Avustralya'nın küçük kasabası Aberdeen'de yaşayan Katherine Mary Knight, görünüşte sıradan görünen bir anneydi. Fakat erkek arkadaşıyla arasında geçenlerden sonra hiç kimse bu yaşananlara inanamadı.
Kathy'nin John Charles Thomas Price ile birlikteliği ilerleyen zamanlarda ciddi bir noktaya taşınmış ve Kathy'nin evlilik isteği oluşmuştu. Fakat Price'ın evlilik talebini reddetmesi üzerine korkunç bir adım attı. John Price, son zamanlarda komşularına eğer başına bir şey gelirse sorumlusunun Kathy olacağını söylüyordu.
Bir akşam evine geldikten sonra uyuyan John, Kathy tarafından bir kasap bıçağıyla uykusunda tam 37 kez bıçaklandı.
Fakat yaşananlar bununla bitmedi, polis fotoğraflarında tüm eve sıçramış kanlar dehşet veren bir görüntüyle karşılaşıldı.
Kathy, John'un cesedini yatak odasından aşağıya, oturma odasına taşımış, derisini yüzmüş ve et kancasına asmıştı. Özellikle derisini yüzme biçimi tüyleri diken diken eden bir dehşet konusu haline geldi.
Kathy, John'un vücudunu parçalara ayırarak "yemek yapmaya" karar vermişti. Bu kabus gibi yemeğe tanık olan ilk birkaç polisten biri olan emekli dedektif Çavuş Robert Wells, bunun şimdiye kadar karşılaştığı en kötü vakalardan biri olduğunu söyledi.
Kathy, erkek arkadaşının parçalarını balkabağı, patates, pancar, kabak, lahana, kabak ve sosla pişirdi. Knight, ölen sevgilisini yedi ve bitiremeyeceği kadar çok olduğu için tabağının yarısını bitirmişti.
Ertesi gün John'un vardiyasına gelmemesi üzerine iş arkadaşları tarafından çağrılan polis gördükleri karşısında dehşete düştü. Kathy, erkek arkadaşının başsız cesediyle bir aradaydı.
Polis Wells, "İnsanın kalçasından alınan birkaç dilim et, sebzelerle birlikte fırında pişirilmiş ve üzerlerine iki çocuğunun isimleri yazılmış tabaklara konulmuş" diye ekledi.
John'un pişmiş kafası mutfakta, korkunç kanlı bir güveçte bir tencere sebzenin yanında kaynarken bulundu.
Masada iki dolu tabak bulundu, her birinde John'un bedeninden bir parça vardı, üvey çocuklarına kendi babalarını yedirmeye çalışmıştı.
Dengesiz katil, Avustralya tarihine geçti. Davaya bakan yargıç, belgelerinin "asla serbest bırakılmayacak" olarak kayıtlara geçirildi.
Bu meşhur vaka, Avustralya tarihindeki "en şeytani, iğrenç ve sapkın" cinayet olarak nitelendirildi ve kadına "Yamyam Kathy" ve "Avustralya'nın Hannibal Lector'ı" lakapları kazandırdı.
Kanıtlara rağmen Kathy, korkunç cinayeti hatırlamadığını iddia ederek masumiyetini savunuyor. Dedektif Çavuş Wells, kendisinin aklı başında olduğu ve herhangi bir akıl sağlığı sorunu yaşamadığı doğrulandıktan sonra onunla konuştu.
Erkekler tarafından tacize uğradığını ve hayatı boyunca aile içi şiddete katlandığını nasıl bağırıp çağırdığını ama John'u öldürdüğü için asla pişmanlık duymadığını hatırladı. Çavuş Wells, yüzüne baktığında iddialarının yanlış olduğundan şüphe duymadığını anımsıyordu.