Ey gönlüm ! hazırlan.

      En güzel gecelerini giy, en güzel yıldızlarını kuşan, tozlu sandıklarda saklı kalmış, unutulmaya yüz tutmuş, kullanmadığın kullanamadığın en güzel duygularını çıkar bu gece. 

      Ve, başla en güzel gönül yaşlarıyla bağrında yeşeren sevda ağacını sulamaya. Bu gece sırlarla yoğrularak yaratılan dünyaya, teşrifleriyle daha da bir sır katan Sevgililer Sevgilisi ( s.a.v ) konuk olacak sana !

      Hâyy Râbb'im ! Ne güzel telkîn, ne güzel müjde ve ne güzel takdir bu...Olurmu ki, bu güzel saadet bizi de bulur mu ki, himmet et ey güzel Nebî !

       Arayışın en kutsîsi, beklentinin en güzel ifadesi, umudun en şahanesi, Ey ümmetin Muhammedî'si bekler bu ümmet, ahh hadsizce o teşrifinizi...  !

      Değerli okurlar yazımızın girişindeki ilk iki paragraf takdiriniz üzere, değerli şair, yazar, programcı vb. kardeşim Seyiz Ayvaz beyefendinin, dumanı üstündeki Geleneksel Seni Anma Geceleri isimli şiir kitabından alıntıdır.  

      Hissiyat kuvvetli, ifade son derece zengin, tecrübe lisan-ı hâl de sabit ve şık bir üsluptu Seyit beyin ilk göz ağrısı eseri Geleneksel Seni Anma Geceleri ve ;

kendi adı gibi Nesîb yani, ayrıcalık ve farkındalıkla yazılmış, hülasa tam bir Konya beyefendisinin kaleminden dökülmüş inci taneleriydi kitabının muhtevası, değerli okurlar. 

      Hayranlıkla okudum ve gururla takdir ettim bu marifetli kardeşimi. 

      Hem ilahi âşk-ı arayışındaki hasretin, hem dünyalık bir sevgiliye olan hasretin, oysa farkında olunmayan marifetlerin izleri vardı o zarif mahsuniyetle yazdığı kitabında, sayın yazarın. 

       Esra Yayınlarından okuyucunun ilgisine sunulan kitabıyla, çoğunlukla Peygamber efendimize ( s.a.v ) olan muhabbetini dile getiren sayın Ayvaz, bu vesileyle de hakikaten duygularını güzel bir üslupla harmanlamayı başarabilen maharetli edebiyatçılarımızdan olduğunu da, gözlere ve gönüllere ayân etmektedir. 

       Kitabının girişinde önsöz mukabilinde, Yüreğimden...diyerek tabirlendirdiği cümleleriyle, eserinin bir anlamda yazma nedenini de anlatmaya çalışan değerli yazar ;

       Çok seviyorsanız, çok değerliyse sizin için, çok ihtiyacınız olduğuna inanıyorsanız ve bizden alınıvermişse, imtihanımız başlamış demektir. Değer vermediğiniz, sevmediğiniz yada ihtiyacınız olmayan bir şeyle neden imtihana tutulasınız ki ?

       Sevdiğimizi kaybetme anında çektiğimiz acı, kaybettiğimize olan ihtiyacımız, verdğimiz değer ve sevgimizle doğru orantılı. Sevgimiz ne kadar büyükse acımızda o kadar büyük oluyor...diyerek, hissiyatını ifade etmektedir. 

       İlk bakışta kara elması anımsatan eserinin, bir yüzünda kara geceyi aydınlatan ayı, diğer yüzünde güneşin en masum halini resimleyen sayın Ayvaz, içindeki fırtınaları da, hem görsel hem de edebî olarak  dile getiren sayın Ayvaz, hissiyatını da yüreğinin en harîm yerinden şöyle kaleme dökmektedir :

      Ve şimdi aşkı yaşamalı..

      Geceyle birlikte oturup aşk sofrasına, gözlerine yakmalı bütün yıldızları. 

      Aşkın, yürek yakan sesiyle sesiyle söylediği nağmeleri dinlerken, ağlamalı.

      Ağlarken de yüreğe akıtmalı  gözyaşlarını.

      Aşkla susmalı...

      ...Aslında aşkla haykırmalı ama, sadece yüreğinin duyacağı kadar.

      Sonra da Aşkla dirilmeli, aşkla ölmeli.

      Ve Aşkla beklemeli... ( Arka kapak ) 

      Kendisiyle aynı gazete de yazmanın mutluluğuyla, okumaktan büyük keyif aldığım eseri Geleneksel Seni Anma Geceleri'ni, bütün okurlarımıza cân-ı gönülden tavsiye ediyor, böyle zarif bir kitabı kütüphanelerine mutlaka kazandırmalarını, tavsiye ediyorum. 

      Ayrıca eserin sahibi değerli kardeşim Seyit Ayvaz beyefendiyi de, bu marifetinden ve eserinden dolayı tebrik ediyor ve eserlerinin sayısının hızla çoğalmasını temenni ediyorum.

      Ramazan'ınız mübarek, sofralarınız bereketli, dualarınız kabul olsun inşaallah efendim.

                                                                                                                      Allah'a emanet olunuz.