Düşmanların Anadolu topraklarını işgale etmesi üzerine, Kuva-yı Milliye'nin teşkilatlanmasında, mili heyecan, birlik ve beraberliğin sağlanmasında İstanbul hükümetinin fetvalarına karşı Anadolu'daki hareketin ulvî bir dava olduğunun kabulünde Anadolu'daki din adamlarının çok büyük rolü olmuştur. Mustafa Kemal, İstanbul hükümetinin fetva atağına karşı Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Efendi'nin fetvasına müracaat etmiştir.
Din adamları toplumun heyecanını, nabzını elinde tutan manevi liderlerdir. Konya halkının mücadele için teşkilatlanmasında, milli birlik ve beraberliğin sağlanmasında din adamlarının çok büyük bir rolü olmuştur. Bu din adamlarından biri de Sivaslı Ali Kemali Hoca'dır.
Hayatı
Ali Kemali Sivas'ın Gemerek ilçesinde dünyaya geldi. Bu yüzden kendisine Sivaslı Ali Kemal de denir. Küçük yaşta Sivas'tan ayrılarak Kayseri, İçel, Antep, Şam ve Halep'ten sonra Mısır'a gitti. Mısır'da El-Ezher Medresesi'nde bir müddet tahsil gördü. Daha sonra Kıbrıs adasına gelen Ali Kemali, Magosa'da bir Rum metropolitinin yanında kalmış ve burada ileri derecede Rumca öğrendikten sonra İçel'e gitmiştir.
İlk icazetini, İçel'de Kadıasker Ayni Efendi'den almıştır. İçel'de bulunduğu sırada Konyalı bir hoca ile tanışarak Konya'ya gelmiş ve şehrin önde gelen ailelerinden Yakub Dedelerden İbrahim Efendi'nin kızı Emine Hanımla evlenmiştir. Burada bilgisini artıran Ali Kemali, Fevziye Medresesine müderris olarak tayin edildi. Bu medresenin yeri, şu anda İsmet Paşa ilkokulunun bulunduğu mekândır.
Ali Kemali daha sonra Mülkî İdadisi'nde 10 yıl boyunca hocalık yapmış, 1907 senesinde Mekteb-i Hukuk açılınca buraya tayin edilmiş ve "Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye" derslerini okutmuştur.
İttihatçı Kimliğiyle Ali Kemali
İttihat ve Terakki Partisini 1907'de Konya'da bir şubesini teşkil eden Ali Kemali, bu şubenin başına geçti. Hakan gazetesinde İttihat ve Terakki Partisinin görüşlerini savunan hararetli yazılar yazdı. 1910'da sultan V. Mehmet Reşad'la görüştü. 1912 seçimlerinde kısa dönemde olsa milletvekili seçilerek İstanbul'a gitti ve Konya'yı temsil etti. Daha sonra 19 Temmuz 1328'de meclis fesh edilince Konya'ya dönmüştür. (1)
Kuva-yı Milliyeci olarak Ali Kemali
Konya'da Milli Mücadelenin önde gelen simalarından olan Ali Kemali, şehirde Kuva-yı Milliyenin teşkilatlanması için büyük çaba sarfetti. Düşmanın memleketi şgali esnasında kalbi vatan ve millet aşkıyla çarpan Ali Kemali, Vali Cemal Bey'in bütün engellemelerine ve göz hapsine rağmen Konya müdafaa-yı Hukuk Cemiyetini kurmayı başarmıştır. Reis, Sivaslı Ali Kemal olurken azalara da Kendisi gibi vatansever olan ulema de din adamlarımızdan Hadimli Vehbi Çelik, Ahi Babazade Yusuf Ziya, Saatçı Rıfat, Çaylak Hüseyin, Faik Kafalı-zade, Hoca Lokman, Maytap-zade Rıfat, Tahir paşazade Cevdet Tahir, İntibah Mektebi Müdürü Mümtaz Bahri, Hacı Mendi-zade Süleyman, Binbaşı Hüsnü, İsmail Hakkı, Gilistralı Hacı Tahir, Kazım Hüsnü, Ereğlili Fuad, Karahafız-zade Mustafa , Mustafa Şevket Efendiler seçildiler. Heyet-i Temsiliye seçiminde de yine Kuva-yı milliye taraftarı olan Hadimli Mehmet Vehbi, Yalvaçlı Ömer Vehbi, Hacı Bekir, Musa kazım ve Kazım Hüsnü seçildiler.(2)
