Futbol Antrenörü İsmet Karababa röportajına kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yeni yetenekler keşfetmek için antrenörlerin çaba göstermesi gerektiğini ifade eden Karababa, bunun yanında dayanıklılık, sürat, çabukluk, koordinasyon ve beceri gibi fiziksel çalışmalar yapılması gerektiğini anlattı. Tesisleşmenin önemine vurgu yapan Karababa, “Hedefleri olan, sorumluluklarının farkında, belirlediği idealleri adına çalışan üreten bir antrenörün geleceği açık, başarısı kaçınılmazdır” dedi. İşte dünkü röportajımızın devamı…

Başarıda tesis varlığı önemli dediniz, takımlarımız bu konuda bir zorluğu var mı?

Bu konuda bir tespit yapmak, kararını ilgililere bırakmak istiyorum. Biraz öncesi veya sonrası dönemler içinde kaybettiklerimiz ile yeni kazandığımız antrenman veya maçları yapmak için kullandığımız futbol sahalarını sıralamak gerekirse; Geçmişte sahip olduğumuz tesisler; Gençlik Spor İl Müdürlüğüne ait; Atatürk Stadı, 2 Nolu Çim Saha, 3 nolu Saha, Cumhuriyet Çim Sahası, Dumlupınar Sahası, Sanayi Sahası, Akşemsettin Sahası, Saraçoğlu Tesislerinde 4 adet doğal çim saha, Belediyelerimize ait; Selçuklu Belesiyesi Stadyumu, Küçük Sentetik Saha,  Karatay Belediyemize ait; Karatay Stadyumu (Daha sonra Konyaspor Tatlıcak Tesisleri oldu), Karatay Küçük Çim Sahası, Müesseslerimize ait; Selçuk Üniversitesi Stadyumu, Şeker Stadyumu, Krom Çim Sahası, Köy Hizmetleri Çim Sahaları yanında Karayolları, Medaş, Demirspor gibi antrenman sahalarına sahiptik. “5 Stadyum özeliği taşıyan ile 14 maçların oynandığı, 3 antrenmanların yapıldığı toplam 22 tesis veya sahaya sahiptik.” Bugün sahip olduğumuz saha ve tesisler ise, Büyükşehir Belediye Stadyumu, Selçuklu Belediyesi Stadyumu, Selçuk Üniversitesi Stadyumu isimlerini taşıyan 3 Stadyumumuzun yanı sıra;  Cumhuriyet Çim Sahası, Dumlupınar Sahası, Akşemettin (Şht.M.Samur) Sahası, Saraçoğlu Tesislerinde 3 Saha, Nihat Gün Sahası, Ballan Sahası, Mehmet Oktut Sahası, Selçuklu Belediyesi Sahası ve son olarak yeni stadyumun yanına yapılan 3 adet saha ile birlikte toplam  “3 adet stadyum ile 13 adet maçların oynandığı antrenmanların yapıldığı sahalar ile birlikte toplam 16 tesis veya sahaya sahibiz.”

‘TESİSLEŞMENİN ÖNEMİNE VURGU YAPTI’

Tesis yönünden birçok atılım yapan, gelişen gösteren çok sayıda il varken, buna yakın komşumuz Afyon ile birlikte birçok örnek il ortaya koyabilecek durumdayken maalesef üzülerek belirtmeliyim ki, ilimiz bu konuda gelişim gösterememiş hatta sayısal olarak bir azalma yaşamışız. Burada haksızlık etmemek için eski verimsiz olanların zemin ve fiziki şartlarında yenileme yapıldığından, yerleri değişen sahalardan söz edebiliriz. Yakın geçmişe baktığımızda Karatay Belediyesinin küçük ve büyük ölçülerde 2 adet çim sahası amatörlerin hizmetine verilmiş burada maçlar oynanıyor, antrenmanlar yapılabiliyordu. Sonradan Tatlıcak sahası Konyapor’a devredilmiş, sonraki yıllar yerine Nihat Gün sahası yapılmıştı. Tatlıcak tesisleri bugün yok, yerine Kayacık tesisleri yapıldı ve Konyaspor’un hizmetine sunuldu.Aslanlı kışla yanındaki küçük çim saha yerine Mehmet Oktut sahası , Sanayi sahasının yerine, Akşemsettin sahası gibi bu bölgedeki eksiklikler giderilmeye çalışılırken Atatürk Spor Kompleksinde 2 ve 3 nolu sahalar, Saraçoğlunda eksiltilen 1 sahamızdan bunun yerine yapılan Ballan Sahasından söz edebiliriz. Selçuklu ilçemiz tesis yönünden en zengin ilçemiz, Karatay ilçemizde Saraçoğlu 3, Mehmet Oktut ve Nihat Gün olmak üzere 5 saha hizmet verirken Meram ilçelerimiz sadece Ballan Sahası ile zayıf kalmış ilçemiz olarak gözüktüğünü söyleyebiliriz. Belediyelerimiz halı saha diye tabir ettiğimiz küçük ölçülerde belli mahallere spor alanları yaptığına şahidiz. Ancak bunları futbol adına yapılan tesisler olarak görmek ve değerlendirmek futbolumuzu arzu ettiği sonuca taşımaz. Sporcunun gelişiminde, takımlarımızın başarısında tesis en önemli etkendir. Amatör takımlarımızın ve mevcudiyetini sürdüren futbol okullarının sayısı yeterli düzeyde olmasına rağmen bunların rahat antrenman yapacakları, daha çok maç yapabilecekleri bir planlamanın yapılamadığı yerde ne altyapı ne üst yapı başarısından nede futbolcunun gelişiminden söz edemeyiz ve edemiyoruz da.! Bu konuda Konyaspor ile pilot takımız 1922 Konyaspor altyapı çalışmalarında son yıllarda tesis yönünden bir sıkıntı yaşamadığını belirtmeliyim.

