kaliteli bir lig olarak görünüyordu. Biz ondan daha çabuk uyum beklerken, Skubic bizi yanılttı. Direkt sanki yıllardır takımda oynayan bir oyuncuymuş gibi direkt girdi ve oynadı. Barry Douglas'ın da yetenekleri tartışılmaz. İnşallah Barry'nin frikik gollerini izleyeceğiz. Sağ bek transferinde Skubic'i transfer ederken düşündüğümüz rakamlar önümüze geldi. Bunun üstüne çok büyük indirimler alarak oyuncuyu bünyemize kattık. Sol bek transferinde iki isme indirmiştik. Bir tanesi Portekizli oyuncu, bir tanesi de Polonya'da oynayan İskoç Barry Douglas'tı. Hocamızla en son mutabık kaldığımız şuydu; Kulüp menfaatine hangisi uygunsa ikisini de alabiliriz demişti. Kulüp menfaatlerini ön planda tutarak biz de Douglas'ı tercih ettik.

 

BAJİC VE AMİR PROJE TRANSFERLER

Yapılan genç oyuncu transferleri hoca ve yönetimin ortak kararı. Birazcıkta bu taraftan kültür sahibi olmaya çalışıyoruz. Futbolcuya yatırım yapabilme özelliğine sahip olmak istiyoruz. Ama çok büyük paralar harcayarak değil de bunu daha küçük paralarla başarıp, bu noktada hocadan destek almaya çalışıyoruz. Hocanın oyunculara katacağı ekstra özelliklerle, onları ön plana atması şeklinde olacak. Bajic hocamızın arzu ettiği bir oyuncuydu. Her yıl bundan birkaç tane deneyeceğiz. İkinci yatırım yapılan futbolcu Amir aslında. Oyuncunun stili kendini gösteriyor zaten. Milli takım kategorilerinin tamamında oynuyor. Bu yaşta geldiği takımda oynayarak gelen bir oyuncu. Bireysel yetenek ve özelliklerini kimse görmedi. Bireysel yetenekleri çok gösterecek oyun tarzımız yok. Ama dönemsel olarak da bunlara ihtiyaç duyacağız.

 

GİDENLERİN YERİNE TRANSFER YAPACAĞIZ

Şu anda gözüken, orta sahaya bir tane takviye yapmak istiyoruz. Volkan ve Ali Çamdalı'yı dinlendirebilecek. Önümüzdeki sezon iyi bir maç trafiği gözüküyor bizim için. Türkiye Kupası'nın haricinde 6 maç daha ilavemiz var. Türkiye Kupası'nın başlama süresi belki ilk dönemin sonlarına yaklaşırken, UEFA'da ekstradan 6 maç gözüküyor. Birbirlerini dinlendirebilecek diyorum, Ali'nin yerine, Volkan'ın yerine oynayabilecek oyuncu demiyorum. O bölgeye takviye yapılacak. Holmen'in durumunu netleştireceğiz. Büyük ihtimal kalacak gibi gözüküyor. Meha'nın mevkisi boşaltıldı. Oraya bir transfer düşünüyoruz. Orada da yine 23-24 yaş bandında oyuncular var radarımızda. Takımda şu anda Traore kiralık. Olmazsa olmazımız değil, gider. Kalırsa memnun oluruz. Takımıyla anlaşamazsak, giderse o bölgeye oyuncu gözüküyor. Boşalan bölge olursa o bölgelere transfer yapacağız. Ama herkese sorsanız Konyaspor'un stoperine bir tane oyuncu almasını istiyor. Kendi adıma söyleyeyim o bölgeye oyuncu alınmasını istemiyorum. Hoca isterse, oturup konuşuruz. Şartlar uygun olursa bir tane oyuncu alırız. Bu şehrin çocukları olan Selim ve Abdülkerim oynayacak. İhtiyaç duyduğumuzda onlar oynayacak. Ben Fenerbahçe ile oynanan kupa maçında Selim ve Abdülkerim'in yan yana oynadığında gururlandım açıkçası. Konyaspor Meha'yı göndererek para kazandı. Mesela Vukovic için 3 Milyon Euro gelirse satmayı düşünürüz. Konyaspor açısında bu para çok büyük bir rakam. Ama oyuncu bu rakamları hak ediyor. Yerine nasıl bir oyuncuyu koyacağımız önemli. Futbolcu gelen teklif ile ayrılmak istiyorsa çok sıcak bakarım. Çünkü bir kimseyi zorla tutarak memnun etmemiz çok zor.

 

ALPER'İN KONYASPOR'DA EMEĞİ VAR

Konyaspor'un içinde oynadığı futbolcular, anlaşma yapacak olduğunda masaya çağırdığında hemen menajerini çağırıyor. Menajerliği bir profesyonel bir hayat olarak görmek zorundayız. Dünya'da hiçbir futbolcuyu menajeri olmadan gerçekleştiremiyorsunuz. Gecelerin 10'unda, transferin bitmesine 1 gün kala transfer yapıyorsam, o an elinin altında kim varsa o işi hallet getir oluyor. Bir zaman Alper Gökdemir konuşuldu bu memlekette. Allah razı olsun çok büyük bir emeği var Konyaspor'da. Kimseyle olduğu gibi onunla da bir geçmişim yok. Konyaspor'un geçmiş tarihini araştırdığında adam Mısır'a gitmiş, Konyaspor'un 300 bin dolar cezasını kaldırmış. Böyle de bir adam aslında.