Konya müdafaa-yı Hukuk merkezi Kuva-yı Milliyeye, asker toplama, para yardımı, cephane ve erzak temin ederek cephelere sevk ediyor, mücadelenin başarıya ulaşması için canla başla çalışıyordu. Kısa zaman sonra Konya müdafaa-ı Hukuk'un Hanımlar şubesi açıldı. Bunlar çeşitli yardım kampanyaları düzenleyerek askerler için para, yiyecek ve giyecek topluyorlardı. (3)
Konya'nın İşgali Esnasında Ali Kemali Efendi'nin İstanbul'dan Gönderilen Heyete Verdiği Cevap
İtalyanlar 1300 kişilik bir taburla Konya'yı işgal eder. İngilizler de Bağdat Demiryolunu ele geçirmek için 80 kişilik bir birlikle İtalyanlara katılır. Konya İstasyonunu denetim altına alırlar. Konya halkı işgalde ilk etapta bir şaşkınlık yaşasa da bu uzun sürmez. Sivaslı Ali Kemali ve onun gibi düşünen diğer Konya aydınları başta olmak üzere halk arasında kıpırtılar başlamıştı. İstanbul Hükümeti bu kıpırtılardan hoşlanmaz. Bu maksatla Konya'ya bir 'Nasihat Heyeti' göndermeye karar verir. Damat Ferit Paşa, Nasihat Heyeti'ne şu emri verir: "Konya'ya gidin ve başta Ali Kemali olmak üzere bütün halka, mütareke hükümlerine karşı gelmenin imkânsızlığını ve böyle bir harekete kalkışanların ise şiddetle cezalandırılacaklarını bildirin. Heyet aldığı emirler doğrultusunda Konya'ya gelir. Ali Rıza Paşa ise önce bir zemin yoklaması yapmanın doğru olacağına inanır. Özel Sekreteri Burhan Cahit'i yanına çağırarak "Git, Sivaslı Ali Kemali ve diğer aydınlarla görüş bakalım. Konya'ya gelen Nasihat Heyeti hakkında ne düşünüyorlar bir sor." Burhan Cahit, Ali Kemali'nin yanına gider ve heyet hakkında görüşünü sorar. Ali Kemali, gür sesiyle kararlı bir şekilde: "Konya halkı, ruhunda vatanseverlik, kafasında haysiyet, kanında Türklük olan memleketin her namuslu ve faziletli ferdinin yapacağı aynı şeyi yapacak, vatanını müdafaa edecektir. Bu hak ve şeref yolunda temsil edecek kıymetli evladını bu halk hiç şüphesiz bulacaktır. Tarihimiz meydandadır. Türk milleti tarihinin hiçbir devrinde rehberden mahrum kalmamıştır. Vatanseverlik ve fazilet bu mukaddes rehberin hizmetine yardımcı olmaktır."(4)
İngilizlerin isteği üzerine Öğüt Gazetesikapatıldığı zaman Ali Kemali Konya'da bir miting düzenlemiştir. Bu mitingde Ali Kemali, Konya halkına şöyle seslenir:
"Ey ahali, ey Konyalılar! Gazete demek bir milletin dili demektir. General Milen dilimizi kesti. (Kahrolsun sesleri) Ne idüğü belirsiz birkaç Frenk dilimize kilit vurdu. Millî davalarımızı müdafaa etmek, dinimizi, imanımızı, Türklüğümüzü muhafaza etmek, bizim, sizlerin, hepimizin vazifesidir. Bizi susturamazlar. Dönersek kahpeyiz, millet yolunda bir azimetten. Bu millet ölmedi, ölmeyecektir.. Bugün Öğüt'ü kapatmışlarsa yarın bir başka Öğüt çıkacak, bizi hak ve hakikat yolunda asla ve asla susturamayacaklardır." (5)
Bozkır İsyanları ve Delibaş'ın ortaya çıkışı
Konya'nın Bozkır ilçesinde ilk isyan, 27Eylül 1335'( 27 Eylül 1919)te başladı ve 4 Terin-i Evvel 1335 (4 Ekim 1919)e kadar devam etti. Kuva-yı Milliyeci, Konya Vali vekili Hadimli Mehmet Vehbi delaletiyle bir heyet-i nasiha gönderilerek ilk isyan kansız bir şekilde bastırılmıştı. İkinci isyan ise 21 Teşrin-i Evvel'de başladı 4 Teşrin-i Sani 1335'e kadar devam etti. Önceki isyan harekâtına karşı daha tedbirli hareket eden asiler, ellerindeki silah ve cephaneyi teslim etmemişlerdi. Kendilerine destek bulmak için hadim, Alibeyhüyüğü, Akviran ve Karamanda faaliyete giriştiler.
