ŞİMDİ HEP MEYDAN MEYDAN SÖYLENEN SÖZLERE BAKIN!

Abone Ol

31 Mart Yerel seçimleri yaklaştıkça aday adayları bir bir ortaya çıkmaya başladı. Herkes eteğindeki taşları dökmeye başladılar.

Meğer neler neler yapacaklarmış yanlarında da he heciler de var olunca bol keseden atıyorlar.

“Avam yalanla avutanı hakikatle korkutana tercih eder.” Cenap Şahabettin ifadesinin yerli yerinde anlam buluyor ve avutmaya mı geliyorlar?

Sahi şimdiye kadar nerede referans olacak ne yaptınız da sizlere inanalım?

Cenabı Allah yöneticilere hayır murat ederse, Salih dürüst, açık sözlü yardımcı danışman verir ki, unuttuklarını ona hatırlatır, hatırladığında bildiği şeyleri yapmak istediğinde ise ona yardımcı olur.

Şayet Allah o yöneticiye kötü danışman verir, unuttuklarını hatırlatmaz hatırında tuttuğu işler konusunda (bildiği işleri yapmak istediğinde) ise ona yardımcı olmaz. (Kenzu’l Ummal, h.no: 14940)

Evet, Belediyeciliğin Okulu yok.

Her türlü meslek sahibi siyasette yer almak başka deyişle basamak olarak kullanmak için yerel idarelere talip oluyorlar. İstisna olarak idealist olanları da gördük. Ki, onları ayrı tutuyoruz.

Ziya Paşa;

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,

Şahsın görünür rutbei eserinde.”

Şehrine kalıcı ve yıllar sonrasına hizmet edecek eserler bırakanları takdirle anmak gerekir.

Ha bunun yanında öyle yöneticiler vardır ki, etrafında etten duvarlardan gerçeği göremezler. Dünyayı tozpembe gösterirler idareci de onlara inanır.

Öyle ki, kendilerince küllük müftülüğü yaparak fetva bile verirler. Hâlbuki gerçekte ne sorunu bilirler ne de çözüm yolunu bilirler. Ancak, bol keseden atarlar.

Tıpkı böylesi çokbilmişlere canlı örnek verelim mi?

“Bir gün ormanda araştırma yapan Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog ve Antropolog yağmura yakalanmışlar. Hemen yakınlarındaki bir orman evine giderek yardım istemişler. Ev sahibi misafirlerini güzel karşılayarak ikram hazırlamak için mutfağa geçmiş. Bu sırada ekiptekilerin gözüne evdeki soba borusu takılmış. Soba yerden bir metre kadar yukarı konularak, altına taşlarla destek yapılmış. Bunu gören ekiptekiler bu konuda kafa yormaya ve yorumlamaya başlamışlar.

Kimyacı, "Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış” der.

Fizikçi, “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş” diye yorumlar.

Jeolog, “tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış.” der.

Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.” derken;

Antropolog, “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha soyut biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş” diye değerlendirir.

Bizimkiler aralarında böyle konuşurken orman köylüsü içeri girer ve hep birlikte ona sobanın böyle yukarıda olmasının nedenini sorarlar. Adamdan çok manidar bir cevap gelir:

– Boru yetmedi.

Demem o ki; herkesin ne yapmaya çalıştığına kafa yormayın, bazen sadece boru yetmez. (Alıntı)

Bol keseden atan çokbilmiş küllük müftülerine ithaf olur.

Ziya Paşa;

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,

Şahsın görünür rutbei eserinde.”