Çok şeye küsülebilir, küskünlük istenilmeyen bir şeydir, küsüldüğünde de 3 günden fazla küs durmanın olmaması tavsiye edilir. Doğru olan küsmemek, küsmeye neden olan gerekçeleri ortadan kaldırmak ve herhangi bir nedenle de küsülmüş ise 3 günü geçmeden barışılmalıdır.

Böyle olunca çiftçi kime küsecek, toprağına, tarlasına, tohuma, kullandığı ekipmana komşusuna, devletine veya ekeceği ürüne mi küsecek, küstüğünde bunları kim barıştıracak. Barışmaz ise ne olacak. Hem çiftçi aç kalacak hem de kaldıracağı ürünü tüketecek olanlar aç kalacak.  Açlık felaket, ahlaksızlık, hırsızlık ve daha birçok sosyal problemi getirir. “Aç köpek fırın deler” demiş atalarımız. Bir kazak Atasözü “Aç bala tok bala ile güreş tutmaz” demektedir.  Dileğimiz daima “Allah kimseyi açlıkla imtihan etmesin” ve küs olanda olmasın olmalıdır.

Üreticiler küsmez, ancak ürettikleri bitkiler üreticilere küsebilirler. Üretilen bitkilerin küsmesi ile üretici karşılaşabilir. Bitki büyüyemez, gelişemez buna bitkinin küsmesi denilmektedir. Üretici bitkisine su ve besin maddelerini vermez ise ve bitki için gerekli bakımı yapmaz ise o zaman bitki küsmekte verim ve kalite bu küstürme derecesine göre azalmaktadır. Üreticilerimiz bunu iyi bildikleri için imkanları ölçüsünde buna sebebiyet vermezler ve gereğini yapmaya çalışırlar. Hani okuyan çocuğuna kendisi yemeyip yedirmek için çabaladığı gibi. Ektiği ürüne gerekli bakımı yapmak üreticinin kaçmadığı bir sorumluluktur.  Ancak bakım için devletin yerine göre desteği ve alt yapı hizmetlerini yapması, üreticilere sağlaması gereklidir.

Arazi toplulaştırılması hızlandırılmalı ve ekilmeyen arazilere yeni bir yaklaşımla çözüm getirilmelidir.

Ülke genelinde “Arsa Ofisi” gibi “Arazi Ofisi” kurulmalıdır. Arazi ofisi kanalıyla arazi parçalanması için önlem alınmalıdır.

Toprağa sahip çıkılmalıdır. Ekilebilir tarım arazilerin başka bir kullanıma dönüştürülmesine asla müsaade edilmemelidir.

Tarımsal üretimde kullanılan su Konya çiftçisi için çok önemli ve gerekli olan bir girdidir. Bu konuda beklentiler bir ana önce karşılanmalıdır.

Değerli okuyucular tarım her zaman söylediğimiz gibi vazgeçilmez bir sektördür. Tarımsal kesim üretmeli ve kazanmalıdır. Günümüzde herkesin cebinde telefonunda hesap makinası var, kafasından ezbere yapamadığı hesabı olunca hemen telefonu ile hesabı yapmakta, haklı olarak kazanç durumuna bakmaktadır.

O halde hesabı üreticiye yaptırmadan bu hesabı tarımı yönetenler yapmalı ve üreticiyi küstürmemelidir.

Tarımı yönetenler bu hesabı önceden yaparak ülkemizin bölge toprak ve ekolojisine uygun olan yetiştirilecek ürünlere, ülkenin ihtiyaç duyduğu ürünlere destek verecek şekilde planlama yapmalıdırlar. Destekler teşvik edici miktarda ve yılın verim ve dünya piyasa şartlarına göre güncellenmelidir. Sabit açıklanan rakamlar avans fiyatı olarak açıklanmalı ve şartlara göre güncelleme yapılmalıdır.

“Tarım ve Orman Bakanlığından yapılan açıklamada, Resmi Gazete'de yayımlanan "2021 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemeler ve 2022 Yılında Uygulanacak Gübre ve Sertifikalı Tohum Kullanım Desteklerine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı"na yönelik detaylara yer verildi. Açıklamaya göre, 2022'de 25,8 milyar lira olarak planlanan tarımsal destekleme bütçesi 3,2 milyar lira ek bütçe ile 29 milyar liraya yükseltilmiştir. Söz konusu kararla bu yıl verilecek ilave desteklerin nerelerde yapılacağı netleşti. Dekara 50 lira ek girdi desteği ödenecek. Bu kapsamda, ek bütçeden Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) göre 2021 yılı üretimleri için buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale ürünlerine bir defaya mahsus olmak üzere dekara 50 lira ek girdi desteği ödenecek” denilmektedir. Pancarda da benzer gelişme görülmekte olup Sayın Başkan Ramazan Erkoyuncu gelecek yıl ödenecek pancar fiyatını güncellemiş ve şartlara göre yeniden gözden geçirileceğini de belirtmiştir.