 Amatör Spor Kulüpleri sizce yeterli desteği ve ilgiyi görüyor mu?

Amatör ya da profesyonel kulüp sayılarının azalması ve artmasında veya yaşamlarını sürdürmelerinde yerel yönetimlerin ayırdığı kaynakların önemi bir yere sahiptir. Belediye yönetimlerinin bakış açıları bu kaynağın ayrılmasına ve sunulmasına olanak sağlamıştır.

‘BÜYÜKŞEHİR’İN DESTEĞİ KIYMETLİ’

Özellikle Büyükşehir Belediyemizin malzeme konusunda amatörlere yaptığı destekler çok kıymetlidir. Hemen hemen tüm belediyelerimizin yaz ve kış spor okulları adıyla açtıkları sportif ve sosyokültürel gelişime yönelik çalışmalarla binlerce çocuğa kucak açmakta, amatör spora büyük bir sporcu desteği sunmaktadır. Yeterli olmasa da tesisleşme konusunda verdikleri katkılar çok önemlidir. Özellikle ilçe takımlarımız belediyelerimizde çok değerli katkılar görmektedir. Önemli olan bu konuda amatör takımlarımızın sunulan bu imkânları nasıl değerlendirdiğidir. Elbet çok az destek alan veya hiç destek almadan kişilerin fedakârlıklarıyla yaşam sürdüren kulüplerimizde vardır. Esas olan bu kulüplerimize gerekli ilginin gösterilmesidir.

Alt yapıda yeni yetenekler keşfetmek için neler yapılmalıdır?

Bu konuda öncelikle doğru seçimi ve planlamayı yapmak gerekir. 07-12 yaş grubu, 13- 15 yaş grubu ve 16-18 yaş grubu çocuk ve gençlerin seçimini, aranılan özellikleri, antrenman metotlarını ayrı ayrı değerlendirmek gerektiği inancındayım. Her yaş gruplarında antrenman metotları ayrıdır. Sporcuların seçimi ile uygulama esasları antrenörün bakış açısına göre farklılıklar gösterebilir. Alt yaş gruplarında çocuğun zekâsı, yatkınlığı, istek ve arzusu benim için önemli kriterdir.

‘YETENEK TESPİT ETMEK ANTRENÖRÜN İŞİ’

 Bu konuda her antrenörün bakış açısı farklılık gösterebilir ve bu doğaldır ancak geliştirilebilir yeteneği tespit edebilme becerisi bir antrenörü diğerinden ayırt edebilen en önemli özelliktir.Çok küçük yaşlarda yetenek ve fiziksel özellikleri belirleyici unsur olarak değerlendirilmesini doğru bulmayanlardanım. Çünkü çocuğun fiziksel gelişiminde genetik yapısı yanında ailesel ve çevresel faktörler her yaşta çocuğun gelişiminde yaşadığı evreler farklılıklar göstermektedir.

Teknik ve becerisi zekâsı ile doğru orantılı olduğundan öğretme ve öğrenme aşamalarında bu özellikler geliştirilebilir özelliklerdir. Gençliğe adım attığı dönemlerde kuvvet, dayanıklılık, sürat, çabukluk, koordinasyon ve beceri gibi fiziksel ve motorik özellikler geliştirilebilir özelliklerdir ve bu durum antrenörün bilgi, tecrübe ve bakış açısıyla doğru orantıda seyreder. Çocukların seçiminde zekâ, yatkınlık, istek ve arzu gibi özelliklere öncelik verirken, gençlerin seçiminde yeteneği kadar öncelikli hedefim kişilik yapısı olduğuna inananlardanım. Bu konuda gencin tutum ve davranışları bende kabul görmesi gerekir. Çok yetenekli gördüğünüz bir gençte kişilik bozuklukluları varsa bunu düzeltmeniz çok zaman alır ki bu zaman diğer futbolcularınız içinde tehdit oluşturabilir. Kişiliği kötü ama yetenekli gördüğünüz bir sporcu size günü kurtarabilir ancak varlığıyla takımın tüm değerlerini yok edebileceği akıldan çıkartılmamalıdır. 

