SULTAN'ÜL VAİZİN TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ HOCA EFENDİ'NİN UNUTULMAZ!
20. yüzyılda yetişen Hak dostu Allah ve Peygamber aşığı, Konya'mızın medar-ı iftiharı Tahir Büyükkörükçü Hocamız aramızdan ayrılıp ahirete irtihal edeli 2 yıl oldu. Kabul etmek lazım ki onun yerinin doldurulması güç! Çünkü o son devirde gördüğümüz en müessir vaizlerimizden birisiydi.
Bilgisi, kültürü, yaşayışıyla, toplumumuz üzerinde çok büyük tesirler bırakmıştır!
Tahir Hocamız 1925 yılında Konya'da doğmuştur. İlkokuldan sonra Karma Ortaokulu'nda üçüncü sınıfa kadar okur. Bir gün Kapu Camii'ne gider. Cami kürsüsünde bir hoca efendi çok tesirli bir şekilde konuşmaktadır. Etkilenir! Hatta öyle etkilenir ki Yarabbi, ben de böyle ilim sahibi ve güzel konuşan bir vaiz olsam diye içinden geçirir ve dua eder. Tabii ki o dönemde kürsiden gönüllere hitap eden vaiz, daha sonra şer'i ilimlerde hocası olacak olan İsa Ruhi Bolay Hoca Efendidir... Bir taraftan bu hoca efendiden ders alırken şevk ve iştiyakla Bulgur Tekke Mescidi'nde Çimili Hakkı Efendi de hafızlığa devam eder. Hacı Veyiszade merhumdan hadis dersleri alır. Ceddi Ebu Said Muhammed Hadimi Hazretleri'nin Berika isimli eserini yine ondan okur. Fırsat buldukça da Türkistan muhacirlerinden Hacı Haki Efendi'den Farsça dersleri alır.
Vaiz ve ilim adamı olmaya çok düşkündür. Sabahları erkenden Kapu Camii'ne gelir ve boş alana konuşur. Yaptığı vaazlardan sonra sırtından sıksanız bir bardak olacak kadar terler boşanır. Durmaksızın çalışmaya devam eder!
Bir tarafta ekonomik sıkıntılar diğer tarafta dine ve din adamına baskıların had safhada olduğu bir dönemdir! Birisi bisiklet hediye eder. Fakat bisikletin tekerinde gökteki yıldızların sayısınca yama vardır kendi tabiriyle! Derse giderken ben ona binerdim, orada açılan yamalar sebebiyle gelirken o bana binerdi diye ağlayarak anlatır.
Kur'an-ı Kerim, Arapça okumak yasaktır. Okuyan ve okutanlar takibata uğrar. Ya yakalanır içeri atılır veya dövülür, cezalandırılır. Bir müddet hocasıyla tek başına ders yapar. Daha sonra baskılar dolayısıyla hocasının isteğiyle hafızlık çalışmasını askerlik sonrasına bırakır.
Askerliğinin devam ettiği günlerde izinli gelir. Hocası İsa Ruhi Bolay Evladım Tahir, Kapu Camii'nde sen vaaz edeceksin der. Hocasının ısrarlarıyla kürsiye çıkar ve tabir caizse hitabetini konuşturur. Konya gündeminde artık herkes onu konuşmaktadır.
Boncukçu Camii'nde vaaz ederken tevafuken devrin Diyanet İşleri Reisi A. Hamdi Akseki onu dinler. Çok beğenir. Ankara'ya davet eder. Usulen bir imtihan yapılır. 1950 yılında resmen vaizliğe başlar.
Etkili vaazlarına Kapu Camii'nde devam eder. Bu arada tasavvuf yolunda Mahmut Sami Ramazanoğlu Hoca Efendiye gönülden bağlanır. Nerede bir ilmi davet var, konuşma yapılacak, İslam'a hizmet için hiçbir karşılık beklemeden koşmaktadır. Çok büyük bir hayran kitlesi oluşur ama bu arada düşman kitlesi de! Çünkü kendi siyasi düşüncelerine muhalif olarak görmektedirler.
Her Müslüman önderin çektiği çileleri çekmeye başlayacaktır. Sürgün yılları başlar! Küçük bir il olan Burdur'a sürgün edilir. Aslında bir başka hizmet ortamına girmiştir! En çokta Burdurlular sevinir bu işe! Çünkü bu büyük ilim adamına, vaize onların ihtiyacı daha fazladır. Bu arada il il gezer. İslam'ın yüceliklerini ve güzelliklerini etkili bir şekilde anlatır vaazlarında! Bu kutsal yolda asla kimseden korkmaz. Gözünü budaktan sakınmaz.
