Bir zamanlar Konya Anadolu Lisesi’nin ünü dünyaya duyulan hentbol takımı vardı. Cem Danyal Arslan da o efsane takımın oyuncularından biriydi. İş hayatında Bankacı oldu, emeklilikten sonra da İngiltere’de yaşamayı seçti. Danyal Arslan ile hem hatırat ve tavsiye niteliğinde bir söyleşi yaptık.
Sizi tanıyabilir miyiz, hangi tarihte nerede dünyaya geldiniz, hangi okullarda eğitim aldınız?
1969 yılında Kayseri’de doğdum. lkokulu Ankara Bahçelievler İlkokulundan okuduktan sonra 1980 yılında yatılı olarak Konya Anadolu Lisesine başladım (o zamanlar Anadolu Liseleri İngilizce Hazırlık, ortaokul ve lise olmak üzere 7 yıldı)
1987 yılında liseyi bitirince ODTÜ İşletme Bölümüne başladım ve 1992 yılında üniversiteyi bitirdim. Şanslı bir çocukluk ve gençlik yaşadığımız söyleyebilirim, öğrenim gördüğüm hem lise hem de üniversite o dönemde Türkiye’nin en iyileri arasındaydı. Lisemiz Türkiye’nin en iyi on okulu içindeydi, hatta sınıf arkadaşım üniversite sınavlarında Türkiye birincisi olmuştu. ODTÜ zaten o dönemde dünyada en iyi yüz üniversiteden biriydi.
Hentbola ne zaman başladınız, hangi Antrenörlerle çalıştınız?
Hentbola 1980 yılında hazırlık sınıfındayken Konya Anadolu Lisesinde başladım. O zamanlar ortaokul takımına hazırlık amacıyla minik takım oluşturuluyordu, bu takım ileride ortaokul ve lise takımları olarak devam ediyordu. Çocukluğum babamın memuriyeti sebebiyle ODTÜ lojmanlarında geçtiği için oradaki spor salonunda üniversitenin hentbol takımı antrenmanlarını izlerdik.
İlk antrenörlerim Ahmet Toptaş, Sezgin Kaymaz ve Rıfkı Karabatak olmuştu. O dönemde lisede okuyan veya mezun olmuş abiler küçük takımlarına antrenörlük yaparlardı. Sezgin abi ve Rıfkı abi de lisemizde okumuş ve aktif hentbol ile uğraşan abilerimizdi.
Liseyi bitirdiğimde Çankaya Belediyesine transfer oldum ve Mehmet Koca, Ramazan Tekin gibi antrenörler ile çalıştım.
Ayrıca Lisede öğrenciyken 1984–1987 yılları arasında Konya Anadolu Lisesi ortaokul hentbol takımını çalıştırdım.
Okul takımındaki başarılarınızdan bahseder misiniz?
1982–83 sezonunda Ortaokullar Türkiye İkinciliğini elde ettik. 1984–85’de de Liseler Türkiye İkinciliğini kazandık. 1985’de İzmir Fuar Kupası şampiyonu olduk. 1985–86’da tekrar Liseler Türkiye İkinciliğine ulaştık. 1986–87’de antrenör olarak Ortaokullar Türkiye Üçüncülüğü sevincini yaşadık.
Sahadaki pozisyonunuz/göreviniz neydi?
Solak olmam sebebiyle sağ kanat ve sağ oyun kurucu pozisyonlarında oynadım. Ayrıca lise 1. Sınıftan itibaren Ahmet Hocanın da izin vermesiyle antrenör oldum ve liselerde dünya üçüncüsü olacak efsane takımı sıfırdan alıp ortaokulu bitirene kadar çalıştırdım.
Konya’da hangi takımda ve liglerde oynadınız. O yılları biraz hatırlayıp Lig ve kupa başarılarını nasıl elde ettiğinizi anlatır mısınız?
1982–85 arasında Konya Demirspor’da oynadım ama başarımız bulunmuyor. O dönemde lise takımı oyuncuları Konyaspor’da oynardı. Ortaokul takımı oyuncuları da başka bir külüpte oynayıp maç tecrübesi kazanırlardı.
