TOPRAK KAR YAĞMUR KIT DİYE DÖVÜNÜR

MART AYI YAĞAR NİSAN AYI ÖVÜNÜR.

Son yıllarda yaşamakta olduğumuz kuraklık tehlikesi her geçen yıl insanları biraz daha huzursuz ediyor. Bu durum biz yaştakileri daha endişelendiriyor, sebebi ise bizler 1950 -60- 70- li yıllardan alışık olduğumuz bol karlı geçen kışları bol yağmurlu geçen bahar aylarını hatırladıkça bu son yıllarda kar ve yağmurların kıt olması haklı olarak biz endişeye sevk ediyor.

Geçmişten anılarımızda olan Kasım ayında düşen karların üst üste yağmaya devam ederek bahar aylarına kadar toprağın üzerinde yatması, köy içinde zamanın toprak damlarından günlerce küreklerle damlardan atılan karların yolları evlerin boyunca kapattığı. Ve evlerde ki eşek öküz davar gibi malları köy çeşmesinden sulamak için ve bilhassa hanımlarımızın evin içme suyu temizlik ihtiyacın testiler ile evlere taşınmasına gidip gelmek için köylü imece usulü ile onlara köy sokaklarında kazma kürekler ile yol açması. Bahar gelince ekin ekili tarlaların belirli bölümlerinde geniş olarak karları temizleyip ekin ekili tarlaların havalandırılmasını sağlanması akıllarda kalan önemli olaylardır.

Başlıkta kullandığım yazı aslında öyle değil şöyledir.

Nisan yağıp mayıs öğünmeli.

Peki, bu ne demek acaba? Konya kırsal dağ köylerinde insanlar kış gecelerinde hanımlar çocuklar komşu komşuya oturma ve sohbete giderdi. Ayrıca erkeklerde yaş guruplarına uygun olarak baranalar kurarlar onlarda gece oturmaları yapardı. İşte bu yerlerde hoş konuşmalar ve tatlı sohbetler olurdu.

Örneğin cemrelerden sonra Mart ayında oluşan kışlar için Gonyanın Gışı bahara düşer derler kelimesi bu günde gerçek oluyor 2021 yılı 23 Martı 24 e bağlayan gece yağmurun arından başlayan soğuk ve kar. Şubat Mart aylarında aşırı sıcaklarla yalancı bahara aldanıp çiçeğe davranan meyve ağaçlarının çiçekleri sabah kalkınca gördük ki soluvermişler. İşte bunlar yaşanırken merhum olmuş eski büyüklerimin anlattığı o mecazi hikayeler aklıma geliverir.

Gençliğimde büyüklerden çok dinlediğim hikayelerden biri,

Rivayete göre zamanın padişahları ile arası çok iyi olduğu anlatılan sözünü dudaktan gözünü budaktan esirgemeyen doğru bildiği her şeyi söyleyiveren nüktedan adam İNCİLİ ÇAVUŞ,tan bahisle, rivayet odur ki, bir gün incili çavuşun yanında çok bulunduğu padişah ile arası açılır incili tebdili kıyafet edip sarayı ve şehri terk eder. Padişah efendi onsuz yapamaz mutlaka her zor anlarında onun bir nükteli sözü ile ruhu rahatlayacak. Bunun için etrafa haberler salıp inciliyi bulmaları emrolunur. Bizim incili ise dağda bir Yörük çadırına gidip parasız çırak olmak ister Yörük beyi gardaşım sen necisin, nerelisin, kimsin der, ama o geçmiş karıştırma ağa ben yağ peynir süt işlerinden iyi anlarım bedava karın tokluğuna çırak olacağım sana der. Kabul görür o üretir Yörük ağası çarşıya gidip ürününü satar gelir çadıra. Tabi bu arada incili bulunmayınca Padişahın aklına bir yöntem gelir İncilinin bulunması için mahiyetine emir verir. Hemen bir altın saban ile birde altın boyunduruk maketi yapılmasını emreder. Emir yerine getirilir. Hazır olan saban ve boyunduruğu şehrin en işlek bir yerine koyun bunlara fiyat biçecek adama mükafat verilecek diye tellal çığırtın fiyat biçeni alın bana getirin o ya İncilidir yada onu tanır der.

Çünkü altınlara fiyatı İnciliden başka biçecek biri olmadığını padişah iyi bilir. Saban boyunduruğun konduğu yerde tellal durmadan bağırır bunlara kim fiyat biçerse padişahımız tarafından mükâfat verecek diye bağırmaktadır. Çarşıdan çadıra dönen Yörük ağaya İncili devamlı ağam çarşıda ne var ne yok diye sorarmış. Yörük o gün gördüğü Saban ve Boyunduruk durumunu aktarır İnciliye. Sabah tekrar yağ peynir satmaya çarşıya gitmeye hazırlanan yörüğe ağa der sen bugün o altın Sabanın yanına var çekilin ben bunlara fiyat biçerim de ve şöyle söyle. Hey ahali eğer Nisan ayı yağar da Mayıs ayı Övünürse Bu altın saban ile altın boyunduruğun Gıymatı yetmez fiyatı da biçilmez, Nisan yağıp Mayıs ayı övünmezse Padişah bunları kırsın kırsın hatıra olarak sarayın bir köşesine koysun de bunu kimden duydun derlerse kendim söyledim de beni söyleme.

 Deyince Yörük ne yaptın sen yahu deli çırak, beni Darağacına’mı göndertecen bu nasıl bir fiyat. İncili çavuş yok sana kimse bir şey yapamaz hatta sana vaat edilen mükâfatı da verirler der. Yörük çarşıya varınca yarı korku yarı heyecan ile kalabalığı yarıp çekilin bunların fiyatını ancak ben biçerim deyince herkes hem şaşırır hem de ne söyleyeceğini merakla beklerler. Yörük çırağın söylediklerini bir anda sayıverir. Oradaki hazirunun huzurunda, hemen Yörük beyi yaka paça edilir padişahın huzuruna çıkarılır Devletlüm bu adam Saban boyunduruğa fiyat biçti şöyle dedi deyice Padişah ağası bunları sana kim söyledi? Ben der Yörük, Padişah bu bana hakarettir bunu hemen asın derken, Yörük, Aman devletlüm benim çadırıma bir haksız çırak geldi o böyle söylememi istedi bende söyledim deyince onu mükâfatlandırır, inciliyi gidip getiriler.

Eee şimdi bende bu kadar kuraklıktan sıkıntıdan sonra 23 Marta gelen bol yağmur ve devamında gelen karlı günleri yaşayınca sevinçle Mart yağdı Nisan övündü dedim inşallah devamı gelir diye dua ederken ardından karlı kış geldi. Nisanda yağar Mayısta övünür yağışlı bir baharımız olunca bol ve bereketli yazımız olur diye Rabbimin verdiğine şükrediyorum.. Ah vah ile yanlış şeyler söyleyip isyankâr olmayalım Yüce rabbimizin Hazinesinde yağmur ve karların bol olduğuna inanarak içten dua ile isteyelim. O merhametlidir isteyen herkese verir. Bilhassa dili ağzı yok dediğimiz malların sessiz dualarını geri çevirmez. Mart yağdı Nisan öğündü derken çiçeğe kalkan meyve ağaçları karla donup dövünmesin inşallah. Selam ve dua ile