Asilerin bu faaliyetleri üzerine Afyon'da bulunan Arif Bey'in idaresindeki Karakeçili Müfrezesi Seydişehir'e gönderildi. Ayrıca bazı kuvvetler şehrin güney hududunu korumak üzere Çumra ile Akviran arasında toplandı.
23 Eylül'de asiler Bozkır isyanının tenkili için Çumra'ya gönderilen kuvvetlerin çekilmesini istediler. Vali vekili Vehbi Çelik, asilerin isteklerini reddetti. Bunun üzerine asiler, telgraf hatlarını kestiler. Aynı gün 3000 kişilik bir gurup Bozkırın Akkilise köyünü basarak halkı zorla kendilerine iştirak ettirdiler. Buradan Seydişehir ile Akviran üzerine hareket etile. Akviran civarında toplanan bu asi gurubuna Konya'dan heyet-i nasiha gönderildiyse de asiler dinlemediler. 24 Teşrin-i Evvel'de(Ekim) Arif Bey'in kuvvetleriyle yaptığı çarpışmada ağır kayıplar vererek dağıldılar. Bu sırada isyan Çumra, Hatunsarayı ve Alibeyhüyüğü'ne de sıçradı. Elde fazla kuvvet bulunmadığından yalpana telkinler neticesinde milli kuvvetlerde firarilerin armasından dolayı bu bölgelere asker sevk edilemedi. Çumra ve Akviran'a nasihat heyetleri gönderildi. 27 Teşrin-i evvel'de Apa köyü civarında Delibaşın etrafında toplanan asiler 28 Teşrin-i evvel'de yapılan çarpışmada bozguna uğrayıp dağıldılar.
Arif Bey'in bu başarısı, Çumra halkı üzerinde etkili oldu. Çarpışmadan sonra milli kuvvetler Alibeyhüyüğü'ne geldiğinde Delibaş'ın etrafındaki asilerin dağılmış olduğunu gördüler. Bu arada asiler 28/28 Teşrin-i evvel'de Çumra'ya gitmekte olan bir müfrezeyi pusuya düşürerek esir ettiler.
Asilerle son çarpışma, Dinek yakınlarındaki ormanlık bölgede 2 Teşrin-i Sani 1335'te yapıldı. Bu çarpışmadan sonra Milli Kuvvetler Bozkır'a girerek isyancıların elinde bulunan bütün köy ve kasabaları kurtardılar.
İkinci Bozkır isyanı 20 gün sürdü. İsyan esnasında asiler Bozkır'ın 1 saatlik mesafeye yakın olan tüm telgraf hatlarını kestiler. Milli mücadeleye taraftar olanların mallarını yağmaladılar ve işkence ettiler. Bozkır'daki Hükümet Konağı'nı, Askerlik Şubesini, jandarma Dairesini ve buradaki silah ve cephaneleri tamamen ele geçirmişlerdi. İsyanın bastırılmasında 132. Piyade alayı çok önemli rol oynadı. Hareketin sona ermesinden sonra alayın 1.taburu Bozkır'da bırakmıştır.(6)
Mustafa Kemal'in Konya'ya Gelmesi ve Temasları
5 Mayıs 1920'de Konya'da yeni bir fesat yuvası ortaya çıkarılmış, 6 Hazirana kadar bu fesat yuvası dağıtılmıştı. Bu arada hapishane pek çok tutuklu bulunuyordu.
Konya'da vali değişikliği yapılmış, 18 Temmuz 1920'de Van Valisi Haydar bey, Konya Valisi olarak tayin edilmişti.
Mustafa Kemal, olayları yerinde takip etmek ve Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti temsilcileriyle görüşerek bazı talimatlar vermek üzere 3 Ağustos 1920'de Konya'ya geldi.