‘ÇABA GÖSTERMEK LAZIM’

Sonrası oyun zekası, becerisi, yatkınlığı, istek ve arzusu gibi daha farklı özelikleri beni tatmin etmesi gerekir. Genç bir futbolcuda elbet bunun yanında oynadığı mevkisine göre fiziksel özelliklerini değerlendirmeye almak gerektiğine inananlardanım. Kendi özelliklerinin farkında olmayan, belli bir hedef ve ideal taşımayan gençlerle uğraşmak zordur. Antrenör olarak gencin bu konudaki sıkışmışlığını ve zorluğunu aşma konusunda önemli bir çaba vermesi gerekir. Tüm çabaya rağmen istenilen sonuçlara ulaşılamayacağına inanılırsa fazla zaman harcamamak gerekir diye düşünüyorum.

Doğru antrenör sizce nasıl olmalıdır?

Antrenör eğitici ve öğretici kişiliği ile futbolumuzun vazgeçilmez unsurlarından biridir. Bu nedenle antrenörü doğru veya yanlış diye tanımlamasını doğru bulmuyorum. Bulunduğu veya çalıştığı kategoriler içerisinde antrenörü yeterli yetersiz, uygun olan olmayan diye bakabilir buna göre antrenörün değerlendirmesini yapabilirsiniz. Bilgiye ve gelişime açık, sürekli kendini geliştirme çabası veren antrenörler için gelecek aydınlıktır. Antrenör kişilik yapısı, ilke ve prensipleriyle toplumda kabul görür. Hedefleri olan, sorumluluklarının farkındalığı içerisinde belirlediği idealleri adına çalışan üreten bir antrenörün geleceği açık, başarısı kaçınılmazdır. Biz antrenörlerin büyük bir çoğunluğu bu anlayışa sahiptir ve bu konuda büyük bir fedakârlık göstermektedir. Konya antrenörlüğün özlemi güven, anlayış ve sabırdır.

3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu 3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu

Bir takım antrenör seçerken nelere dikkat etmelidir?

Antrenör seçiminde doğru ve yanlış tercihlerden söz edebilmek mümkündür. Antrenör sınıflandırılmasında “Yetiştirici – Yarışmacı” özellikler gibi bir ayrım yapabilir takımınızın yeri ve konumuna hedeflerinize uygun antrenör seçiminde bulunmaları uygun olanıdır. Böylesi gerçekçi seçim ve değerlendirmeler sonucunda antrenör seçimini yapma konusunda kararlılık sergileyen karar verici konumundaki yöneticiler takımları adına koydukları hedeflerine daha kısa sürede ulaşabilir, başarılarını kalıcı hale getirebilirler. Geçmiş dönemlere göre eğitimci yetiştirmede de sıkıntıların giderildiğini, önemli mesafeler aldığını, her seviyede antrenör sayısına ulaştığımızı çok net söyleyebilirim. Türk futbolunun kangrenleşen, “adamcılık ve kayırmacılık” anlayışından uzaklaşamama gibi bir sorun yaşadığımız bir gerçektir. Bundan en çok antrenör denen kişi dolayısıyla gençlerimiz ile futbolumuz etkilenmektedir.

‘POTANSİYELİN FARKINDA OLALIM’

Bunun bir sonucu olarak günümüzde skora odaklı bir değerlendirme ve yaklaşımla her kategoride sıkça antrenör değişikliğine tevessül edilmekte, sabırsızlık sonucu sağlıklı ve düzeyli gerçekleşebilecek futbol yolculuğumuz içindeki hedefler kişilerin düşünce, arzu ve isteklerine göre de heba edilmektedir. Bu toprakların yetiştirdiği ünlü düşünür Yunus Emre; “İlim, ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir” sözüyle önemli bir mesaj vermektedir. Futbolumuzu yöneten karar vericiler başta olmak her kesim bu sözden “bilime yönelmelisiniz, potansiyelinizin farkında olmalısınız diye bir anlam çıkarmalı herkes kendi üzerine düşen kadarını almalıdır. Onlarca değerimizi bilime göstermelik yaklaşımlardan, keyfi kararlardan kaybetmekte olduğumuzun farkına varmalıyız. Maalesef hâkim olan bu anlayış nedeniyle ülke kaynaklarının ve birikimlerinin heba olduğunu fark edemediğimiz gibi, her ortamda gerçeklerle yüzleşmekten de kaçıyoruz. Bu anlayış var olan sorunları çözme irademizi örselerken, ayrışmayı, bireyselleşmeyi tetiklediğinden maalesef sorunlarımızı derinleştirirken huzurlu toplum yapımızı da bozuyor diye düşünüyorum.

SAMET AKTAŞ

Eski Konyaspor PAF TAKIMI 

Türkiye Şampiyonu olan Demirspor

Editör: TE Bilişim