Son günlerde Türkiye’de insanlar tedirgin…
Sebep…
Dolar ve altın almış başını gidiyor.
Doğru…
Bu bir tedirginlik sebebi ama asıl gözden kaçırdığımız bir konu var.
Üstelik bu korku dünyanın korkusu…
Beyler…
Dünyada gıda krizi başlıyor gibi…
Farkında mısınız?
Hamdolsun şu anda Türkiye’de yok ama olmayacağını da kimse garanti edemez.
Birçok yazımızda dile getirdik bu konuyu ve Konya, gıda üretimi noktasında önemli bir merkez.
Lakin…
Öncelikle dünyadaki son duruma göz atalım…
Hatırlayın…
İngiltere'de yetkililer, ülkede yaşanan petrol, gaz, gıda ve enerji krizi nedeniyle bazı sektörlerde fabrikaların kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Dikkat edin…
Birçok alanda sıkıntı var.
Sonra ne mi oldu?
Eleman açığını kapatmak için başka ülkelerden transferler başladı.
Bakmayın siz, çok şeyin basına yansımadığına… İngiltere’de halen sıkıntı devam ediyor ve kimse tedirginliği üzerinden atabilmiş değil.
Almanya’da da benzer bir durum yaşandı ama hızlıca çözmeye çalıştılar…
Fransa aynı…
Önceki günlerde de ABD’de market raflarının boşaldığını hep birlikte gördük.
Öyle anlaşılıyor ki, ABD de bir gıda kriziyle karşı karşıya…
En başından söyledim…
Türkiye’de de böyle bir şeyin yaşanmayacağını kimse garanti edemez.
Onun içindir ki, uzun zamandır gıda konusunda uyarılar yapıyoruz.
Özellikle Konya’yı stratejik gıdanın üssü yapma konusunda çalışmaların bir an önce başlatılması gerektiğini vurgulamıştık.
Peki bunun için ne yaptık?
Şimdiye kadar…
Bir istatistik daha paylaşayım ki konu daha iyi anlaşılsın.
Türkiye’deki üretim ile ilgili…
Türkiye’de üretim miktarlarının 2021 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 62,7 milyon ton, sebzelerde 31,1 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde 24,7 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.
Yani…
Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında azalarak yaklaşık 31,6 milyon ton olacağı…
Rakam da verelim… Tabi tahmin ama ekili arazilerin rakamları olduğu için bu oranlar da yüzde 100 gerçek diyebiliriz.
Devam edelim…
Buğday üretiminin yüzde 13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon ton, mısır üretiminin değişmeyerek 6,5 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 32,4 oranında azalarak 200 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 9,1 oranında azalarak 286 bin ton olacağı öngörüldü.
Baklagillerin önemli ürünlerinden nohutun yüzde 24,6 oranında azalarak 475 bin ton, kuru fasulyenin yüzde 8 oranında artarak 302 bin ton, kırmızı mercimeğin yüzde 30 oranında azalarak 230 bin ton, yumru bitkilerden patatesin ise yüzde 1,9 oranında azalarak 5,1 milyon ton olacağı tahmin edildi.
Yağlı tohumlardan soya üretiminin yüzde 16 oranında artarak 180 bin ton, ayçiçeği üretiminin yüzde 15,6 oranında artarak yaklaşık 2,4 milyon ton olacağı öngörüldü.
Tütün üretiminin yüzde 7,7 oranında azalarak 73 bin ton, şeker pancarı üretiminin ise yüzde 15,3 oranında azalarak 19,5 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.
Bir de sebze üretim oranları…
Sebze ürünleri üretim miktarının 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 0,2 azalarak yaklaşık 31,1 milyon ton olacağı tahmin edildi.
Sebze ve meyve üretiminin de azalacağı öngörülürken rakamlar da can sıkacak nitelikte.
Soruyu bir kez daha sorayım…
Peki Konya olarak biz ne yapmışız?
