Şerh-i mesnevi çağlayanından ibretler -61

Abone Ol

EVDE YOKMUŞ

Nasreddin Hoca, akşamüzeri medreseden evine dönerken, çarşı hamamının önünde birkaç talebesine rastladı. Ayaküstü kısa bir hoş beşten sonra Hoca evin durumunu düşünmeden boşta bulunup talebelerine:

-Buyurun bize gidelim, evde ne varsa olanlardan yer içer sohbet ederiz, dedi.

Talebeleri Hoca'yı kırmayarak peşine düştüler. Dereden tepeden konuşurken evin kapısına geldiler. Hoca cümle kapısının kelebek şeklindeki tokmağını vurunca içerden öfke ve hışımla hanımının sesi geldi. 

Hoca evde havanın bozuk olduğunu tahminde gecikmeyip talebelerine döndü:

-Hele siz iki dakika şurada bekleyin, deyip kenarı göstererek içeri girdi. Karısı Hoca'yı görünce olanı sezmiş gibi:

-Yine peşine kimleri takıp geldin? Şu yorgunluğumla bir de misafir ağırlayamam, diye çıkıştı. 

Hoca çaresiz dışarıyı işaretle:

-Bari mollaları sav gitsinler, dedi. 

Karısı hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi kapının arkasına gelip kapıyı az açarak kapı aralığından:

-Kimi arıyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Dedi. Sonra talebelerin cevap vermesine kalmadan makinalı tüfek gibi döktürdü: 

- Hoca'yı arıyorsanız evde yok! Dedi. 

Talebeler hayretle birbirinin yüzüne bakarak:

-Ama şimdi beraber geldik,  bizi o getirdi, deyince karısı:

-Efendi evde yok, dedim diyerek yüzlerine kapıyı kapadı. 

Talebelerin kapı önündeki gümürtüleri kesilmeyince Hoca sabredemeyip pencereden başını uzattı: 

-Bre efendiler, niçin gürültü ediyorsunuz? Evin kapısı iki... Belki arka kapıdan çıkıp gitmiştir, dedi. 

Talebeler gülüştüler: 

- “Duymak istemeyenden sağırı yokmuş” diyerek dönüp gittiler. 

 

 

**

 

O BİLİR

 

Hoca'nın Konya'da kadılık yaptığı yıllardı. Bir gün mesai bitimi adımlayıp bahçesi güllerle bezeli bir camiin önüne oturdu. Büyük dut ağaçlarının gölgesinde serinleyerek ikindi ezanını bekliyordu. 

Namaz vakti olunca çevreden abdest alıp gelenler selam verip Hoca'nın yanına kuruldular. İnsanların gevezesi de insanlığın gevezeliği de bitmez. Bunlardan biri laf olsun kabilinden Hoca'ya sordu.

-Acaba dünyanın boyu kaç arşındır? Dedi. 

Tam o sırada köşeden üstü parlak ibrişim tellerle Kuran'dan  “Her nefis ölümü tadacaktır” anlamlı ayet işli, yeşil çuha örtülü bir tabut gözüktü. Hoca soru sahibine tabutu göstererek:

-Bu suali bana değil şu gelene sorsan daha iyi. O bilir, çünkü ölçüp biçmiş gidiyor, dedi.

 

**

 

ÜZÜM

 

Nasreddin Hoca evinin önüne biri siyah biri beyaz iki üzüm asması dikmişti. 

Asmalar ilk defa üzüm vermişti. Hoca hanımına sıkı sıkı tembih etti:

-Hatun, dikkat et üzümleri kimse koparmasın da cinsine ve tadına bir bakalım, dedi.

Ağustos sonu evlerine bir misafir geldi. Asma fidanlarındaki üzüm salkımlarını görünce canı çekmiş söyleyememişti. Akşam namazını kılıp yemeği yiyerek sohbete başladılar. Yatma vakti gelince konuk Hoca'ya:

 

Bizim eller bizim eller 

Yatar iken üzüm yerler

beytini söyledi. 

Hoca bıyık altından gülerek misafire yatağını gösterip:

 

Bizde böyle adet yoktur

Saklarlar da güzün yerler

Cevabını verdi.

 

***