Tarım bakanlığımızdan son zamanlarda peş peşe projeler hayata geçiriliyor. Bu projeler geleceğe dönük alt yapı çalışmalarını da içeriyor. İsabetli projeler.
Bu yazımda bu projelerin anlaşılmasına ve başarılı olmasına dair fikirlerimi paylaşacağım.

Öncelikle projelerden önemli gördüklerimi sizlerle paylaşayım.

Tarım ve Orman Bakanlığı olarak tarımda dijitalleşme adına çok önemli bir projeyi sizlerle buluşturuyoruz.
Çiftçimizin alın teri ve bin bir emekle ürettiği ürünler, Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) sayesinde değer fiyattan tüm alıcılar ve üreticiler ile artık bu online platform üzerinden buluşabilecek. Hem üretici hem tüketici hem de sektör kazanacak!

İlanı ile üretici ve tüketiciyi buluşturma kapısı aralanıyor.

  • TARIMA DAİR HER ŞEY "TARIM ORMAN AKADEMİ"DE https://akademi.tarimorman.gov.tr/
    ÇİFTÇİ, ÜRETİCİ 7/24 İSTEDİĞİ BİLGİYE ULAŞABİLECEK
    Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçi, üretici ve orman köylüsü için sürdürdüğü tarımsal eğitim ve yayın çalışmalarına gelişen virüs salgını beraberinde yeni bir format ekledi.
    Uzaktan eğitim felsefesiyle kurgulanan "Tarım Orman Akademi" portalı, çiftçi ve üreticiye ihtiyaç duyduğu konulardaki bilgiyi, internet üzerinden yayınlanacak ders ve eğitim videolarıyla vermeyi amaçlıyor. Güncel, sürdürülebilir bilgi ve birikime hizmet eden "Tarım Orman Akademi"de çiftçi, aradığı bilgiye istediği an, hızlı bir şekilde ulaşabilecek.
  • 922 İlçe Tarım müdürüne çağrı;

Değerli İlçe Müdürlerimiz; Sizden beklentimiz büyük... Bizim sahadaki yüzümüz, elimiz, kolumuz sizlersiniz. Üreticiyi koruyan, tüketiciyi de kollayan politikamızın sahada hâkim olmasını ancak ve ancak sizler sağlayacaksınız.

Ve bununla ilgili video konferansla ilçe tarım müdürleri ile yapılan toplantı.

Daha birçok girişim var ama bence en önemlisi ilçe tarım müdürlerini bir nevi sahaya inmeye davet eden bu konferanstı.

Çünkü:

  • Çiftçimizi kapağı kapalı şişeye benzetirsek; o kapak açılmadan oraya dökülecek su dışarı boşalacaktır.
  • Özellikle yaygın olan küçük ve orta ölçekli çalışan çiftçilerimiz aşırı derece gelenekçi ve alışkanlıklarından vazgeçmekte zorlanan insanlar.
  • Devletle ilişkileri tarım krediden kredi kullanmasalar yok denecek kadar az.
  • Devletin çıkardığı kanun yönetmelik gibi çiftçi ve ailelerini destekleyen kararlardan ya habersiz ya da çok eksik bilgilere sahipler.
  • Maliyet hesapları yok
  • İlçe tarımla ilişkileri afetten afete hasar tespiti zamanında oluyor.
  • İlaç kullanımı, budama, bakım, gübreleme kulaktan dolma bilgilerle yapılıyor.  Toprak analizi bilinci yok.
  • Organize olma konusunda çok isteksiz ve bilgisizler. Bu konuda güçlü kaygıları var.
  • Pazarlama konusunda tek alternatifleri komisyoncular. Diğer bir komisyoncu en iyi alternatif oluyor.
  • İşletmesinin geleceğinden çok ümitli değil. Makûs talihlerine razı olmuşlar. Aç kaldıklarında bunu doğal karşılayabilecek bir ruh haletine sahipler. Hal bu ki devletin birçok dayanışma yardım teşvik gibi imkânları ile sorunlarını çözebilirler
  • Proje yapmak, ilçe, il tarım müdürlüğünden yazılı talep yapma alışkanlıkları yok.
  • Devlet ve özellikle bakanlık ulaşılmaz konumda örgütler olarak algılanıyor.