Valilik binasında kısa bir dinlenmeden sonra şehrin ileri gelenleri ve heyetlerle görüşmeler yaptı. Bu arada Müdafaa-ı Hukuk Konya Heyet-i Merkeziye Reisi Sivaslı Ali Kemal ile de bir görüşme yapan M. Kemal, Konya'daki olaylar ve halkın efkar-ı umumiyesi hakkında bilgi aldı. Hadiseye katılanların büyük bir pişmanlık duyduklarını belirten Sivaslı Ali Kemal, "bunların kandırılmış masum halk olduğunu, halkın kandırılması için sürekli fitne tohumlarının ekildiğini, isyanın esas sebebinin de halkı iğfal eden kişiler olduğunu" söyledi ve cinayete fiilen karışmamış kişilerin affını talep etti. Meclisin bu kişileri affederse Konya'da Ankara'ya karşı güvenin artacağını dile getirdi. Ali Kemal'in af talebini makul karşılayan Mustafa Kemal makine başına geçerek Meclis, ikinci reisi Celaleddin Arif Bey'e şu telgrafı çekti:
"B.M. Meclis-i Reisi Sanisi Celaleddin Arif Bey'e
Konya'nın vaziyetini şayan-ı memnuniyet buldum. Ahali tenvir edilmiştir. Bedhahanın ilkaatına aldananları hatalarını anlayarak tashih-i ahlaka başlamışlardır. Konya vakasından sabıkan mahkûm olup, evrak-ı hükmiyeleri liecli't-tetkiki heyet-i âlileyelerine takdim edilmiş olanlarına affıyla bu esnada iğbirarın( güceniklik, kırgınlık) da izalesini muvafık bulunuyorum. Vali bey efendi de bu babda hem fikirdir. Cumartesi ictimâ-i umumî yapılacağını biliyorum. Sırf bu mesele hakkında karar vermek üzere yarın ictima ve karar-ı affı rüfekamla bu muhitten çıkmadan evvel tebliğ buyurmalarını vükela-yı kiramla Millet Meclisi'nden suret-i mahsusada rica ederim. 3 Ağustos 1336
Mustafa Kemal" (7)
4 Ağustos 1920'de TBMM'ye af mevzuunu teklif etti. 6 Ağustos 1920'de mecliste af kabul edildi.
Konya İsyanı ve Sivaslı Ali Kemal'in Şehadeti
Zeynel Abidin ve şürekâsının Milli Mücadeleyi boğmak üzere kışkırttığı ve destek verdiği Delibaş Mehmet, kendisini tam anlamıyla Kuva-yı Milliyeci olarak tanıtmış ve çevresindekilere bu izlenimleri vermiştir. Onun bu hareketlerinden sadece Konya Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Reisi Sivaslı Ali Kemali Bey kuşkulanmış ve Vali Haydar Bey'i ziyaret ederek uyarmıştır. Bütün bu kuşkulardan sonra vali Delibaş'ı yanına çağırarak, Delibaşla görüşmüştür. Delibaş, Kuva-yı Milliyeye bağlılığını tekrarlamış, valiyi bu konuda ikna etmiştir. Delibaş Mehmet'i, Çumra olaylarında asayiş ve güvenliği sağladığı gerekçesiyle "Binbaşı" rütbesi verilerek milis kuvvetlerin başına getirmişti ve cepheye savaşmaya uğurlamıştı. Vali Haydar Bey, Sivaslı Ali Kemali'nin uyarılarını bir vehim olarak algılamış, gereken tedbirleri almakta gecikmiştir. (8)
Delibaş Mehmet, Vali Haydar Bey'den aldığı yetkiye dayanarak Sultaniye, Hotamış, Karaman, , Çumra, ilçeleriyle nahiye ve köylerinde ne kadar asker kaçağı, hapishane kaçkını ve çeşitli suçlardan arananlar varsa etrafında topladı. Yaptığı kanunsuz işlere kimse müdahale edemiyordu. Delibaş'a kimsenin müdahale edemediğini gören halk da çaresiz ona itaat etmek zorunda kalıyordu.
