TBMM’nin kuruluşu ve Cumhuriyet’e Geçiş

Abone Ol

Mondros mütarekesi imzalanmış, İstanbul işgal edilmişti. Vatanı işgalden kurtarmak için çareler arayan Sultan Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya göndermeye karar verir.

Mustafa Kemal Paşa Samsun’a hareket etmeden önce 15 Mayıs 1919 tarihinde Yıldız Sarayında Padişah Vahdettin ile görüşür. Mustafa Kemal Paşa, bu görüşmenin detaylarını 1926 yılında Falih Rıfkı Atay’a şöyle anlatmıştır:

“Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında dirseğini dayamış olduğu bir masa, üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu: Birbirine paralel hatlar üzerinde düşman zırhlıları! Topları sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş! Manzarayı görmek için başımızı sağa sola çevirmek yeterliydi. Vahdettin, unutamayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı:

‘Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. (Elini kitabın üstüne bastı ve ilave etti.) Tarihe geçmiştir. (O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükunla dinliyordum). ‘Bunları unutun’ dedi. ‘Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden önemli olabilir; Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin!”

Bu görüşmeden sonra Mustafa Kemal Paşa büyük yetkilerle ve büyük imkânlarla Anadolu’ya gönderilir. Anadolu'ya giden heyet İstanbul'un tam desteği ile gitmiştir. Sultan Vahdettin, Anadolu harekâtına el altından desteğini sürdürdü. İstanbul'dan silah, para, mühimmat ve insan gücü göndertti. Öyle ki, Hilal-i Ahmer Cemiyeti çeşitli yardımlar adı altında topladığı paraları ve muhtelif malzemeyi bir şekilde Anadolu'ya ulaştırıyordu. Bu imkânlarla Milli Mücadele başladı.

Mustafa Kemal, oluşturulan Heyet-i Temsiliye’yi geçici bir hükümet gibi çalıştırmak ve Ankara’da bir meclis toplamak kararında idi. Bu kararın uygulanmasına, Heyet-i Temsiliye’nin bütün memlekette idarî bir merci olduğunu duyurmakla başladı. Heyet-i Temsiliye, Erzurum ve Sivas Kongreleri Genel Kurulları tarafından, kongre kararlarını uygulamak, kongrenin toplantı halinde olmadığı zamanlarda kongre adına karar verme yetkisine sahip, Mustafa Kemal‘in başkanlığında oluşturulan yürütme organıydı. TBMM'nin açıldığı güne kadar görev yaptı.

Hey'et-i Temsiliye adına Mustafa Kemal, Meclis'in açılışından iki gün önce bütün vilayetlere bir genelge göndererek Meclis'in 23 Nisan Cuma günü açılacağını, illerde neler yapılması gerektiğini ve TBMM'nin nasıl açılacağını detaylı bir şekilde anlatmıştı.

Aslı Genelkurmay arşivinde bulunan 21 Nisan1920 tarihli bu genelgenin sureti, Latin harfleriyle metni ve günümüz Türkçesi ile sadeleştirilmiş hali şu şekildedir:

1- Allah'ın cömert ihsanı ile Nisan'ın 23'ünde Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2- Vatanın istiklali, yüce hilafet makamının ve Saltanatın kurtarılması gibi en mühim ve hayatî görevleri yerine getirecek Büyük Millet Meclisi'nin açılışını Cuma gününe denk getirerek Cuma gününün kutsallığından yararlanılacak, açılıştan önce bütün Sayın Milletvekilleriyle Hacı Bayram-ı Veli Cami-i Şerifi'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an'ın nurlarından ve salavat-ı şeriflerden feyz alınacaktır.

Namazdan sonra sakal-ı şerif (Hz. Peygamber'in sakalından bir bölüm) ve Kutsal Sancak taşınarak Meclis'e gidilecektir. Özel Daire'ye varmadan dualar eşliğinde kurbanlar kesilecektir. Özel Daire (Birinci Meclis Binası)'ye gidilirken Kolordu Komutanlığı'na bağlı birlikler tarafında özel güvenlik önlemleri alınacaktır.

