Yazımın başlığını önce siyonizmin p...leri olarak yazmayı düşündüm ama siz değerli okuyucularıma olan saygımdan dolayı vazgeçerek çocukları ifadesini kullandım. Ben çocukları yazsam da siz isterseniz p…leri olarak okuyabilirsiniz.
Bunlar zaman zaman Müslümanların kutsallarına hakaret etmeyi marifet sayıyorlar. Son olarak adı anılmaya değmez bir mizah dergisi Peygamber Efendimizin ve Hz. Musa Peygamberin resimlerini çizerek alaylı bir tavırla hakarete yeltenmiş. Böylece Müslümanlara, İslâm dinine ve İslâm’ın son Peygamberine saldırarak kin ve nefretini kusmuş.
Müslümanların tepkisini ölçen ve büyük bir provokasyona yeltenen bu bedbahtların yaptıkları alçaklığı ve bu alçaklığı hakaret saymayarak onları savunanları şiddetle tel’in ediyorum. Bu tel’in her Müslümanın yapması gereken en önemli vazifedir ve bu tel’in imanın bir göstergesidir.
Bir Müslüman bu şekilde bir hakarete veya İslâm’a yapılan düşmanlığa sessiz kalamaz. Mümkünse eliyle, mümkün değilse diliyle, o da mümkün değilse buğz etmek, tel’in etmek, kınamak suretiyle tepkisini ortaya koymalıdır.
Bu olayda devletimiz olaya el koymuş, buy hakarete yeltenenleri yere yatırarak ters kelepçe ile gözaltına almıştır. Bu da bizim yüreğimizi biraz olsun ferahlatmıştır. İyi ki bu hakaret karşısında sessiz kalmayan yöneticilerimiz var.
Biz de bu tür yazılarımızla bu siyonist çocuklarına tepkimizi ortaya koymak zorundayız. Bu imkânımız varken bunu yapmazsak imanımızı sorgulamamız gerekir. Diğer Müslümanlar da sosyal medyadan ondan da yoksun olan ve hiçbir imkân bulamayan Müslümanlar da hiç değilse buğz etmeli, onlara karşı kalpten tepki göstermelidir. Bunu bile yapmayan kişi imanını sorgulasın.
Bu vatan bize Anadolu Selçuklu ve Osmanlı atalarımız tarafından şehir kanıyla sulanarak tevdi edilmiş, emanet olarak bırakılmıştır. Milyonlarca şehidin al kanıyla sulanmış bu vatan toprağında hiç kimse bizim dinimize, kitabımıza, Peygamberimize, ezanımıza, ay yıldızlı bayrağımıza hakaret edemez. Hiç kimse Müslüman toprağında Müslümanlara ve onların kutsallarına saygısızlık yapamaz.
Onlar neye tapıyorlarsa tapsınlar, neye inanıyorlarsa inansınlar ama yeter ki bize bulaşmasınlar. Biz onların taptıklarına hakaret etmeyiz. Zira bu konuda Yüce Allah’ın emri var. “Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler” ilahi emri gereğince onların putlarına karışmayız. Yeter ki onlar da bizim inancımıza karışmasınlar, bizim kutsallarımıza hakaret etmesinler. Onların taptıklarına hakaret etmeyiz ama bizim kutsallarımıza saldıranlara da sessiz kalamayız.
O alçakların hakaret ettiği, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz, Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed (s.a.v.) dünya ve ahiret saadetinin temel prensiplerini ve şaşmaz ölçülerini getirmiş ve o eskimez, pörsümez değişmez doğruları kendi hayatında hassas bir şekilde tatbik ederek bize en güzel örnek ve rehber olmuştur.
Dürüstlük, doğruluk, ahlâki güzellikler, sadakat, diğergamlık ve ahde vefa gibi kutsal değerlerin öncüsü olan ve bizzat Yaratıcımız tarafından kıyamete kadar gelecek tüm insanlığa en güzel bir örnek olarak gösterilen Efendimiz, aynı zamanda şefkat ve rahmet Peygamberi olarak, Yüce Allah’ın kâinata gönderdiği büyük bir lütfû ve en güzel hediyesidir.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de; “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe 9/128) buyurmuştur. Efendimizin biz ümmetine karşı çok şefkatli ve merhametli olduğunu ve bizim asla sıkıntıya düşmemizi istemediğini, mü’minlerin sıkıntıya düşmesinin ona çok ağır geldiğini ve inananlara çok düşkün olduğunu bizzat Allah Teala bildiriyor.
Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de ayrıca O’nun; “Âlemlere rahmet olarak gönderildiğini” (Enbiya 21/107) beyan buyuruyor. Bu Âyetlerden anlıyoruz ki; Allah’ın son Peygamberi olan Efendimiz; bir rahmet, merhamet, şefkat ve ihsan Peygamberidir. O’nun getirdiği evrensel mesaj bütün kâinatı kuşatmış, bütün âlemi sarıp sarmalamıştır.
Cehaletin, zulmün ve zilletin kol gezdiği ve karanlıklar içinde bunalan dünyaya, bir güneş gibi doğan Efendimiz, getirdiği ulvi ve kutsal mesajlarla bütün âlemi aydınlattı ve ısıttı. O’nun gelişi ile şirk ve küfür sona erdi, putperestlik yıkıldı, zulüm ve vahşet yerini Hak ve Adalete bıraktı. İnsanlık huzur ve saadete ulaştı. O en büyük eğitici, en güzel örnek, tüm insanlığın rehberi oldu. Kimsesizlerin kimsesi, dertlilerin dermanı, hastalıkların ilacı, insanların en yakın dostu oldu. Kalpleri onardı, gönüller yaptı. Hiç kimseyi kırmadı. Rahmetiyle, merhametiyle kuşattı tüm insanlığı…
Çevresindekilere; “elinizden ve dilinizden başkaları zarar görmesin” dedi. “Merhametli olun, birbirinizi sevin, birbirinizi sevmedikçe cennete giremezsiniz” buyurdu. “Yetimin başını okşayın, açları doyurun, hastaları ziyaret edin” diye öğütler yaptı. “Komşusu açken tok uyuyan bizden değildir” dedi. Bunları sadece söylemekle kalmadı, ince ince yaşadı ve yaşattı. O’nun hayatı güzel ahlâk, şefkat ve merhamet örnekleri ile doludur.
Siyonizmin çocuklarının hakaret ettiği bizim canımız, ciğerimiz, her şeyimiz olan ve uğruna canlar verilen sevgili Peygamberimize sonsuz Selat-ü Selam olsun.
Bu konuda devlet büyüklerimizden de bir talebimiz olacaktır. Böyle hakaretlerin önünü kesmek için cezaların daha da arttırılması şarttır. Yetersiz olan cezalar yerine daha ağır ve caydırıcı cezalar yasalarımıza konulursa hiç kimse böyle hakaretlere tevessül edemez. Bunun için mutlaka yeni yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu alçak siyonist çocukları bir yandan kutsallarımıza saldırırken diğer yandan da ülkemize zarar vermek için ormanlarımızı yakmakta, her türlü kahpeliği yapmaktadırlar. Ormanlarımız bizim akciğerlerimizdir. Ormanlarımızı yok ederek ülkemize nefes veren akciğerleri bitiren caniler için de daha ağır ve caydırıcı cezaların getirilmesi şarttır.
"Kıyamet kopacağını bilseniz dahi ağaç dikiniz" Hadis-i Şerifini ve Peygamber övgüsüne nail olmuş büyük hakan Fatih Sultan Mehmet Han’ın "Ormanlarımdan bir ağaç kesenin, başını keserim" sözünü unutmayalım. Ülkemizin akciğerlerini yok edenlerin akciğerleri yok edilmeli, geberip gidinceye kadar zor nefes alacakları kodeslere tıkılmalıdır ki hiç kimse böyle bir davranışa yeltenemesin.
Bir toplumu huzura kavuşturmanın iki yolu vardır. Eğitim ve caydırıcı cezalar. Bu konuda daha önce defalarca yazılar kaleme aldım. Bu münasebetle tekrar hatırlatmış olayım. Eğitim ve caydırıcı ceza olmadan işlenen suçların önüne geçilmesi mümkün olmaz. Yazımı iki şiirimle tamamlamak istiyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.
ALÇAK
Kutsal değerleri hedef alarak,
Hürmeti, saygıyı bozuyor alçak.
Öfkeyle saldırıp hınçla dolarak,
Yanlışa saplanıp azıyor alçak.
***
Kur’an ile Hadis başımıza taç,
Müslüman olanlar bunlara muhtaç,
İlâhi ahkâmla ölmektir amaç,
Kur’an’ın üstünü çiziyor alçak.
***
Son Nebi’yi koymuş hedefe zındık,
Mü’min görünümlü aslı münafık,
Adam bile denmez soysuz yaratık,
Mânâyı kurşuna diziyor alçak.
***
Önderim, Rasûlüm bizlere güneş,
Bütün Müslümanlar bütündür, kardeş,
Hakaret edenin yatağı ateş,
Kutsala kuyular kazıyor alçak.
