Daha önce de tesettür üzerine iki yazı yazıp, düşüncelerimi siz okuyucularımla paylaşmıştım. Tesettürün bir farz olduğunu ama tarz olmadığını belirtmiştim. Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettür mücadelesini kaybettik demiştim.
Başı örtülü lakin söz ve hareketleri yanlışlıklarla dolu genç kızlarımızın, hanım kardeşlerimizin sokaklarda, caddelerde, park kenarlarında, plaza köşelerinde kendilerini teşhir etmek için yarıştıklarını, kadınlı erkekli ellerinde sigara, sarmaş dolaş vaziyette dolaştıklarını ifade etmiştim.
Elbette içlerinde iffetli, hayâ ve arlanma duygusu taşıyan, melek yüzlü, temiz kalpli nice bacılarımız vardır. Onları saygıyla ve hürmetle selamlıyorum. Rabbim sayılarını artırsın diye dua ediyorum.
Ne yazık ki Müslüman kadınlara farz olan tesettüre mânâ anlamında savaş açan modacılar, zihinlerindeki çirkin başörtüsü algısını dışa vurmaktan çekinmiyorlar.
Geçtiğimiz günlerde, sözde 'Muhafazakâr Moda Haftası' olarak belirleyerek tesettür defilesi düzenliyorlar.
Bu skandal defileleri düzenleyen firma yetkilileri de, sanki dinî bir otorite imiş gibi haddi aşan ifadeler kullanarak Seksi olmak için açılmaya veya dekolteye ihtiyaç yok. Yalnızca gözlerle de seksi olunabilir gibi fetva verebiliyorlar.
Gözlerle seksi olmak ne demekse, üretip göstermek, pazarlamak istedikleri kıyafetleri güzel mankenlerle teşhir ediyorlar.
Her kadının şıklığa ihtiyacı var ama seçenek yok diyerek amaçlarının para kazanmak olduğunu belirtmekten de kaçınmıyorlar. Böylece İslâmî bir kaygı taşımadıklarını da göstermiş oluyorlar.
Biz kadının ışıltısını ön plana çıkarmak istiyoruz. Gençler bir mango kızı gibi olmak istiyorlar. Biz menüyü veriyoruz onlar da istediklerini seçiyor diye konuşarak, Nur Suresinin 31 ve 32. âyetinde geçen hakikatleri adeta görmezlikten geliyorlar.
Müslüman Kadını adeta bir Süslüman Kadın şekline sokmaya çalışıyorlar. Marka düşkünü haline getirmeye çalıştıkları genç kızlarımıza ve genç hanım kardeşlerimize moda adı altında pahalı giysiler sunup, kese ve kasalarını doldurmayı hedefliyorlar.
Bir giydiğini bir daha giymeme, giydiğini ve kendini başkalarına beğendirme, yabancı bakışları üzerine çekme, dikkatleri kendi üzerinde toplama seansları yaptırarak, kadınlarımızı sözde tesettür adı altında Giyinmiş Çıplaklara döndürüyorlar.
Evet, Giyinmiş Çıplaklar. Üzerinde giysi var, ama vücut hatları alabildiğince belli. Oldukça dar ve şeffaf! Albenisi çok, dikkat çekici... Başı kapalı ama seksi! Evdeki eşi için değil, sokaktakiler için süslü bir kadın profili ortaya çıkarmaya çalışıyorlar.
Hiçbir İslâmî kaygı gütmeden faaliyet yürüttükleri kendi ifadeleriyle anlaşılan bu moda düzenleyicileri, bununla da yetinmiyorlar, utanmadan, arlanmadan Seksi olmak için açılmaya ve dekolteye ihtiyaç olmadığını öne sürerek şu rezil ifadeleri kaydediyorlar:
Yalnızca gözlerle de seksi olunabilir. Müslüman kadın kapanması gerektiğine inanıyorsa bunu ipekle de yapabilir turkuaz renkli bir kumaşla da. Seçim kendinindir diyebiliyorlar.
Amaç, Allah'ın rızasını kazanmak değil de para kazanmak olunca, kedinin yavrusunu yerken fareye benzetip de Kuyruğu da fareye benziyor, gözleri de, kulakları da fareye benziyor deyip yediği gibi, tesettürün içini boşaltmak için ahkâm kesiyorlar.
Aslında tesettür edep, ahlâk kuralları içerisinde hareket edip, utanma, hayâ ve ar duygularını kaybetmeden iffetli olarak yaşayabilmektir.
Söz ve davranışlarımızı kılık ve kıyafetimize, kılık ve kıyafetimizi de söz ve davranışlarımıza yansıtabilmektir. İslâm'ın güzelliklerini ve ölçülerini de bütün hayatımızda gösterebilmektir.
Büyüklerin Edep Ya Hu demesinin sırrı budur. Utanmadıktan sonra dilediğini yap diyen Allah Resulü, bugün aramızda olsaydı erkek ve kadın bizleri giydiklerimizle, kılık ve kıyafetimizle görseydi, ne derdi doğrusu merak ediyorum.
Belki şöyle derdi: Tesettür örtünmedir, teşhir değil
GÜNÜN SÖZÜ
BAŞKASI DÜŞTÜ MÜ ÇÜRÜK TAHTAYA BASMASAYDI DERİZ. KENDİMİZ DÜŞÜNCE, BASTIĞIMIZ TAHTANIN ÇÜRÜK OLMASINDAN ŞİKÂYET EDERİZ.
Cenap Şehabettin