Önceki yazılarımızdan hatırlayalım mı?
2017’de ne yazmışız?
"Konya stratejik gıda üssü olur mu?" sorusunu sorarak bu adım için hangi kurumların sorumluluk üstlenmesi gerektiğini…
Önce şu iddialı cümlemi bir kez daha hatırlatayım: Önümüzdeki yüzyıl içerisinde kim küresel anlamda gıda potansiyeline hâkim olursa, tüm insanlığa da hâkim olacaktır. Yaşadığımız süreçte bunu daha iyi anlıyoruz.
Bir de… Önce şu fotoğrafı bir okuyalım ki dünyanın içerisinde bulunduğu durumu ve gıdanın ilerleyen yıllarda nasıl stratejik bir hale geleceğini yorumlayalım.
"Küresel Finans Diktatörlüğünün (KFO) baş silahşoru, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer iki sağdıçları (Kanada ve Avusturalya) bu ana (buğday, mısır, soya) tarım ürünleri üzerinde tartışılmaz bir hâkimiyet kurmuşlardır. Bu ülkelerin, gerçek sahiplerinden gasp ettikleri uçsuz bucaksız tarım alanları, son 300 yıldır giderek artan efsanevi boyutlardaki tahıl üretimini mümkün kılmıştır. Kendi topraklarının potansiyel sınırlarına dayandıkları noktalarda ise, uluslararası aktif birer dev olan, tarım konzernlerini (şirketler grubu) devreye sokarak, diğer tarımsal alan potansiyeli yüksek olan ülkelerdeki (Brezilya, Arjantin ve Afrika gibi) tarım alanlarını da kullanır olmuşlardır. Yukarıda sözünü ettiğim bu hâkimiyet, sadece dünyada bu ürünleri en çok üreten ülkeler olmaktan daha öte, dünya üretimini ve tüketimini dolayısı ile de pazarı tümüyle kontrol etmeyi mümkün kılmıştır."
Ne kadar da bugünleri anlatıyor değil mi?
‘Konya Şeker bunun için biçilmiş kaftan’ demiştik.
Hala da aynı şeyleri söylüyoruz…
Şu önemli cümleleri de paylaşayım mı?
Recep Konuk yıllar önce bu tesbiti yapmış…
"Konya Ovası üretmekten vazgeçmeyecek. Konya Ovası bugün ürettiği her ürünün tonajını katlayacak. Konya Ovası bugün az ürettiklerini ya da hiç üretmediklerini de üretecek, hem de hatırı sayılır miktarlarda üretecek. Konya Ovası’nın bu potansiyeli var. Konya çiftçisinin bu kabiliyeti var. Biz destek olacağız çiftçi üretecek, üretici daha çok üretecek biz işleyeceğiz ve Konya’yı dünyanın gıda üssü, gıda vadisi haline getireceğiz. Yatırımları nakış hassasiyetiyle Konya’nın dört bir yanına işlememizin gayesi budur. Hedefi budur. Konyalı üretecek biz işleyeceğiz. Konyalı üretmek için tarlaya her adım attığında en büyük destekçisi biz olduk, olmaya da devam edeceğiz.”
TİGEM…
Bahri Dağdaş…
Derken…
Konya’da her şey hazır…
-Sağlıklı ve güvenilir tohumun üretim merkezi…
-Bitkisel ilaçların ve ilaç ve kozmetik sanayinin merkezi…
-Organik ve tabi gıdanın üretim merkezi…
-Helal gıdanın güvenilir adresi.
Ama…
Bunları yapabilmek için üreticinin de, meslek örgütlerinin de hazır olmaları gerekir…Misal…
Odalar…
Üniversiteler…
Hazır mı?
Ya da şu anda üretimde neredeyiz?
Cevabını merak ediyoruz…
Var mı hazırlığımız?
Yoksa…
Tehlikenin farkında mısınız?