Üreticilerimiz üretimlerini gelişen teknolojiye uygun ve bilimsel verilere uygun yapmalıdırlar. Bunu gerçekleştirmek içinde mutlaka konu uzmanı kişilerle birlikte çalışmalı ve danışmanlık hizmeti almalıdırlar. Sözleşmeli üretim modellerinde bu hizmeti sözleşmeli ekim yaptıran firmalar karşılıksız vermektedirler.  Her ne kadar değişken piyasa şartlarında sözleşmeli ekimde fiyatı düşük bulma gibi nedenler bahane edilse de bu hizmet dikkate alınmalıdır. Mesela sözleşmeli buğday yetiştiriciliğinde buğdayı firmaya teslim ettiğiniz dönemde Ticaret Borsası değerinden fazla bedel alınmakta ve parası da ödenmektedir. Hasat dönemi bitmeden veya bittikten sonra borsa fiyatları yükselince üretici satmış bedelini de almış olduğu ürünün değerini düşük bulmaktadır. O zaman bedelini almayıp alçağınız bir tarihe kadar emanet verme şansı olabilmelidir. Ancak günün borsa fiyatlarına göre yüksek bir bedelle parasını aldığınız ürünü düşük görmemelisiniz. Firmaların özel anlaşmalarla üretim ve ödemde kolaylık sağlayacaklarını düşünmekteyim. Sözleşmeli üretimde firmanın teknik elemanı en az 8-10 defa sizinle görüşmekte, tarlanıza gelmekte, sözleşmeli ektiğiniz ürün dışında da üreticiyi bilgilendirmektedir. Bu husus hafife alınmamalıdır. Devlet danışmanlıkla ilgili çiftçiye destek vermektedir. Danışmanlık hizmeti yaygınlaştırılarak üreticinin yanında olunmalıdır.

Yazının başında küsme konusuna dönecek olursak üretici küsmemeli, küstürülmemeli ve küsecek duruma düşürülmemelidir. Üretici küsmez, ancak bir üründen diğer ürüne kaçış olur. Ülke ve bölge açısından bu husus bile arzu edilmez. Örnek olarak buğdaydan kaçıldığını var sayalım, birçok arazide her ürünü yetiştirmeniz mümkün olmayacak, tüketicinin tüketeceği bütün unlu mamullerin fiyatı pahalanacak, mamullerin darlığı veya yokluğu da çekilecektir. Ayrıca buğdaya dayalı un sanayisi ve diğer sanayiler ya düşük kapasite ile rantabl olmayan şekilde çalışacak ya da kapanacaktır. Un ihracatımız da azalacak veya yapılamayacaktır. Ülke dışından almak zorunda kalacağımız her tarım ürünü kendi maliyetimizden pahalı olacağı unutulmamalıdır. Ürünü daha ucuz almış olsanız bile ürünü aldığınız ülkenin üreticisini desteklemiş olursunuz. O halde ülkemizde üretilmesi mümkün olan ürünlerde kendi üreticimizi ayakta tutacak desteklemeleri esnek, bölge toprak ve ekolojisine uygun ve ülke ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir. Bir üründen diğerine kaçış bile tarım ürünlerinde ihtiyaç ve üretim dengesini bozacağı dikkate alınmalıdır. Küstürülmek, küsmek ve üründen kaçış tarımsal üreticiye hiç uygun değildir hem kendisi hem de ülke aç kalır. Tarımsal üretimde kullanılan bazı alet ekipmanlar ürüne has ekipmanlardır, o üründen kaçış olursa bu binlerce liralık ekipmanlarda kullanılmayacağından üretici için fuzuli yatırım olarak değerlendirilmelidir. Tarım alet ve ekipmanlarını binlerce lirayla temin eden bir üretici için bu boşa harcanmış bir değer kaybıdır.

Tarımda sürdürülebilirliği sağlamak için çevreyi koruyarak üretimi sürdürmek, ekonomik büyümeyi ve sosyal gelişimi sağlamak gerekmektedir. Tarımda tedbirler ve planlar günlük değil, orta ve mümkün olduğunca uzun vadeli ve tarımı bilenler tarafından yapılmalıdır. Tarım bir sektör ve meslek olduğu kabul edildiğine göre tarımla ilgili konularda herkes ahkam kesmemeli ve bilgi kirliliği ortadan kaldırılmalıdır. Üreticiler spekülatif haberlere kanmamalı, yöneticiler de (oda ve birlikler dahil) birçok hususta bilgilendirmeyi ve ürünle ilgili planlamayı zamanında yaparak bu bilgi kirliliğine sebep olmamalıdır. Her şeye rağmen üreticiler bölge için uygun olan ürünlerin üretiminden asla vazgeçmemelidir.

Sağlıklı günler dileklerimle Hoşça kalınız.