Ekonomik çalkantılar içerisinde yükselen fiyat etiketleri, paranın pul olması ve büyümeden söz eden idarecilerimiz. Ülke büyüyor da biz neden küçülüyoruz? Diye soranlarınız oluyordur. Böyle bir durumda sizi teselli edecek hiçbir söz anlamlı olmayacaktır. Fiyatlar o kadar hızlı artıyor ki; fiyat etiketleri hazırda bekliyor.

Ekonomi siyasilerin ağzından çıkacak sözlerle hareket ettiğinden, Cumhurbaşkanı bir açıklama yapsın bir iniyor bir çıkıyor. Nereye koşacağını şaşırmış durumda. Herkes ekonomiyi konuşur ve yorumlar oldu. Aslında ekonomide çok da net konuşamıyoruz. Siyasilerin ağzından çıkacaklara bakıyoruz.

Her ne olursa olsun bu ülkenin kaynakları doğru değerlendirildiğinde, üretim çarkları dönmeye başladığında çok şeyi kolaylıkla aşar kendimize yetebiliriz.

Büyümeden söz ediliyor ancak TL’nin değerini düşürerek, ucuz ihracatla büyüme olmaz. Yabancı yatırımcılar konusunda son zamanlarda bir sıkıntı yaşanıyor. Önemli noktalar özellikle savunma sanayi şirketleri umarım yabancılara peşkeş çekilmez. Onların gözü şimdilerde oralarda.

Bu ülkenin çalışanlarının gelirlerinin düşük olası ve ihtiyaçların maliyetlerin yüksek olması en büyük sorun. Ekonomik kurtuluş savaşından bahseden  Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaştan fedakarlık yapmasını beklerken, birçok yerden huzur hakkı adı altında üç beş maaş alanlar ne fedakarlık yapacak merak ediyorum. Ekonomi planları yanlış olursa bu iş nasıl yürüyecek? Çünkü ülkenin zenginliği de pul oldu.

Vatandaşın temel gıdalarına yapılan zamların ardı arkası gelmez oldu. Süte yapılan zammın süt ürünlerine nasıl yansıyacağını bekliyorsunuz. Halkın temel gıdası süt ve süt ürünleri zaten yeterince tüketilmezken, bu oran daha aza inecek.

Türkiye’nin açıklanan hayvan rakamlarının çok doğru olduğu pek inandırıcı değil. Süt inekleri kesilmesin. Hayvan yemlerinin ithal hammadde ile üretilmesinin önüne geçilsin. Yem fiyatları aşağı çekilmezse çiftçi hayvancılıktan birer birer elini çekmeye devam edecek. Yem fiyatlarındaki yüksek rakamlar besicilerin süt ineklerini kesimhanelere satmalarına sebep olursa, hayvancılığın bitmesi şehirlerde beslenme zincirinin kırılması demektir.

Gübre maliyetleri, mazota gelen zamlar nakliyede artan maliyetler üreticiyi yaptıkları işten soğutmaktan öteye gitmiyor. Artan maliyetler büyük sıkıntı oluşturuyor.

Çiftçiye yapılan destekler ve teşviklerle birlikte, tarımda önemli bir reform gerçekleştirilmeli. Üretime teknoloji elinin değmesi gerektiği gibi, üniversitelerin ziraat fakültelerinden mezun olan gençlerine bilimin ışığında üretim yapabilecekleri alanlar sunulmalı. Siz onlara sağlayacağınız imkanların karşılığını mutlaka alacaksınızdır. Üstelik tarımın istihdama sağlayacağı katkının rakamsal boyutları da hiç yadsınamayacak kadar büyük.

Süt ineklerinin modern tesislerde beslenmesi ve süt üretimi yapılması için süt inekleri kesilmesin. Modern tesislerin sayısı artırılsın. O zaman şehirlere göç eden üreten insanlar doğdukları topraklarda sunulan imkanları kullanmak isteyeceklerdir.

Üretimin ekonominin ana kaynağı olduğunu unutmamak lazım. Her zaman söylediğimiz üretmeden kazanamayız ve biz bu üretim çarklarının döneceği fabrikalar, imalathaneler, seralar, tarlalar her şekilde neresi olursa olsun harekete geçirmek zorundayız.

Bankaların piyasaya ucuz kredi sunması için çalışmalar olduğunu biliyoruz ve kredili yaşam artık vatandaşın vazgeçilmezi olmuş durumda… ancak son günlerde yaşanan sıkıntılı dönemi cebinizdeki paranın alım gücüyle daha iyi değerlendireceksiniz. Kim ne derse desin herkes kendi kendisinin ve evinin ekonomistidir.