Türkiye’de çocuğun sokakla olumsuz anlamda tanışmasının öyküsü kırdan kente göçle başlıyor.

Sokak her zaman olumsuzluk ifade etmiyor çocuklar için. Aksine ailesiyle birlikte yaşayan çocuklar için yararlı oluyor. Sokak onlara; oyun ve gezinti alanları, sosyal ilişkiler, alışveriş imkânı ve zeka gelişimleri için bir dolu uyaran sunuyor. Sokaktan faydalanıyorlar.

Sokaklar; evle ilişkisi kopmuş, tüm günlerini sokakta geçiren, çoğu günlerini sokakta geçirip ara ara eve giden çocuklar için olumsuz, sokakta çalışıp akşamları eve dönen çocuklar için zarar verme riski yüksek olan yerler.

Can güvenliği, zulüm korkusuyla yollara düşen çocuklar; barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılama mücadelesinin yanısıra onları istemeyen, dışlayan bir atmosferle boğuşmak durumunda kalıyorlar.

Bazıları için tüm hayatları boyunca görmedikleri nesneler, yapılar, ilişkiler yaşamlarının bir parçası haline gelmek durumunda. Para hesabında, yol bulmada, elektronik veya mekanik eşyaları kullanmakta, yazmakta, okumakta çocuklar ana-babalarının önüne geçiyor, onlara yardımcı oluyorlar. Çocuklar daha çabuk benimsiyor. İşte çocukları bir işyerinde çalışmaya da, sokakta çalışmaya da motive eden şey bu: Ailenin ona ihtiyacının olduğunu düşünmesi.

Ve çocukları dışarıya asıl çeken şey: para.

Ailenin de payı az değil bu gidişte. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılayamama var. Çok çocuklu, çok nüfuslu olunduğundan ilgisizlik ve ihmal var. Fiziksel istismar var. Aile gelirine katkısı olması için çalışması beklentisi var.

Ekonomik faaliyetlerde çalışan çocukların büyük çoğunluğu, gelirinin tamamını veya bir kısmını ailesine veriyor. Çocuğun çalışmasından aile memnun, gelirine katkı oluyor, işveren memnun, ucuz işgücü sağlıyor. Ama çocuklara bakıldığında aynı şeyi söylemek mümkün olmuyor. Çalıştırmak çocuk istismarının en yaygın biçimi. Deri, tekstil, metal, plastik, ağaç işkollarında, oto tamirhanelerinde yanıcı, patlayıcı kimyasal maddelerle, bağımlılık yaratıcı, vücudun önemli organlarında hasar bırakıcı maddelerle, korunmasız çalışıyorlar. İş saatleri çoğunlukta 10 saatin üzerinde ücretleri çok düşük. Kayıtsız, sigortasız ve tabiî ki sendikasızlar. Bu yüzden işkazaları, meslek hastalıkları kadar angaryadan, fiziksel ve cinsel istismardan da korunmaktan uzaklar.

Okulla ilişkisinin kesilmesi çalışan çocuğun da sokaktaki çocuğun da çoğunlukla başına gelen bir şey. Çalışan çocuklarda zorunlu eğitimden sonra okullaşma oranı düşüyor. Okul önemli. Sokaktaki çocukların sayısı yazları kışa göre iki kat fazlalaşabiliyor. Bunda okulun tatil olmasının etkisi büyük.

Sokaklardaki çocukların büyük bir kısmının ailesi var. Bir kısmının en az okur-yazar olması okulu denemiş olduklarını gösteriyor. Bazıları işi de denemiş. Çocuklar bütün o aşamalarda yardım beklemişler, ancak hakları olan korunma, onlardan esirgenmiş olduğundan, sokağa yöneldikleri gözlemleniyor. Sokakta çalışan çocukların da korunmaya veya kendilerini korumak için yardıma ihtiyaçları var. Onlardan da esirgeniyor, bu.

Sokakta çalışan çocuk, bir işyerinde çalışan çocuktan epey fazla para kazanıyor. Bu yüzden de ailelerce tercih ediliyor. Aylık asgarî ücret civarında para kazanıyorlar. Ailenin ekonomik güçlüğü nedeniyle okul dışı zamanının bir kısmını sokakta çalışarak -ayakkabı boyayarak, simit, poşet, mendil, yara bandı, kalem satarak- geçiren çocuk; aile ilişkileri bozulmadan sürüyor ve sokağın tehlikelerinden korunabiliyorsa daha çabuk olgunlaşıyor. Yetişkin işlerinde de başarılı oluyor. Zaten tavırları da yetişkin tavrı.

Çocuk birçok yol deneyip tükettikten sonra sokak çocuğu olabildiği gibi, birden, bardağı taşıran bir damlayla da karar verip evden sokağa kaçabiliyor. Ama ilk kaçış genellikle kısa süresi oluyor. Çabuk gözü korkuyor, çabuk yılıyor, çabuk geri dönüyor. Çok azı bir daha denemese de çoğunluğu bu gidiş gelişleri sürdürerek sokağın çocuğu oluyor.

Sokaktaki çocuklar dışarıya karşı birbirlerini koruyorlar. Aralarında görünmez kurallara bağlılık ve bir dayanışma söz konusu. Ancak birbirlerine zor kullanmak ve birbirlerinin parasını almak da rastlanmayan şeyler değil. Sokak çocuklarının genellikle üçü beşi birarada dolaşıyor. Bu durumları çeteleşmekten çok tehlikeye karşı dayanışmayı, bir yere, bir gruba ait olmayı ifade ediyor. Grup olarak dolaşanlar metruk binalarda, iş hanlarının kör köşelerinde uyuyabiliyorlar.

Bu işin son aşaması suç. Suçtan başka bir yol kalmıyor. Ve artık onlar da suça eğilimliler. Öyle canı istediği için elma çalmaya, acıktığı için ekmek çalmaya benzemiyor bu kez. Sokak çocukları hareketli yaşıyor ama çoğu, sessizce aramızdan ayrılıyorlar.

Sokaklarda gördüğüm her çocuk  onları görmezden gelen sistemin bir parçası. Onları kurtarmak için refah seviyesi dahil birçok alanda iyileştirmeye gidilmesi gerekiyor.