Su kaynakları, topluma hayat verdiği gibi devletlerin, kentlerin veya toplulukların çatışmasına da bir sebep olabilmektedir. Bunların yanı sıra ülkelerin savaş ve çatışma sürecinde karşı tarafı zayıf düşürmek için saldırılan ilk hedeflerden biri de olmaktadır. Özellikle göl, gölet, baraj ve sutaşıma boru hatları öncelikli yok edilecek hedefler arasında olmaktadır. Geçmişte örnekleri çok görülmüştür. Savaşlarda su kaynakları ve su yapılarının hedef haline gelmesi de suyun önemini ortaya koymaktadır.

Tarihte toplumların göç etme sebepleri arasında da su arayışı vardır. Su kullanım özellikleri bakımından dikkat edilmesi ve su kaynaklarının doğru kullanımı yanında uygun korunması da gerekmektedir.

Ülkemizde 1981-2017 yılları arasında alansal yıllık ortalama yağış miktarı 574 mm olarak gerçekleşmiştir. Bu yağış̧ yılda ortalama 450 milyar m yağış(su) hacmine tekabül etmektedir. Karasal iklim karakteri gösteren ülkemizde su kaynakları dağılımı ve yıllık yağış miktarı değişiklik göstermekle birlikte Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ortalama 2.500 mm iken, Orta Anadolu’da bu değer 220 mm’ye kadar düşmektedir. Bölgeler arasında yağış miktarı açısından olduğu gibi yıl içerisinde yağışın dağılımı da değişiklikler göstermektedir.

Türkiye’nin 450 milyar m olan yıllık yağışın 181 milyar m ’lük kısmı akışa geçerek çeşitli büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. T.C. Tarım Ve Orman Bakanlığı Ulusal Su Planında (2019-2023) belirtilen değerlere göre ülkemizde teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar msudur.  Bu suyun halen Türkiye’de yıllık, 7 milyar m 'ü (%13) sanayide, 7 milyar m 'ü (%13) içme-kullanma suyu olarak ve 40 milyar m'ü (%74) sulamada kullanılmak üzere toplamda 54 milyar m su kullanılmaktadır(DSİ, 2018).

Nüfus artış hızı, içme-kullanma, tarım, sanayi, enerji sektörlerindeki büyüme dikkate alındığında Türkiye’de son 20 yılda, tüketilen toplam su miktarında % 40 oranında bir artış görüldüğü, önümüzdeki 25 yıl içinde de ihtiyaç duyulacak su miktarının bugünkü su tüketiminin üç katına ulaşacağını öngörülmektedir.

Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı TUİK tarafından yayımlanan 2017 yılı adrese dayalı nüfus verileri kullanılarak hesaplandığında yaklaşık 1.400 m iken bu değerin 2030 yılı için yaklaşık 1.120 m ’e düşeceği öngörülmektedir. Ülkemiz su varlığı ve kullanımı bakımından su zengini bir ülke değildir. Su kaynakları daha etkin ve verimli kullanılmadığı takdirde, Türkiye 2030’lu yıllar itibariyle su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelmesi ihtimali yapılmaktadır. Bu nedenle suyu tasarruflu, doğru ve israf etmeden kullanmalıyız.

Su azaldığında içme ve kullanma suyu olarak mı kullanalım yoksa sanayi veya tarımda mı kullanalım seçeneği gündeme gelebilir. Yarı kurak iklim bölgesinde yer alan ülkemizde o günlere gelmeden, su kalitesinin iyileştirilmesi, kullanılabilir su miktarının artırılması ile koruma ve kullanma dengesinin sürdürülebilirliği sağlanmalıdır.

Türkiye’nin mevcut su kaynaklarının miktar, kalite ve ekosistem açısından korunmasını temin etmek sadece tarım sektörü için değil diğer sektörler içinde, yani hepimiz için gereklidir. Suyun etkin ve verimli kullanılması yönünde de gerekli tedbirler her sektörde alınmalıdır.

Mevcut su varlığımızın sektörlere göre su kullanım oranları tarımın aleyhine gelişmektedir. Yani tarımda kullanılan su oranı toplamda geçmiş yıllara göre giderek azalmaktadır. Her geçen yılda su kullanım oranı tarımda azalırken diğer sektörlerde artış göstermektedir. Bu nedenle suya yapılan ve yapılacak olan yatırımları sadece tarıma yapılan yatırımlar olarak görülmemelidir. Tarımda olduğu gibi diğer sektörler içinde su önemli olup suyun yeterli olmayan bölgelerde yeni su kaynakları bulunmalı ve tarımda kullanılan oran düşürülmemeli. Yeterli su olmayan bölgelerde bütün sektörlerin gelecekteki toplam su ihtiyacı da dikkate alınarak yatırımlar yapılmalıdır.

Gerekli tedbirlerin alınması ve susuz kalmamamız dileklerimle hoşça kalınız. (DEVAM EDECEK)