Soylu, Afet Koordinasyon Merkezi'ndeki toplantının ardından yaptığı açıklamada, bir yandan kaldırılacak bina enkazlarıyla ilgili çalışmaları sürdürdüklerini, diğer taraftan da geçici barınma alanlarında yaşam standardını mümkün olduğu ölçüde yükseltmek için çaba gösterdiklerini söyledi.

‘İHTİYAÇLAR İÇİN ÇABA SARF EDİYORUZ’

Deprem bölgesinde standardı yükseltmek durumunda olduklarını vurgulayan Soylu, "Çamaşır makinesinden tuvaletine, banyosuna kadar bu insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarf ediyorsunuz. İnsanların büyük bölümü köylere gitmişler veya köylerde misafir olarak kalıyorlar. Onların ihtiyaçlarını gidermek durumundasınız. Yine arkadaşlarımızla birlikte çözüm bulmaya çalıştığımız konteyner şehirler, bunların altyapısı, talep ve yerleştirilmesi, çadır kentlerin standartlarının sürekli yükseltilmesi. Milli Eğitim Bakanlığımızın oluşturacağı, çocukların eğitimleri için çadır kentler ve diğer yerlerdeki hazırlıklar... Çocukları görüyoruz, '8. ve 12. sınıfız, ders kitabına ihtiyacımız var' diyorlar. Bunları sağlamak durumundayız. Birçok faktörü arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz. Şu ana kadar Hatay 100 bin çadıra geldi. Diğer illerimizde bu noktaya gelen, gelecek olan var. Hatay'da Altınözü, Yayladağı, Arsuz gibi yerlerde nüfus biraz daha arttı. Oraların tahkim edilmesi lazım." diye konuştu.

‘HERŞEYİ İNCE İNCE DEĞERLENDİRİYORUZ’

Soylu, her meseleyi ince ince değerlendirerek devam ettiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Kimliklendirme ve DNA çalışmaları devam ediyor. Yukarıdan aşağı tek tek bakıyorsunuz. Suriyeli kardeşlerimizin kimliklendirmesi devam ediyor. Birçok mesele var, bütün arkadaşlarımız hepsiyle tek tek ilgileniyor, uğraşıyor. Sağlık açısından suyun klorundan tutun da bütün hijyenine kadar her türlü adım atılıyor. Onlarca ekip, sağlık taramaları yapıyor. Sağlık ocakları ve aile hekimleri taramalarını yapıyor. Off-road araçlarıyla köylere gidiyorsunuz, köylerde, şehirlerde yıkımlar var. Bütün bunların hepsi bir iş süreci içinde yürümektedir. Siz bunları yaparken başkaları da siyaset inşa ve bina etmeye çalışıyor. O da ayrı bir felaket. Bugüne kadar 'Kardeşlerim neye ihtiyacınız var?' diyen herkese kapı açık. Kimseye bir şey söylüyor değiliz. Herkese bu meselede, hep birlikte yapılması gerektiğini ifade ederek yürümeye çalışıyoruz ama öteki tarafta dertleri başka olanlar…Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 "SİYASET YAPMAK İSTEYEN VARSA ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE SEÇİM VAR"

Tamamı boyanan hastanenin o duvarı boyanmadı Tamamı boyanan hastanenin o duvarı boyanmadı

 "Siyaset yapmak isteyen varsa önümüzdeki günlerde seçim var. Herkes meydana çıksın siyaseti yapsın ama spor alanlarını siyaset meydanına çevirmek isteyenler de biraz şurada devletin, milletin, sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu çabaya kulaklarını versinler. Burada insanlar yaşıyor ve yeni bir hayatı oluşturmak için çaba sarf ediyor. Millet seçimde kararını verecektir zaten. Buradan 'Acaba bir şey oluşturabilir miyim?' diyenler olabilir. Burada bizim deprem meselesine gömüldüğümüzü zannedenler, güvenlik meselesinde kalkanlarımızı kaldırmayacağımızı zannetmesinler. Burada insani bir mesele yürütüyoruz. Kendimizi hakikaten bu meseleye gömdük, devam ediyoruz. 3-4 tane bu tip meselenin koordinasyonuna ve mühendisliğine soyunan adamlara da Türkiye'nin geleceğini karartma hakkı verilmez. Öyle bir süreç söz konusu olmaz. Bizim mesaimizi bölmesinler. Biz mesaimizi de böleriz ama mesaimizi bölmesinler. Mesaimizi bölerlerse, altını çizerek söylüyorum, bu milletin karşı karşıya kaldığı süreçte bu millete haksızlık ederler. Biz o haksızlığın yapılmasını istemiyoruz. Mesaimizi bölmek isterlerse rahat böleriz, hodri meydan. Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili hiç kimse bilek güreşine girmesin, tavsiyem odur. Marjinal bir kafayla, zekayla bu milletin karşı karşıya kaldığı bu süreci zehirlemeye çalışmasınlar. Buyrun her şeyi söyleyebilirsiniz, ortaya koyabilirsiniz, heybenizdekini dökebilirsiniz. Devletin ve milletin buradaki mesaisini bölmesinler."

AA

Editör: TE Bilişim