Bu sorunları bugünün sorunları olarak görmek haksızlık olur. Belki 70 yıllık birikimler. Demokrasi tarihimizde yanlış gelişen siyaset ve bürokrasi oluşumu tarımı çaresizliklere itmiş.

Devlet görevlileri;

  • Öncelikle siyasi mekanizma ile geldiklerinden işlerini tarımı geliştirme üzerine değil de siyaseti memnun etme üzerine kurgulamışlar.
  • Yerlerini korumak için kısa vadeli görüntü verecek işler ve evrak düzeni ile meslek hayatlarını sürdürmeye çalışmışlar.
  • Yeni proje yeni girişim onlar için büyük risk, çünkü en kolayı rayında giden sonuç doğurmasa bile sorun gözükmeyen işi devam ettirmek en akıllı iş olmuş.
  • Çalışırken tarımın o yılki durumu yerine, ilçe parti yöneticileri, mülki amirler ya da partili insanları dikkate alarak yaşamak zorunda kalmışlar. Bu devletin birçok kademesinde var.
  • Öyle ki bazı mülki amirler, kendisinden habersiz neredeyse ‘’kuş uçmayacak’’ sistemi ile bürokratların, ruhsal olarak sindirilip, inisiyatif almalarını engellemiş.
  • Onların da işine gelmiş tabi. Evrak ve şeklen idareyi zora sokmayacak işlemleri yapmak asıl amaçları olmuş.
  • Türbine oynamak en akılcı davranış haline gelmiş. 
  • Böyle olunca sorunları stratejik olarak analiz edip, raporlayıp bakanlığa bildirmek sanki akıl veriyormuş konumunu doğurmuş.

Bunun için

  • Dijital yurt içi ve yurt dışı pazarlama için çiftçinin sertifikasyon bilinci gelişmesi lazım.
  • Çiftçi kurumsallaşmalı yoksa küçük çiftçi kaybolur. Kurumsallaşma bilinci tez elden oluşturulmalı.
  • Her türlü teşvik, destek, hibe, yardım bu sertifikasyon ve bilinçlenme katılımına bağlanmalı.
  • Pilot köyler veya köy grupları oluşturulmalı.
  • Çiftçi devlet ile her türlü iletişimi kaygısız, korkusuz, endişesiz yapabilecek şekilde eğitilmeli.
  • Bu konuda halk eğitim müdürlükleri aktif halde kullanılabilir.
  • Devlet,  başta müdürleri olmak üzere bütün personeli öncelikle bu yeni sisteme göre eğitmeli, onları liyakat ile donatmalı, eksik varsa liyakat sahibi elaman almalı. 
  • Sayın Bakanın 922 ilçe müdürü ile yaptığı bu video konferans iyi bir başlangıç.
  • İlçe parti ve belediye başkanlıkları, ziraat odaları, tarım kredi kooperatifleri ve ticaret odası ve muhtarlar da bu harekete dâhil edilmeli.
  • Sözleşmeli üretici konusu çiftçilere çok iyi anlatılmalı.
  • İlçe tarım müdürleri daha çok  inisiyatif ve sorumluluk alabilir hale getirilmeli. Mesleki kaygıları giderilmeli.
  • Kamuoyu bu konuda iyi bilgilendirilmeli, halk çiftçi devlet el ele çalışıyor algısına sahip olmalı.

Ancak böyle olursa Bakanlığın girişimleri daha etkili olabilir. Yoksa yerinden korkan yönetici sorumluluk almaz. Çiftçi zaten devletle arasındaki mesafenin kapanmayacağına inanıyor. Çiftçi çocukları tarımdan gelecek görmüyor. Çiftçi aileleri mecbur kaldığı için ya da alışkanlıkları gereği bu işi yapıyor.