Çocukluğumun anlatılan hikayesi
Umuda ışık verensin
Adını duyanlar ellerini bağlarlar
Kalplerinin atışını bastırmak için
Sen gelmezden önce
Mahzun bekleyişlerin sabrında
Sahranın kumları inceliğinde
Güneşin yakıcı sıcağında
Deve dikenlerinin savrulduğu çağda
Sen gelmezden önce
Gök küstü, karardı gündüze
Aydınlık sabahlar yoktu bizlere
Bir garibin, bir yetimin gülüşünde
Acılar,çileler, işkenceler zalimce
Sen gelmezden önce
Anaların ağıdı salınırdı sızıyla
Yavrusunu canlı toprağa veren
Zalim yurdunda gezen töre kültürünce
Son bulması umudu,umutsuzca
Sen gelmezden önce
Toprak bir başka acıyla dolar
Masumun günahsız küçük bedeni
Örtülüp saklanırdı kız çocuğu babasınca
Ana ağlar,toprak ağlar
Matemleri bir haylice.
Sen gelmezden önce
Haticenin muştulanan efendisiydin
İçinde saklayıp yolunu gözleyen
Ve vuslata erme gününü
Sabırla bekleyen
Sen gelmezden önce
Köle olmak zordu Bilal ‘e
Alınmak, satılmak, insanlığa işkence
Bilal’in gönlündeki açan muhabbetle
Dönmedi, yılmadı; o yine inancının peşinde
Sen gelmezden önce
Sarhoş olup gezen insanlar
Senden sonrada senle
İman sarhoşu oldular
Tek gerçek, iman hakikati olan Rab’a kavuştular
Sen gelmezden önce
Kainat sahipsiz, zaman sahipsiz
Yazılan nağmeler şiirler eksik çünkü sensiz
Söylenen şarkılar tatsız
Güller ıtırsız,filizsiz,tomurcuksuz…
Sen gelmezden önce
İyilik tükenmiş,zalimler azmış
Aç kurt sofraları kurulmuş
İnsanlığın artık bittiği bu son durakta
Kadınlık en aşağı çağına gelmiş
Ve Sen geldin bizlere
Her şey senle doldu,huzura erdi
Çaresizlerin çaresi, kimsesizlerin kimsesi oldun
El verdin,ümit verdin
Gönül verdin ,cennet verdin bizlere
Yüreğini böldün biz ümmetlerine
Sen geldin bizlere
Uzaktan sevmek nedir öğrenmek
Görmeden yaşadığın yerde yaşamadan
Sadece sen oldugun için
Sadece Allah rızası için seni sevmek
Sevince de ‘’anam babam sana feda olsun.’’ diyebilmek
Sen geldin bizlere
Sevdigin gibi olmaya gayret etmek ve takdirini alabilmek
Tebessümünü hissedebilmek
Sevdikçe özlem artıyor
Adın geçtikçe gözler doluyor
Onun doğduğu yer Mekke’ye özlem
Onu kucaklayan Medine'ye özlem...
Elinin dokunduğu
Terinin aktığı yerlere
Ayağının değdiği topraklara
O yüce yerlere misafir olabilmek ne büyük nasip, ne güzel kısmet…
Huzurla gidilen hüzünle dönülen yollar,
Ve git gide artan özlemler...
Ferda Boz Güneri