Tarım politikasında yanlışlar dedim de, bu esnek politikanın halkımız tarafından yanlış anlaşılması desek daha yerinde olur sanırım.

Geçtiğimiz yıllarda bir kanun çıkarıldı İmar barışı diye bunun amacı ne idi neye yarayacaktı bilmem ama art niyetli insanların işine yaradı bu. Şehir merkezlerinde İmar barışı için başvurup para yatıranlar ile, benim bunun için para verip sertifika almama gerek yok suyum var, elektir ikim var, doğal gazım var niye bu kadar para vereyim dediler ve   hiç ilgilenmediler kendilerine göre hatta barış için başvuranlara göre haklı da çıktılar bizler para verdik sertifika aldık da ne oldu iki katlı evimizin birini satmak veya bir evladımıza devretmek istedik birçok bürokratik engeller ile karşılaştık diyor vatandaşlar.

 Diğer yandan bazı insanlar hemen bundan faydalanıp gitti köyündeki en verimli tarlalarının başına bir kulübe yaptı kendi keyfi için tarlasının verimini bitirdi, o yıllarda arazilerin her yerinde yerden bitercesine ev ve ya kulübe hatta dahası bazı tarlalar bu esneklikten faydalanan akıllı geçinen kişiler tarafından ufak büyük demeden üç beş beton direk 2.3 top tel ile çevrilerek kafa parselli 200 . 300. 500 metrekare bölerek hobi bahçesi yapıp yüksek fiyatlar ile vatandaşa sattılar bunlara devlette tapularını verdi. Şimdi tarım arazilerini korumak için tarım kuruluşları bu durumda olanları mahkemeye verdi sonunun ne olacağı meçhul.

Bunları nereden biliyorsun der gibisiniz bu yakın köylerden birinden bizde bir parça yer almıştık, 3 kardeşe ait 25 bin 850 metrekare tarlanın üçte iki hissesini biz aldık diğerine gücümüz yetmedi, anlaşamadık, bir başkası aldı o hisseyi. Biz zannediyoruz ki tarlada üç ortağız bu arazi için toplulaştırma gelince toplulaştırma bürosuna elimdeki tapu ile gidip durumu sordum. Görevli amca senin bu tarlada 25. 30 ortağın var hisseli demez mi? Şaşkınlıkla tarlaya gittim diğer akıllı hissedar bize bildirmeden tarlanın iyi yerini ufak ufak parçalara bölüp onlarca kişiye satmış. Bir o mu daha birçok kişi oraları parsel parsel yapmışlar kimileri ev yapmış parselinin başına sebze ekmiş koca devlet kuyusu olduğu halde azıcık yerine kuyu vurdurmuş dinamo ile sebze sulamaya devam ediyor. Bizim yerlere hem bahçesi ile hem de evi ile tecavüzü var bu işle hiç alakamız olmadığı halde bizim akıllı hissedarın yüzünden bizi de dahili davalı olarak mahkemelik etmiş bir posta tebligatı ile haberdar ettiler. Allahtan dilekçe verip toplulaştırmada yerimizi ayırtıp tam değilse de bir parça kendimizi kurtardık şimdi tarlamıza ev bahçe tecavüzü olanlarla uğraşacağız. Bilmem devlet bu kafa parseli hobi bahçelerini iptal edip o basit kulübeleri de yıkacak diyorlar. Zaten öyle olması da gerekir yolu yok, beli yok ölçümü biçimi yok ben yaptım oldu demekle olmuyor şimdi bu parsellenip satılan yerlere geçmek için bizim tapulu tarlalarımız kullanılıyor. Bu durumdan çok tedirgin olan iyi niyetli birçok çiftçi vatandaşımız var.

Yanlış tarım politikası dedim de

Temel gıda maddesi olan tahılda tarımda kendi kendine yetecek nadir ülkelerden olan Türkiye’nin Rusya’dan Ukrayna’dan Hindistan’dan binlerce ton buğday ithal etmesi doğrusu garibime gidiyor. Bu iş paramız var alırız işi değil bazen para da geçmiyor çünkü gelecek yılların ne getireceği belirsiz. İşte Hindistan Buğday ihracatını durdurdu ne olacak şimdi.

Bundan 60 70 yıl önceleri ülke nüfusunun % 70 köy ve kasabalarda yaşarken, tarım işleri at öküz ve katırların ardına kara saban koşarak yapılırken ekilip dikilerek çok ürün alınan tarlalar maalesef bugünün modern araçlarla yapılan kolay tarım köylüler tarafından. Yok, burası kıraç, şurası verimsiz diyerek boş bırakılması bazı yerlerde ise ne yazık ki kırsal dağ köylerinin ormanlarında çok üreyen yaban domuzlarının ekili arazileri talan etmesi bahane edilerek onlarca dekar arazi boş bırakılmakta köyden şehre göçenlerin yerlerini cüzi bir ücret karşılığı ekip dikerek gelir elde edilip. Mal sahibine verilen tarla ücreti zaten devletin çiftçiye verdiği destek ile fazlası ile karşılanıyor.

Geçenlerde Kumrallı Mahallesi muhtarı ve bazı köy sakinleri ile görüştüm. Kendimde o yöreden olmam hesabıyla devletin bir sözü varmış Tutlar Göleti yapmak için ne oldu dedim vallahi abi o proje ne yazık ki lafta kaldı bize 5. 6 tonluk bir kapalı havuz yaptılar onun suyu da köylülerin ektiği Avarları sulamaya yetmiyor. Muhtarlık olarak bizler sıraya koyup düzenlememize rağmen yine de 10 günde bir su sırası geliyor salatalık domates fasulye ve benzeri nazik sebzeler susuzluktan verimli olmuyor bu durum köylüler arasında bazı münakaşalara bile sebep oluyor dediler. Oysa bu Tutlar Göleti etrafı dik yamaçlar olduğu için sadece ön dolgu yapılarak ve az miktarda arazinin istimlâki ile yapılacak bir hizmet olacak. Bu hizmet yapılsa hem kış boyu Gölet yerine 6. 7.km uzunluğundaki yüce dağların vadilere salgıladığı kar ve yağmur suları dağlardan boşa akıp gider. Oysa toplanacak sular bu göletin altında Kumrallı ve Kilistra mahallelerinin binlerce dekar arazisinin sulu tarıma geçip ülke üretimine katkısı olacak diye şahsi düşüncemi paylaştım selam ve dua ile