 

VUKOVİC KONYA'DA ÇOK MUTLU

Mesela Vukovic. Bugün Sırplara en sert bakanlar da Konyalılardır. Sevmeyiz yani. O çocuğun sempatik haline gelmesinin sebebi kulüptür. Türk okuluna kendi çocuğunu gönderiyor, kendisi Türkçe öğrenmeye çalışıyor. Burada bu adam mutlu. Bu sene kontratını getirdiğimde 3 yıl kontrat yapalım dediğinde, 'Baba sen yaz, imzayı atayım' diyor. Bana gerçekten böyle gelsin topçu. Benim onun hakkını vereceğimi biliyor. Hakkını o sözleşmede göreceğini biliyor. Önemli olan benim istediğim paraya kalabiliyor mu yani. Ben bugün Vukovic ayarında bir futbolcuyu 1 Milyon Euro'ya oynatamam, bulamam.

 

RANGELOV, 'TAKIMDA BENİ İSTEMİYOR MUSUNUZ' DEDİ

Rangelov ile 2-1'lik Fenerbahçe maçından önce konuştum. 'Neyin var, kafan dağılmış gibi' dedim. 'Hiçbir şeyim yok ben çok iyiyim' dedi. 'Duydum iyi değilsin sen' dedim. 'Herkesle konuşmuşsun, benimle konuşmadın. Seneye takımda beni istemiyor musunuz' dedi. 'Seni zaten istiyoruz. Sen zaten bizim kendi oyuncumuzsun, onun için konuşmadık seninle' dedim. Gerçekten de kalacaktı zaten. Rangelov da 'bana ne kadar değer verdiğini kontrata yaz o zaman' dedi. 'Dur, böyle yaparsan bizi sıkıntıya sokarsın. Senin adamlığın, karakterine göre rakam yazarsam yıllık 2 Milyon Euro'unun üzerinde para vermem gerekir. Ama bizim kulübümüzün bu parası yok' dedim. Rangelov'da 'bunu söylediğiniz için mutlu oldum. Ne yazarsanız yazın. Ben imza atacağım' dedi. Kalktım öptüm çocuğu gönderdim. Fenerbahçe'yi 2-1 yendiğimiz maçta da çokta iyi oynadı. Ufak hassasiyetler büyük sonuçlar doğurur. Kulübümüzde bu hassasiyetler yeni yeni oluştu. Futbolcuların doğum günleri, çiçekler, pastalar, evine hediyeler... Bunları artık kulüp yapıyor. Onu düşündüğümüzü belli etmeye çalışıyoruz.

 

Maddi ve manevi imkanlarınız kulüp olarak yerinde olsa Türkiye'den yerli oyuncu kimi transfer ederdiniz?

Volkan Şen. Türkiye'nin en formda oyuncusu yani. Futbolcular, mutsuz olduktan sonra başarısız olur. Volkan Şen Trabzon'da mutsuzdu.

 

Transfer etmek istediğiniz yerli genç oyuncu?

Biz Çağlar'ı çok beğeniyoruz. Altınordu'dan gitti. Çocukta Allah vergisi bir yetenek var. Sanki 32-33 yaşındaki bir adamın tecrübesi var. Bursaspor'daki Emre'yi biz almak istediğimizde bütçemiz yetmemişti. Emre'yi çok beğeniyordum. Konya'da bize karşı bir maç oynadı. Bizim takımı darmadağın etti. Futbolcu standartta oynaması lazım. Mehmet Uslu Konya'da aynı standartta oynayabiliyor. Mehmet kötü gününde 6,5 oynuyor, iyi gününde ise 7,5 oynuyor. uU adamın ne oynayacağını biliyorsun. Mehmet Uslu'nun bu takımda devam etmesinin sebebi oyun standardını korumasıdır. Mehmet yedek kalıyor, her maç oynayacak gibi hazırlanıyor. Kibong'un buralarda olma sebebi tamamen budur. Profesyonelliği. Kibong oynamayacağını bildiği halde onun kadar çalışan yoktur.

 

Transfer etmek istediğiniz yabancı oyuncu?

AatifChahechouhe beni cezp ediyor. Aatif'ıtakıma alırdım. Sivas gibi bir şehir. O şehirde yaşamak zordur. İstikrarla orada kalabilmek önemlidir. Sivasspor'a her şeyini verebildiğini gördük. Ama Konyaspor'a şu anda Aatif'ı almayız. Bu adamın Sivas'ta bonservisi var. Başkanı ararsak istediğimizi söylesek oyuncu için 3 Milyon Lira ister. Olacak bir rakamla gelmen lazım. Aatif'ın aldığı para bizim transfer bütçemizin üst limitinde. Bizim ilerleyen yıllardaki hedefimiz iyi takım olarak o bütçeyi küçültmek. Ondan sonra da gerçek futbola döneceğiz. İstenen  paralar, doğru bir paralar değil. 

 

YEŞİL BEYAZ KONYA DERGİSİ

Muhabir: TE Bilişim