Delibaş Mehmet, isyan zamanını iyi tespit etti. Çünkü isyan ettiği dönemde Konya'da pek fazla asker yoktu. Çünkü Eylül ayının son günlerinde padişah yanlısı olanlar ve bunların propagandasını yapanlar Çiğil taraflarında hükümete karşı bir isyan başlatmışlardı ve askerlerden mühim bir kısmı o cenaha sevk edilmişti.
Delibaş Mehmet isyandan bir gün önce Çumra Nahiye Müdürü Emin Bey'in davetine icabet etmeyerek, onu köyüne çağırmış, önce alay ederek köpeğine ateş etmiş ve Emin Bey'i hapsederek 2 Teşrini evvel 1336 cumartesi günü 132 piyade ve 117 süvari ve 200 silahsız kuvvetiyle Çumra 'ya girdi. Postaneyi basarak telgraf hatlarını kesti. (9)
Çumra postanesini basan delibaş hükümete şu telgrafı çekmiştir: "800 atlı ile Çumra'dayız. Yarın Alibeyhöyüğü'ne gidiyoruz. Bir gün sonra Konya'dayız. İltihak edenlerle birlikte 2000 atlıyı bulduk." Telgrafhaneden sonra karakolu basarak jandarmaları esir etmiştir.
Asiler alaturka 3 Teşrin-i Evvel alaturka saat 08.00'de sabah ezanı vakti kurşun atarak şehre girdiler. Vali ve polis ve resmi memurlarla az bir kuvvetle Alaeddin tepesine isyancılara karşı savunma tertibatı aldı. İsyancılar Konya hükümet dairesini ele geçirdi. Hapishanedeki mahpusları salıvererek şehirde halkı isyana katılmaya zorladılar. Asiler camilerde selâlar verdirerek " Allah'ını, peygamberini, padişahını seven ve emirlerine itaat edenler, Hükümet meydanına gelsinler." diye bağırıyor, şehir halkını isyana katılması için baskı yapıyorlardı.(10)
İsyancıların tek hedefi vardı: Kuva-yı Milliyecileri imha etmek. En azından önderlerini yok ederek Ankara üzerine yürümek. Konya'ya girdikleri zaman aradıkları ilk kişiler Kuva-yı Milliyeci askerler ve onlara destek veren, vatanını, milletini İngilizlere temlimde değil de vatanı mukavemet ederek kurtulacağına inanan vatansever müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Resi ve azalarıydı.
Ali Kemali, tüm ısrarlara rağmen saklanmayı kendisine uygun bulmadı Kendisini uyaranlara şöyle diyordu: "Ben şimdiye kadar kimseye fenalık etmedim. Memleketin ve halkın selameti için çalıştım. Şimdi ise cehaletten kaçarsam vazifemi yapmamış sayılırım." diyerek sükûnetle evinde bekledi (11)
Ogün isyancılar Ali Kemali Efendi'yi Piri Mehmet Paşa yakınındaki evinden alırlar ve döve döve kayıklı kahve civarındaki Abdürrahim Hanına getirirler. Yolda kendisine her türlü işkenceyi yapıyorlardı. Onu sürekli tekmeleyerek hakaret ediyordu. Hoca bütün bu işkenceler sabırla katlanıyor; "Yarabbi, bunlar ne yaptığını bilmiyorlar. Bu millet cehaletin elinden çok çekti. Ben onları affettim. Sen de onları af et" diye dua ediyordu. Orda kendisiyle birlikte başka subay ve memurlar da vardır. Hocanın tek suçu Kuva-yı Milliyeci ve İttihat ve Terakki Partisinin eski bir mensubu olmaktı. Aynı gün bir kısım mahkûmla birlikte Piri Mehmet Paşa camiine nakledildi. Orada Akşehirli Ahmet Efendi de vardı. 4 Ekim sabahı bir kısım mahkûm Aslanlı Kışlaya doğru yola çıkarıldı. Kışlaya doğru adeta sürüklenircesine döve döve götürülen Ali Kemali Efendi yolda vefat etti. Vefatından bir gün önce Postane memurlarından İsa Ruhi Bey'e, "Ben bunları affettim. Müsebbibi cehalettir. Aileme söyleyiniz, davacı olmasınlar."diye vasiyet etti.