1985–87 Konya YSESpor: İlk sezon play off’a kalarak 1. Lige çıktık. 1. Ligde ilk sezonumuzu 2. Olarak tamamlayıp Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Kupasını kazandık. Konyalı oyunculardan Sezgin Kaymaz, Korer Koral, rahmetli Ali Ulvi Yentür gibi oyuncular takımın omurgasını oluşturuyordu. Ayrıca Konya’daki maçlarımızda müthiş bir seyirci desteği ile en zorlu rakipleri yenmeyi başarmıştık.
YSESpor’un Avrupa Kupalarına katılma hakkı elde ettiği sezon Lige devam etmeme kararı alması o efsanevi takım oyuncularının çeşitli kulüplere gitmesine sebep olmuştu. Sizin için o süreç nasıl gelişmişti?
YSESpor’un son sezonu bitmeden önce hocamızla görüşüp, kadroda yeterli yer ve süre alamamam sebebiyle kulüpten ayrılarak Ankara’da bir kulübe gitmek istediğimi bildirmiştim. Konya’dan ayrıldıktan sonra: 1987–1991arasında Çankaya Belediyesi’nde oynadım ve 2 kez 2.lig play off 3.lüğünü kazandık.
4 sezon oynadığım kulüpte Konya’da beraber oynadığım arkadaşlarım da vardı, hatta bir maçta hocamız 7 Konyalı oyuncuyu aynı anda sahaya sürmüştü. Bu kulüpte son 2 sezonumda 2. lig play offlara kalmış ve şaibeli bir şekilde 2 kez kılpayı 1. Lige yükselmeyi kaçırmıştık.
1991–1993 arasında Evrensel Kolej’de oynadım ve takımı amatör kümeden 2. Lige çıkardık. Amatör kümede oynayan takımı Ankara şampiyonu yaptıktan sonra Plaff off turnuvasında şampiyon olarak 2. Lige yükselttik. Bir bankada işe başladığım ve deplasmanlı lig temposunu ve seyahatleri iş ile beraber yürütmede yaşanacak zorluklar nedeniyle aktif hentbolu bırakmak durumunda kaldım.
Milli takımda oynama imkânı bulmuş muydunuz?
Hiç milli takıma davet edilmedim, sanırım boyumun kısa olması nedeniyle rercih edilmedim.
Aktif sporu bıraktıktan sonra antrenörlük ya da idarecilik yaptınız mı?
Yıllar sonra antrenörlüğünü yaptığım KAL ortaokul takım kadrosu ile bir araya gelip Konya Anadolu Lisesi Veteran Hentbol takımını kurduk ve koçluğunu yaptım, çok keyifli bir dönemdi, aktif spor yıllarımızdaki gibi maç kazanma hırsı vs. olmadan keyif almak için oynadık. 3 temel kuralımız vardı:
- Genç değilsin, kendini sakatlama, sağlığını riske atma.
- Rakibi sakatlama, onlar da senin gibi ertesi gün işe gidecekler.
- Oynadığın oyundan keyif al ve takım arkadaşlarına keyif aldır.
,Birkaç yıl devam ettikten sonra hem benim sağlık durumumdaki olumsuz gelişmeler hem de bir araya gelmede yaşadığımız zorluklar nedeniyle takım çalışmalarını bıraktık. Yıllar sonra aynı ekiple bir araya gelmek ve çeşitli turnuvalara katılıp oynamak çok güzeldi.
Hayat sadece spordan ibaret değildi ve siz belirli bir eğitim alarak kendinize mesleki anlamda bir yol da belirlemiştiniz. Çalışma hayatınızdan bahseder misiniz?
Üniversitedeyken Bilgi Teknolojileri alanında kariyer yapma hayalim vardı. Bu nedenle üniversite bitince Türkiye İş Bankası’nda yazılım uzmanı olarak çalışmaya başladım, bir süre sonra yönetici kademesine geldim, uzun yıllar bankanın Bilgi Teknolojileri Bölümlerinde yönetici olarak çalıştıktan sonra 2020 yılında bankadan emekli oldum. Ardından İngiltere’ye yerleştim, Beş yıldan uzun süredir İngiltere’de yaşıyorum, burada bir şirketin ülke yöneticisi olarak görev yapıyorum.
Yurt dışında yaşıyorsunuz. Biraz da İngiltere hayatınızdan ve meşguliyetinizden bahseder misiniz? Neden yurt dışında yaşama ihtiyacı duydunuz?
