Konyaspor’a Başkanı Fatih Özgökçen, taraftarlar noktasında  ağzından çıkanları, ölçmeli, biçmeli ve ondan sonra da söyleyeceklerini söylemeli…

Attığı taş kurbağaya değmedi!

Fatih Özgökçen’in Ümraniye gibi kritik bir maç öncesi yaptığı bu açıklama, bir kulüp başkanının yapacağı açıklama değil…

“Bizim taraftar gruplarımız Türkiye’de şöyle iyi böyle iyi diye kendimizi kandırmanın bir manası yok. Buradaki öz eleştiriyi yapmak lazım. Benim çok garibime gitti. Daha önce böyle bir şey görmemiştik. Ümraniyespor maçına 700 adet bilet satıldı” diyerek, bu kulübün gerçek sahibi olan taraftarları üzerseniz, insanları sadece tribünlerden değil, Konyaspor’dan da kaçırırsınız!

Taraftara müşteri gözüyle bakamazsınız…

Taraftar müşteri değil…

Sadece Konyaspor’u yönetenler değil, hemen hemen bütün kulüplerin başkan ya da yöneticileri, sıkıştıkları zaman, ”taraftarlar bizim 12. adamımız, onlar olmadan bir eksiğiz” insanların gazını alırlar, işlerine gelmediği zaman da, “bu kulübü taraftarlar değil, biz yönetiriz” gibi aba altından sopa gösterirler…

Taraftar, müşteri değil, 11 futbolcu ile birlikte maçı oynayandır ve ter dökendir…

Taraftar, maçı kazanınca sevinen, kaybedince üzülendir…

Taraftar, takımın durduğu zamanlarda, sahneye çıkan itici güçtür…

Taraftar, her hafta maça giden, ekonomileri el verdiğince deplasmanlara giden, şehrinin takımını her koşulda destekleyendir.

xxx

 Konyaspor kulüp başkanı, keşke bu açıklamayı ya da toplantıyı taraftara sitem için değil de, “biz yönetim olarak Ümraniye maçına 100’er adet bilet alıyoruz, taraftarlarımızın da bilet alarak kulübe destek vermelerini arzu ediyoruz” gibi, herkesten ve her kesimden kabul görecek bir açıklama yapsaydı…

Daha iyi olmaz mıydı?

 Şu ayrıntı çok önemli ve herkesin projektörlerini bu tarafa çevirmesi gerekir…

Maalesef camiada çok güçlü, çok saygın ve bu kulübe önemli hizmetleri bulunmuş, hepsinden önemlisi koşulsuz olarak Konyaspor’u seven, bağrına basan bir çok insan Konyaspor’dan duygusal manada uzaklaşıyor!

Belki de yönetenlerin bilerek  ya da bilmeyerek yaptıkları bir stratejiden de kaynaklı olabilir…

Bilemem…

Ama, şunu söylemekte yarar var; bu çok tehlikeli bir söylem ya da adım…

Dolayısıyla da  kapanmayacak yaralara neden olabilir…

Futbol aklı olanların ve Konyaspor’u sevenlerin ve yönetenlerin bu konu üzerinde kafa yorması gerekir…

Konyaspor şahısların değil…

Hele hele kulübe, başkan ya da yönetici olmadan 3-5 gün önce  üye olanların hiç değil…

Ne atananların ne de seçilenlerin…

Gerek tribünlerde, gerek kulübün çeşitli kademelerinde görev yapmış, karşılıksız bu işe gönül vermiş, sevdalanmış, gerekse yazarak çizerek

şehrinin ve takımının yanında olmuş insanlar; bu kulüpten apoletlenenlerin kullandığı bazen inciten, bazen döküp kıran söylemlerinden dolayı yavaş yavaş, belki de acılarını içlerine atarak Konyaspor’dan uzaklaşıyorlar…

Yönetenler bunun farkında değiller mi?

En basit örneği Ümraniyespor maçı…

Bu maç öncesinde kulüp başkanı beyefendinin, bu kulübün gerçek sahibi olan taraftarlara yönelik yaptığı açıklama ne kadar doğru?

Bu tür açıklamalar nedeniyle insanlar “futboldan” ya da “spordan” demiyorum, “Konyaspor’dan uzaklaşıyor veya uzaklaştırılıyorlar!

Daha ne diyebilirim ki?

Dolayısıyla başta Bakan Murat Kurum olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ve Ak Parti İl Başkanı Hasan Angı bu tehlikenin farkına varmalı ve önlemler almalılar…

Konyaspor siyaset üstü bir kurumdur…

Seçilen ya da atananların değil, bu şehirde yaşayan herkesin ve her kesimin kulübüdür…

Şunu söylemeye çalışıyorum; Konyaspor’a gönül verenler, hiçbir dönemde kulüplerine bu kadar soğuk bakmamışlar, kulüplerinden uzaklaşmamışlar…

Bütün bunları durup dururken yazmadım…

Kulaklarımla da yazmadım…

Konyaspor’u tamamen siyasetin güdümünde bir konuma yerleştirirseniz, hem siyaset, hem de Konyaspor kaybeder…

Bu şehirde bunun örnekleri var…

Konyaspor’da daha önceki dönemlerde görev yapmış, bu kulübe almadan vermiş birçok insan aynı dertten muzdarip…

Olacak şey değil…

Bazılarının cinnet geçirecek kadar yalayıp yutmalarına  rağmen, Fatih Özgökçen’in her söylediği doğru anlamına gelmez!

Bunu da es geçmemek lazım…

Öyle değil mi?