Vefat ettikten sonra cesedi elbiseleri soyularak bir arabaya konularak Hükümet Meydanına getirildi. Cenazesi saatlerce orada kaldı. İsyancılardan Çiftemerdiven Mahalleli Mecik oğlu Purkar Artin, Ali Kemali'nin cesedini tekmeleyerek,"Boynuzlu gidi, haydi halka nutuk at!" diyerek hakaret etti. Konyalı şair Abdi, Ali Kemali'nin vefatı sebebiyle şu tarihi düştü:
Üç teşrin sabahı bir ateş düştü
Neye uğradığını bilmez ahali
Ol günde şehadet şerbetin içti
Müderris Sivaslı Ali Kemali (12)
Ali kemali Efendi, kendisini sevenler tarafından Üçler mezarlığına defnedildi. Kabri, Üçler'in Mevlana dergahı karşısındaki kapının sağ tarafındadır. Mezar taşındaki kitabede şu ifadeler yer almaktadır:
Zair,
Bu mezarda cehli tasallutu ve taassubun kini meknuz isyanda darben şehid edilen müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Konya Heyet-i Merkeziye Reisi ulemadan Sivaslı Ali Kemal Efendi Hazretleri medfundur. Düşmanlarını affeden bu ruhun aff-ı İlahiyeye mazharı için dua et." Yevm-i isneyn 4 Teşrin-i Evvel 1336.
Kişiliği
Ali Kemali Efendi, mert, cesur, verdiği sözden dönmeyen ve fikrini sonuna kadar savunan vatansever bir kişiydi. Gayet şık giyinirdi. Konuşmasından herkes feyz alır, üzüntüsü olanların kederini giderirdi. Teşkilatçı bir yapıya sahip olan Ali kemali Efendi, hem İttihat ve Terakki Partisinin şubesini hem de Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetinin Konya Şubesini kurarak Türk milletine hizmet etmeyi kendine en büyük görev olarak kabul etmiştir.
Ali Kemali Efendi, yaratılış itibarıyla şen şakrak, nüktedan ve samimi bir zat olup, sufiyane muhite açık ve serbest konuşan bir veli idi. Konya'ya yerleştikten sonra Ali Kemali Efendi, tasavvufla meşgul oldu. Mevlana, Muhyiddin Arabi ve Sadrettin Konevi gibi alimlerin eserlerini okudu.
Zamanla Konya'da Ali Kemali Efendi'nin de dahil olduğu" bezm-i muhabbet"adıyla anılan bir sohbet ortamı teşekkül etti. Kambur Tevfik Bey, Filibeli Sıdkı Dede, Çumralı Hacı Hüseyin Efendi, Tavaslı Osman Efendi, Kıbrıslı Faik Bey, Abdülaziz Mecdi Tolun ve Ayaşlı Şakir bu muhabbet meclisinin müdavimlerindendir. (13)
Eserleri:
Mizane'l Mantıke'l İsagoci; 1903-1909 yılları arasında yayınlamıştır.
Hayalat ise basılmamıştır.
Dipnot:
1)Aslanoğlu, İbrahim, Sivas'ın Meşhurları, c:1 s. 94, Sivas İl Kültür Müdürlüğü yay. 2006/SİVAS
2)Avanas, Ahmet, Yrd. Doç. Dr. Millî Mücadele'de Konya, s.69,TTK yay.1998/ANKARA
3) Kutay, Cemal, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, s.80,
4)Uz, Mehmet Ali, Konya Alimleri ve Velileri, s.383, Meram Belediyesi Yay, Ağustos 2013/KONYA
5) Konya Gazeteciler Cemiyeti Veb sitesi
6)Avanas, a.g.e., s.104
7) Önder, Mehmet, Atatürk Konya'da, s.7,TTK Basımevi, 1989/ANKARA
8) Gündüz, İbrahim, Bütün Yönleriyle Karapınar, s.137, Kuzucular ofset, 1980/KONYA
9)1336 Teşrin-i Sani, Öğüt Gazetesi, sayı: 498,Konya Bölge Yazmalar Kütüphanesi.
10) Öğüt Gazetesi, 3 Teşrin-i Sani 1336
11) Oğuz, Hüseyin, Konya Delibaş Mehmet Hadisesi, s.80, Konya Bilim Dağıtım Gazetecilik yay.2005/KONYA
12) Kutay, Cemal, a.g.e.s.92
13) Uz, a.g.e, s.384
ANUŞ GÖKCE