Suriye'de Değişen Güç Dengeleri ve İran -2
Bu bağlamda olsa gerek İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Majid Takht-Ravanchi, isyanın başarısız olduğunu ve Suriye istikrarının bu hafta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında geri yükleneceğini söyledi. Ayrıca verdiği demeç de aşırılık ve kargaşanın Suriye'de ciddi uluslararası toplum tarafından ele alınması gerektiğinin altını çizerek, aşırılara kuvvet sağlayan ülkelere yardımı durdurmak gerektiğini ve bunlarla ilgili uluslararası örgütlerin bir dizi yaptırımlar sağlamasını istedi. Yine aynı şahıs İran'ın Suriye hükümeti ile iyi ilişkilerinin olduğunu ancak bunun onlar bizi dinler anlamına gelmediğini iddia etti. Batılı istihbarat ajanslarının iddia ettiği gibi isyancıların yenilmesine yardımcı olmak üzere İran'ın silah ve Devrim muhafızları savaşçıları gönderdiğini inkâr etti. Nihayet bakan yardımcısı "İran'ın Suriye'de diplomatik bir varlığı vardır. Alışılmadık bir durum değil. Suriye hükümetinin uzatacağı kola ihtiyacımız yok,"diyerek aslında İran'ın Suriye'de kullandığı aşamalı yöntemleri ki bunlar propaganda, diplomasi, askeri ve finansal unsurlara açıklık getirmektedir.
Şam ve hükümet güçleri yanında geniş bir alanda mücadele veren Hizbullah destekli nüfuzuna rağmen İran istihbarat örgütü ve devrim muhafızları ile sahada tam mücadele yürütmektedir uluslararası Cenevre barış görüşmelerinde Amerikan ve İngiliz itirazlarına rağmen Esad'sız bir barışın olamayacağını vurgulayarak Cenevre görüşmelerinde Esad'ı etkin kıldı. Bu Fars diplomasisinin en önemli kritik aşamayı sağlayan başarılarından biridir. Diğer yandan Esad'a vermiş olduğu askeri destek ki devrim muhafızları ve Hizbullah güçlerinin desteği ile sadece Şam ve banliyölerinde değil birçok yerleşim biriminde kontrolü sağladı. Nitekim bu askeri üstünlüğün bir neticesi olarak geçen ay Suriye devriminin merkezi stratejik şehir Humus'tan muhalifler çekilmek zorunda kaldılar.
ABD ile Körfez Arap müttefikleri şimdiye kadar Suriye'de rejim muhaliflerine silah, ekipman ve finansman sağladı. Geçen yıl, ABD Başkanı Barack Obama, kimyasal silah kullanan Essad'ın hükümeti üzerinde hava ve füze saldırıları başlatma noktasında görünüyordu. Ama Obama'nın son dakika kararı ile geri çekilmesi ve Birleşmiş Milletler delegasyonuna kimyasal silahların açılması ve bu konuda tarafların bir noktaya varması bu ikinci noktanın savaşın kazanılmasından çok Amerika'nın Suriye rejimi ve İran ile görüşmeler başlatması olarak yorumlandı. Gelinen bu noktada İran ve Rusya'nın bütün uluslararası platformlarda Suriye rejiminin yanında dik durması etki olmuştur.
Tahran üniversitesinde dış politika uzmanı Mohammad Marandi, Amerikalıların Suriye'de büyük bir hata yaptığını ve onların bunu bilmelerine rağmen yüksek sesle ifade edemediklerini söylemekte. Ayrıca O, eğer onlar 2012 Annan planını bağlamında Esad'ın sarayına çekilmesi ile ateşkes ve uluslararası izlenen seçimleri kabul etselerdi, bütün bu olanlardan kaçınılmış olacağını iddia etmektedir. Nitekim o ifadelerinin devamın da "İran'ın içtenlikle Esad hükümetini desteklemeye devam ettiğini bunun sebebi olarak da başka bir seçeneğin olmayışı olarak izah etmektedirler. Suriye'de bazı bölgelerin aşırı uçların eline geçmesini de buna örnek göstermektedirler. İran'ın diplomatik mantık bağlamında nasıl bir paradigma geliştirdiğini anlamak için İran stratejistlerden birkaç daha alıntı yapmak faydalı olacaktır: İran dış politikasını şekillendiren önde gelen strajistler Tahrandaki bir dizi görüşmelerde, Suriye'de Batılı stratejislerin sadece radikalleri teşvik etmediğini ayrıca ülkede kaosa neden olduğunu. Sonuç olarak, şimdi en önde hükümet güçleri ile geri teptiğini söylemektedirler. Hatta İran parlamentosunun milli güvenlik ve dış politika komisyonu başkanı ve hükümet içinde etkili bir isim olan Alaeddin Borujerdin, "Rejimin kalacağını Amerikalıların onu kaybettiğini" ve El-kaide bağlantılı mücahit gruplar tarafından işlenen terörist eylemler ve Sünni Müslüman Arap ülkeleri tarafından finanse edilen silahlı kişiler için, şimdi bunlar Suriye insanlarının karşı karşıya olduğu ana tehdit olduğunun altını çizer. Hatta Borujerdi, tehlikenin boyutunu daha öteye taşıyarak, Suriye için İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinden Suriye'ye savaşmaya gelen yabancı mücahitler, seyahat ettikleri ülkeler de yakında büyük bir terör oluşturacaklardır ve bunlar geri tepecektir. Bu bağlamada. "Biz Avrupa'nın gelecekteki güvenliği hakkında endişe ediyoruz," propagandasını işlemektedir.
Amir Mohebbian, muhafazakâr stratejisti ve hükümet danışmanı, "Biz kolayca Suriye oyununu kazandık. ABD Suriye'yi anlamıyor. Amerikalılar Esad'ı değiştirmek istedi ama alternatifi neydi? Tüm yaptıkları radikal grupları teşvik etmek ve daha az güvenli sınırları yapmak oldu dedi. "Suriye'de değişim ihtiyacını kabul ama yavaş yavaş. Aksi halde olan kaos" tezini güçlü bir şekilde dünya kamuoyuna işlemeye başladılar.
Sonuç olarak Ortadoğu'da bölgesel güçlerden biri olarak İran, Suriye'deki mücadelenin en önemli aktörlerinden biridir. İslam devrimi sonrasında İsrail karşıtlığı tezle geliştirdiği bölgeye dönük strateji ve Hizbullah benzeri askeri ve istihbarat yapılanmaları ile bu konuda hangi kartları ne zaman kullanacağını bilmektedir. Suriye'ye dönük fikri alt yapısı yanında çeşitli dini, askeri ve istihbarat ve hatta diplomatik unsurlarıyla dinamik ve süreklilik arz eden çok yönlü politika uygulamaktadır.