***
Yüce dinimizin her bir umdesi,
Bunlardır toplumun büyük gözdesi,
Dünya ve ahretin necat müjdesi,
Hakk’a, adalete kızıyor alçak.
***
Mukaddestir bize din, namus, vatan,
Erdemli insana bunlar bir destan.
Aramıza nifak tohumu atan,
Ülkeme gizlice sızıyor alçak.
***
Fedayı can eyler halkımız bizim,
Manevi yapımız ülkümüz bizim,
Kutsal değerimiz öykümüz bizim,
Kalbine münafık yazıyor alçak.
***
Hiç vazgeçilmeyen mübarek dava,
İmansız kurulmaz aile, yuva,
Yokluğu büyük dert, bulunmaz deva,
Mü’mini durmadan üzüyor alçak.
***
Yanlışa, batıla demir atarak,
Toplum düzenine zehir katarak,
Mukaddes mefhuma her an çatarak,
Bâtıla methiye düzüyor alçak.
***
Her tür değerime hakaret eden,
Bâtılın, şeytanın yolunda giden,
Bu kin, garaz ve hınç nedendir neden?
Hakk’a düşman, şirkte geziyor alçak.
***
Fikir özgürlüğü olmuş hakaret,
Müslüman yurdunda bu ne cesaret,
Şeytana kulluk bu, nefse esaret,
Allah'a kulluktan beziyor alçak.
***
Kutsalımdan çek o iğrenç dilini,
Değdirme temize kirli elini,
Yine de derim ki düzelt hâlini,
Mü’min değerini eziyor alçak.
SSE.
***
EFENDİM, PEYGAMBERİM
(NAAT-I ŞERİF)
İnsanlığın tümüne gönderilen son Nebi,
Rabbimin sevgilisi Efendim tek rehbersin.
Yaşadığım sürece yüreğim Sana tâbi,
Müjdecim, uyarıcım, seçkin kulsun, öndersin.
***
Âlemlere rahmetsin, en güzel örneksin Sen,
Kâinatın tek gülü, benzersiz çiçeksin Sen,
Dünyada, ahirette mü’mine desteksin Sen,
İnsanlığın kemâli, merhametli lidersin.
***
Allah terbiye etti, güzel ahlakı yaydın,
Isıtan ve ışıtan hem güneş hem de aydın,
Bâtılı göndererek yerine Hakk’ı koydun,
Bütün karanlıkları aydınlatan fenersin.
***
Yerleştirdin kalplere merhamet, şefkat, ikram,
İlaç oldu topluma tebliğ ettiğin kelam,
Devri cehalet bitti, hâkim oldu Hak nizam,
Tüm insanlık içinde en mukaddes değersin.
***
Hasta, gafil kalplerin en müessir dermanı,
Kuruyan gönüllere kurtuluşun fermanı,
Yolunu şaşıranın sığındığı limanı,
Devletin hükümdarı, cephede cengâversin.
****
Sendedir nûrâniyet, güzellik ve letafet,
Sendedir güvenirlik, edep, hikmet, zarafet,
Cesaret ve azminle kurdun Asr-ı Saadet,
Her kesimler bilir ki eminsin, mutebersin.
***
Zalimlerin elinden kurtardın mazlumları,
Hakkına kavuşturdun mağdur ve masumları,
Engelledin güçsüze her türlü hücumları,
Zayıf, düşkün, yetimle, gariple berabersin.
***
Diri diri gömülen günahsız kız çocuğu,
Seninle hayat buldu kesilen her soluğu,
Cennete doğru döndü ananın yolculuğu,
Kadına hayat veren pırlanta, mücevhersin.
***
Getirdiğin adalet herkese huzur verdi,
Yardımlaşma, paylaşma, lezzet ve sürur verdi,
Son kitap yüce Kur’an mü’mine gurur verdi,
Yüreğimizde yerin, en kıymetli cevhersin.
***
Sevgimiz azalmaz hiç, asırlar geçse bile,
Sensiz geçen tüm yıllar bize onulmaz çile,
Nizamını terk etmek çok büyük bir gaile,
Gönüllerin tabibi, eşsiz misk-i ambersin.
***
Sünnet-i seniyyene tâbi olmak bir şeref,
Deryandan nasip alan mutlak olur müşerref,
Davan yolunda ölmek olmalı kesin hedef,
Bize nefes aldıran manevi atmosfersin.
***
En şerefli kulsun Sen, Selat-ü selam Sana,
Tüm mü’minlere oldun kardeş, yâr, baba, ana,
Havz-ı Kevser’den Sen’le içelim kana kana,
Muhammed Mustafa’sın, Rab seçti, Peygambersin.
SSE.