1960 ihtilali Tahir Hoca Efendi'nin o güne kadar görmediği sıkıntıları görmesine sebep olur. Nedensiz tutuklamalar oluyor, gidenlerden haber alınamıyordu. Bu adamlar beni almaya gelirlerse çamaşır, pijama bile almama müsaade etmezler diye sekiz ay çantam odamda hazır bekledi. Çok imalı sözler duyardım. Ama bir tek vaazımdan bile geri kalmadım. İhlas ve samimiyetle, dosdoğru hizmet edenlerin yardımcısıdır Hz. Allah!..
Bu arada kimseyi kolay kolay beğenmeyen N. Fazıl Burdur'da kendisini dinler ve çok beğenir. Tanışırlar. İstanbul'a dönünce Tahir Hoca Efendiyle ilgili övgü dolu yazılar yazar! Bir vaizde bulunması gereken vasıfların tamamının onda olduğunu söyler!
1965 yılında siyasi iktidarın değişmesi sonucu o günkü Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür Hoca Efendi'nin ısrarlarıyla sürgünle çıktığı Konya'ya müftü olarak geri döner.
Yeğeni Sami Yıldız Hoca Efendi müftülük dönemlerinde Hoca Efendinin ilmi-vakarı ile ilgili ilginç bir hatırayı nakletti;
Konya'ya o dönemlerde bir Vali gelir. Tabii mülk-i erkân ve daire müdürleri kendisine 'Hoş geldiniz' ziyaretinde bulunurlar. Müftü Tahir Hoca Efendi'nin de gelmesini bekler. Fakat Tahir Hoca Efendi ilim büyüklerin ayağına gitmez, büyükler ilmin ayağına gider der ve yanına gitmez.
Bir gün Vali ile Tahir Hoca Efendi bir yerde karşılaşırlar. Vali hem fırça çekmek hem de psikolojik baskı uygulamak için şeriat ve şeriatçılar aleyhinde konuşmaya başlar. Hoca Efendi gayet sakin bir şekilde eliyle işaret ederek:
- Bana bakın Sayın Vali, şu oturduğumuz masa şeriattır, şu sandalye şeriattır, siz, biz, kâinatta her ne var ise şeriattır. Her şey Allah tarafından yaratılmıştır... der ve ta ki anlayıncaya kadar anlatır! O Vali tayini çıkıp Konya'dan ayrılacağı sırada kendisine:
- Sayın Müftüm sizden çok istifade ettim. Biz birçok şeyi kulaktan dolma bilgilerle öğrenmişiz. Teşekkür ederim, der ve Konya'dan güzel duygularla ayrılır.
Tahir Hoca Efendi'nin niçin vaazlarında bu kadar etkili olduğu hususuna gelince! En başta Hoca Efendi'nin ihlâslı ve davasında samimi olması, söyledikleri ile yaşadıklarının aynı olmasıdır... Ayrıca velüd bir hatip olan Hoca Efendinin çok çalışarak ve okuyarak kendisini yetiştirmiş olmasıdır.
Hoca Efendi yerli-yabancı bir çok alim ile tanışmış, vaazlarında ise Hz. Mevlana, Molla Cami, İmam Şarani, Şeyh Sadi Şirazi, Muhammed İkbal, M. Akif, Bediüzzaman Said Nursi, Necip Fazıl, Ali Ulvi Kurucu gibi alimlerden ve şairlerden alıntılar yapmış, onların şiirleriyle Allah ve Peygamber aşkını aşılamıştır!
Tahir Hocaefendi'yi vefatında yüz binler uğurladı. Herkese nasip olmayacak mahşeri bir kalabalığın, devlet erkânının da katılımıyla Üçler Mezarlığı'na defnedildi. Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendi'nin herkesin üzerinde hakkı bulunmaktadır. Dualarımızda onu unutmayalım. Yeni nesil dini bilgi ve kimliğini geliştirmişse mutlaka bunda onun payı vardır. İyi hatırlıyorum. Cenaze merasimine Türkiye'mizin seçkin simaları katıldı. Yurtdışından ve yurtiçinden katılanlar oldu. Yanımdaki gruptan bir kişi 'Ben Hoca Efendiyi hiç görmedim. Yakından tanıma şerefine erişemedim. Sadece Lalegül FM'den dinledim. Ama yapmış olduğu dini hizmet ve etkili hitabet dolayısıyla İstanbul'dan koşarak geldim' dedi. Gözlerim doldu. İyi ki İlahiyat yıllarımda Cuma günleri her hafta aşkla onu dinlemeye gitmişim, onu dinleme, feyzinden istifade etme şerefine ulaşmışım, dedim! Ve iyi ki de zamanında onun kadru-kıymetini bilmişim, dedim!
Vaizler Sultanı Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendi 5 Mart 2011 günü Hakk'a yürüdü.
Allah rahmet eylesin. Mekânı Cennet olsun. Amin.
Onun gibi daha nice vaizlerin yetişip bu necip milletimize hizmet etmesi duasıyla Allah'a emanet olunuz.