Rusya-Ukrayna savaşı üzerine beş yazıdan sonra biraz ara verelim ve farklı ancak ilişkili bir konuya değinelim istedim. Yazımızda ele alacağımız konu siyasetin dilidir ki, savaşta bir siyaset dilidir…Siyasetin dili mevzusu, ülkemizin de önemli meselelerinden biridir.

Siyaset, seyislikten gelir ve at terbiyesi demektir. Kelimenin kök manası dışında anlamı, kırmadan dökmeden, sorunları çözmek, dertlere çare bulmaktır. Uhulet ve suhuletle…Bu yönüyle bakıldığında siyaset, bir sanattır. Hakiki siyasetçi de sanatçı ruhu olmalıdır. Yani, estetik bir bakış ve olgunluğa sahip olmalıdır. Muhtelif hâl çareleri olduğundan farklı, kimi zaman birbirine zıt siyasi partiler ortaya çıkmıştır.

Dil için, gönül, yürek kelimesini çok anlamlı bulurum. Bu münasebetle Şair Nef’i gazelinde

Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana

Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil

(Gönlü temiz olmayana gönül ehlidir diyemem

Gönül ehli olanların birbirini tanımaması insafa sığmaz)

Diye ne güzel tanımlamıştır.

Ülkenin meselelerini dile getirirken katı, yıkıcı, kaba, argo kelimeler kullanmak siyasetin yani çözüm mekanizmasının irtifa kaybetmesine hatta çakılmasına yol açmaktadır. Kullanılan zehirli dil, zaman içinde kaynağına zehirli meyve olarak dönmektedir. Bu hususta ramazanın da ruhuna uygun belirtmek gerekirse İbrahim suresi 16. Ayette geçen ağaç misali, çok manidardır. Güzel kelimeler zaman içinde dalları göğe yükselen ağaç gibi, sürekli meyve vermektedir. Kötü kelimeler ise faydalı bitkilerin yetişmesine imkan vermeyen zararlı otlar gibidir. Ortamı zehirlemekte veya devamlı zarar vermektedir. Siyaset taraftar yani oy toplama üzerine kurulu olduğundan sorunlu bir dilin işe yaradığı düşünülmektedir. Kısa vadede belki doğrudur, halk içinde heyecan uyandırabilir, radikal kesimleri etkileyebilir ancak uzun vadede yaman bir çelişki halinde ortaya çıkar yada çıkarılır.Ne demişler : ”Rüzgar eken, fırtına biçer” Kaba ve itham edici bir dilin aksülameli aynı ölçüde veya daha fazla yıkıcı olur. Siyaset dili, dalga dalga siyasî partilerin tabanlarına da yansır. Böylece, halk da kutuplaşma ve ötekileşme artar. Milli birlik ve beraberlik zedelenir hatta kimi zaman onulmaz yaralar alır. Sorunlu dil kullanan siyasiler, muhalefetiyle-iktidarıyla aynı gemide olduğumuzu unutmamalıdırlar. Gemide çekişme-kavga, gemiyi selamete ulaştırmaz.

Her yönde gelişmemiz için dili nezaket, ilim, edebiyat ve diplomasî seviyesinde tutmaya özen göstermek gerektir. Ne demişler: “Üslubu beyan aynıyla insan”