Takdîr: Ezelde Allâh’ın bir şeyin olmasını istemesi. Beğenme, değer verme. Değerini anlama gibi anlamlara gelmektedir. Ömür sermâyesinin büyük bir ehemmiyeti vardır. Çünkü o, ebedî hayâtı kazanmanın yegâne sermâyesidir. Bu idrâke eren bir mü’min, âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere; “emrolunduğu gibi dosdoğru” olmadığı takdirde, âkıbetin çok hazin bir pişmanlık olacağını bilir. Bu pişmanlığa dûçâr olmamak için de Cenâb-ı Hakk’ın bilhassa şu îkâzını her an göz önünde bulundurmaktan gâfil kalmaz: “Herhangi birinize ölüm gelip de: «Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar geciktirsen de sadaka versem ve sâlihlerden olsam» demesinden evvel, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk edin! Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi asla tehir etmez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (el-Münâfikûn, 10-11)

Dünya’nın kendi çevresindeki bir dönüşünün 24 saatlik bir süre olarak takdir edilmesinde de büyük hikmetler vardır. Eğer bu dönüş süresi çok daha uzun olsaydı Dünya, gecesi ile gündüzü arasındaki ısı farkı 1000 dereceyi bulan Merkür gibi olurdu. Uzun gündüzlerde her yer daha fazla ısınır; uzun gecelerde de soğuk çok daha şiddetli olur, her yer donardı. İşte bu gerçekler ışığında Allah Teâlâ’nın, geceyi gündüzün üstüne nasıl örttüğüne, uykuyu istirahat ve gündüzü de geçim vasıtası kıldığına dikkat et! Bunların, hiç şaşmadan birbirini tâkip edişindeki ilâhî kudret ve rahmet tecellîlerini düşün!

Kemiklerin teşekkülü de hayrete şâyandır: Cenâb-ı Hak onları ince ve zayıf bir damla nutfeden nasıl bu derece sert ve sağlam yaratmıştır?! Sonra onları beden binâsını ayakta tutan ne kadar da dengeli ve sağlam bir iskelet hâline getirmiştir! Sonra onları değişik miktar ve ölçülerde nasıl şekillendirip takdir etmiştir! Kimisi küçük, kimisi büyük, kimisi uzun, kimisi yuvarlak, kimisi içli, kimisi dolu, kimisi enli, kimisi incedir.

“Aranızda ölümü takdir eden Biz’iz. Ve Biz, irâdemizi gerçekleştirmekten âciz değiliz.

(Ölümü,) sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (takdir ettik).” (el-Vâkıa, 60-61) Ölüm gerçeği… Kimse ölümden kaçamaz. Cenâb-ı Hak isterse inkârcıları helâk edip daha iyi bir toplum getiriverir. “Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?” (el-Vâkıa, 62) İlk yaratmayı böylesine mükemmel bir şekilde yapan Yüce Allah, insanı tekrar yaratmaya da kâdirdir. Bunun üzerinde tefekkür ederek âhirete ve “ba‘sü ba‘de’l mevt” e, yani ölümden sonra dirilişe hazırlanmak îcâb eder.