Aslında gençliğimden bu yana kısa bir süre de olsa yurtdışında yaşama ve çalışma deneyimi kazanmayı çok istiyordum. Yabancı dillere meraklı olan kızımızı da görgü ve deneyimini artırmak amacıyla kendisini İngiltere dâhil çeşitli ülkelerde tatil, kamp ve eğitim amaçlı göndermiştik.
Kızımız da ortaokuldan itibaren İngiltere’de eğitim alıp bu ülkede yaşamak istediğini söylüyordu. Bu vesile ile önce kızımız İngiltere’de üniversiteye başladı, ardından biz de Türkiye’deki ekonomik ve siyasi ortamdan bunaldığımız için ayrılma kararı alıp İngiltere’ye yerleştik. İlk zamanlar alışmamız ve düzen kurmamız zor oldu. Arada pandemi başlayınca maceralı bir şekilde Türkiye’ye dönebildik, hatta ben iş ve ev düzenini sağlayana kadar bir süre eşimden uzak yaşamak zorunda kaldım ama sonunda burada düzenimizi kurduk.
Burada yaşamayı seviyorum, buraya uyum sağlayınca yaşam şartları Türkiye’ye göre daha kolay, artıları ve eksileri mutlaka var, ama benim için artılarının daha fazla olduğunu söyleyebilirim, örneğin Türkiye’dekinin aksine burada araba kullanmayı seviyorum, çünkü trafikte saygılı olmak ve kurallara uymak gerekiyor, bu nedenle burada sürücü ehliyeti almak da çok zor. Kurallara uymazsanız cezalar caydırıcı. Çoğu zaman parkta, yolda yürürken insanlar birbirlerine selam veriyor, gülümsüyor...
Buranın kültürüne alışmak biraz zaman alıyor, kurulduğu dönemden bu yana bin yıldan uzun süredir göç alan bir ülke olduğu için birçok farklı kültürü içinde barındırıyor, trafikte olduğu gibi yaşamın her alanında karşınızdakinin değerlerine ve kültürüne saygı duymak zorundasınız.
İngiltere’ye göç eden birçok Türk ailenin aksine biz Londra çevresinde yaşamıyoruz, İstanbul gibi büyük bir şehirde uzun süre yaşadıktan sonra büyük şehirde yaşamak istemedik açıkçası, zaten Londra ve çevresinde evler ateş pahası. Orta büyüklükte bir şehir olan Doncaster’da yaşıyoruz, Londra’da bir stüdyo daireye vereceğimiz kirayı bahçeli geniş bir ev için ödüyoruz. Çocuk hemşiresi olarak çalışan kızımıza 1 saat, Londra’ya birbuçuk saat mesafedeyiz. Sessiz bir bölgede yaşıyoruz, bu nedenle Türkiye’ye gittiğimizde gürültüden rahatsız oluyorum.
Yaşadığımız bölgede çok Türk yaşadığı için çeşitli Türk restoranlarından Türk ürünlerinin satıldığı süpermarkete kadar her şeye erişebildiğimizden gıda gibi konularda sıkıntı yaşamıyoruz.
Genç sporculara tavsiye bâbında neler söylemek istersiniz?
Bundan altı yıl önce okulumuza kariyer günlerinde konuşmacı olarak gitmiştim, orada öğrenci kardeşlerimize yaptığım bir öneriyi burada da belirtmek isterim.
Okul yıllarında sporla uğraşmak vücudumun gelişimine katkıda bulunduğu gibi takım sporları ile ilgilenmiş olmanın ve antrenörlük yapmış olmanın faydasını profesyonel iş yaşamında fazlasıyla gördüm. Bu nedenle genç arkadaşlarımıza ve çocuklara küçük yaştan itibaren spor yapmayı, hatta tercihen takım sporlarıyla uğraşmalarını öneriyorum. Eski filmlere baktığınızda supermen, örümcek adam, vs. gibi sadece bir kahraman olurdu Günümüz filmlerinde kahramanların takım olarak mücadele etmesi rastlantı değil, çünkü günümüz koşullarında başarılı olmak için takım olarak hareket etmek gerekiyor.
Öğrenim hayatınızda takım sporu ile ilgilenmiş olursanız, profesyonel hayata atıldığınızda işyerinizde de kolayca bir takım oyuncusu, takım lideri olabilirsiniz. Bunun yanında geçmişte mutlulukla hatırlayacağınız birçok anınız ve okul yıllarından itibaren kopmayacak birçok arkadaşınız olacaktır.