3- Bu kutlu günü ebedileştirmek için bütün vilayetlerde bugünden itibaren Sayın Valilerin organize etmesiyle hatimler indirilecek, Buhari-i Şerifler okunacak, okunan hatimlerin tevdi duaları Meclis'in açılışında yapılacaktır.

4- Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı şekilde Buharî- Şerif okunacak ve hatimler indirilecektir. Cuma günü, namazdan önce minarelerden salavatlar okunacaktır. Cuma hutbesinde yüce padişahımız efendimizin yüce ismi zikredilirken başta Padişahımız, onun ülkesi ve vatandaşlarının bir an önce kurtuluşa ve saadete ermeleri için dua edilecektir. Cuma namazından sonra hatimler tamamlanacak, yüce hilafet ve saltanat makamları ile vatanın her parçasının kurtarılması için yapılan milli faaliyetlerin, milletin her ferdi ve onların temsilcilerinin üzerlerine düşeni yapmalarının önemi, kutsallığı ve herkesin buna mecbur olduğu konularında vaazlar verilecektir. Ardından Halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, istiklali ve mutluluğu için dua edilecektir. Bu dinî ve millî merasimler yerine getirilip Camilerden çıkıldıktan sonra ahali Valilik makamlarına giderek Meclis'in açılışı dolayısıyla tebriklerini sunacaktır. Yine Cuma namazından önce, her yerde, usulüne uygun şekilde Mevlid-i Şerifler okunacaktır.

5- Bu tebliğin derhal yayımlanması ve bir genelge olarak her tarafa ulaştırılması için her vasıtaya başvurulacak, ve seri bir şekilde en ücra köylere, en küçük askeri birliklere ve ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlara ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca bu genelge, büyük afişler halinde her tarafa asılacak, mümkün olan her yerde basılıp çoğaltılacak, ücretsiz olarak her kese bedava olarak dağıtılacaktır.

6- Allah'tan bizi tam başarıya ulaştırması için dua ediyoruz.

Temsilciler Heyeti Adına Mustafa Kemal

23 Nisan 1923 tarihinde TBMM açıldı. Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin Cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir Cumhuriyet olduğunu gösteriyordu. 1921 Anayasasında ayrıca “Türkiye Devletinin dini, Dini İslâm’dır. Resmi lisanı Türkçedir” maddeleri yer alıyordu. 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırıldı.

Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı. (l Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı.

23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. 28 Ekim 1923 akşamı Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. (29 Ekim 1923) 3 Mart 1924 tarihinde Hilafet ilga edildikten sonra 20 Nisan 1924 tarihinde yeni Anayasa yapıldı. Bu Anayasanın birinci maddesinde “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” denildikten sonra 2 Maddesinde “Türkiye Devletinin dini, Dini İslâm’dır, resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir.” İbaresi yer alıyordu.

2 Madde önce 10.04.1928 tarihinde “Türkiye Devletinin resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir” şeklinde değiştirilerek “devletin dini, Dini İslam’dır” ibaresi kaldırılmıştır. Bu madde 5 Şubat 1937 tarihinde yapılan yeni bir değişiklikle şöyle olmuştur: “Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir.” Cumhuriyetin ilanından sonra inkılaplar peş peşe gelmiştir. Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934), Şapka ve kıyafet devrimi (1925), Tekke Zâviye ve Türbelerin kapatılması (1925), Soyadı kanunu (1934), Lâkap ve unvanların kaldırılması (1934), Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931), Mecellenin kaldırılması (1924-1937), Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937), Öğretimin birleştirilmesi (1924), Yeni Türk harflerinin kabulü (1928), Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932) Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (1933) gibi inkılaplar yapılarak her alanda tarihi geçmişimizle bağlarımız kesilmiştir. Sonrası mâlum… Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.