Soma...

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti, Salı günü tarihinin en büyük maden kazasını yaşadı, yüzlerce insana mezar oldu Soma.
      En son 1992 de Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde büyük kayıp yaşamıştık 284 cana mal olmuştu o patlama.  Günlerce televizyon başına kitlenip iyi haberler beklemiştik ulusça dualar ederek. Aradan geçen 24 yıl da anlaşılan o ki değişen hiç bir şey olmamış, yine tedbirsizlik yine ihmal yüzlerce can aldı madende ve aynı 92 de olduğu gibi milyonlar tek yürek dua etti.  Sonuç 300 üzerinde ölü. Milenyumda teknolojinin çığır açtığı bir zamanda bu kadar büyük kayıp vermek hangi ilerlemişliğin hangi çağ atlamışlığın göstergesidir?
       İki kuruş ekmek parası için yerin metrelerce altında her gün ölümle burun buruna  yaşamak zorunda kalan Türk madencisi,  ekstra ücret alabilmek için evinden götürdüğü kumanyayla karnını doyuran Türk madencisi, bir sürü arkadaşını, akrabasını  o karanlık dehlizlerde yitirdiği halde  her gün  aynı şeyleri  tekrar tekrar yaşamak zorunda bırakılan Türk madencisi.  Kaderiniz değil bu, çaresizliğiniz, mecburiyetiniz, imkansızlığınız, sizi bu şeklide çalışmaya mahkum edenlerin ayıbı, daha bir çok şey denebilir ama asla kaderleri böyleymiş denemez denmemeli. Kader biziz bu sefer. İşvereni, hükümeti, bürokratı, sizin hayatınız bizim elimizde,  aldığımız önlemler, yasalar belirliyor hayatınızı.
         Türkiye 'de  madenci olmak, kömür ocaklarında birileri para kazansın diye az bir ücretle çalışan garibanların ekstra masraf olmasın diye gerekli önlemleri almayan patronları için canlarından olana kadar çalışması demek. Ateş düştüğü yeri yaktı yüzlerce ocak söndü kimin umurunda patron kazanmaya devam eder yandaşları da her türlü siyasi desteğe. Kader kaza bu, nerede nasıl olacağı belli olmaz derler insan hatasını bir güzel Allah'a havale edip temize çıkarlar, pürü pak. Ne hikmetse bu kazalar hep az gelişmiş ülkelerde yaşanıyor Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde neredeyse 50 yıldır bir tane maden kazası yok. Adamlar köylüsüne değer veriyor, işçisine değer veriyor vatandaşına sahip çıkıyor kısaca. İş güvenliği yasası bizim ülkedeki gibi koftiden değil sıkı denetliyorlar.
 Ülkemde ise insana verilen değer üç günlük yas, belki hafta sonuna kadar her biri ayrı hikaye olan hayatlar ve geride kalan aileler ana haberlerin konusu. Sosyal medyada bir kaç gün üzerine türlü yazıların, videoların paylaşıldığı karşılıklı nefretin kusulduğu ana gündem maddesi ... Sonra kaldığımız yerden tekrar devam hayata.
Ölenin öldüğüyle kalanında acısıyla baş başa kaldığı bir ülkede yaşıyoruz balık hafızalıyız çabuk unutuyoruz yaşadıklarımızı, Alıştık mı ne...?
       Madenler çalışmaya devam eder işçiler  gene kömür çıkarmaya, yapacak bir şey yok  çünkü, ekmek aslanın ağzında. Evi vardır bakması gereken çocuğu, geleceğe dair umutları vardır ve bunları yapabilmek için bildiği tek iştir maden işçiliği. Bir gün bizimde başımıza gelebilir korkusuyla her gün yer altında devam eder hayat mücadelesi kimsenin haberi olmadan, ulusça, aynı acıyı tekrar yaşayana kadar...
Tüm maden şehitlerimize Allah'tan rahmet kalanlara sabırlar diliyorum mekanları cennet olsun...