Seçimde son anlara yaklaşıyoruz.

En ilginç olayları seçim zamanlarında yaşıyoruz.

Aşırı duygusallaşıyoruz.  Veya duygularımız aşırı uyarılıyor.

Duygusallığımız arttıkça, akılcığımız azalıyor. En hassas yönlerimiz harekete geçiriliyor.

Duygusallaştıkça  gerçeklerle, algılar birbirine karışıyor.

Duygusallığımız attıkça  kontrolümüz algı yöneticilerinin eline geçiyor.

Nefretlerimiz, kinlerimiz kaşınıyor, sevgilerimiz, inançlarımız yoğunlaştırılıyor.

Yani irademizi ve vicdanımızı en dikkatli kullanacağımız zamanda  duygusal hale getiriliyor, duygularımız aklımızın üstüne çıkarılarak, edilgen hale geliyoruz. 

En zor anlarımızda iş birliği ile sıkıntılardan kurtulacakken ‘’Kovadaki yengeçler’’ misali ben olamam sen de olma, ben olmazsam kimse de olmasın misali  biri birimizin ayağına basma huyumuz en yüksek seviyelere çıkıyor.

Kovadaki Yengeç:

Bir gün  bir yengeç avcısı yakaladığı yengeçleri kovaya koyuyormuş. Kovaların ağzı hep açıkmış. Oradan geçen biri neden kovaların ağzını kapatmıyorsun, yengeçler kaçar demiş.

Yengeç avcısı kaçmaz demiş. Eğer tek olsaydı kaçardı ama çok olunca kaçmaz. Eğer biri kaçmaya çalışırsa diğerleri  onu ayağından çeker kovanın içinde kalır demiş.

Aday olup aday gösterilmeyen başkan adayları ile meclis adaylarının hali yengece benzemiyor mu?  Ben olmadım diğerleri de kazanmasın deyip parti değiştirenler gibi.

İyi bir aday ortaya çıktığında oyunu bozulan kişiler, ya da kazanmak için karşı tarafı önemsizleştirmeye çalışan siyasiler; eğer o gelirse;

O dindar o gelirse şeriat gelecek,içki yasak edilecek, herkes başörtüsü takacak,

Ya da o solcu,  çevreci, yatırıma karşı,

Şimdiye kadar ne yapıldı da o yapacak,

Bizim milletten bir şey olmaz,

Biz adam olamayız,

Gibi birçok argümanla hizmet dışında her şeyi ortaya döküp insanları korkutmaya çalışırız.

Mesela  bir mahallede adaylardan bir kısmı birleşmek istiyor. Ve insanlara bunu anlatmak istiyor. Diyor ki biz tek başımıza seçilemeyeceğiz, üniversiteli bir aday  etrafında toplanacağız diye açıklama yapıyor. Birisi çıkıp diğer adaylar arasında hem üniversite mezunu, emekli, çok tecrübeli kişiliği uygun aday var onu neden desteklemiyorsunuz diyor?

O da o Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu diye  savunma yapıyor.

Kurnazlığın geldiği seviye.  Karşısındaki aptal yerine koyup sözüm ona ifade şekli ile olan bir şeyi kötü gibi gösterme çabası ile koca fakülteyi öcü gibi gösterme gayreti.

İnsanları tahrik ederek kavgaya çekme, 

Mahalle baskısı, aile baskısı ile bireyin iradesine ipotek koyma,

İnsanlık, komşuluk adına yapılan iyiliklerin oy almak için sömürü aracı, tehdit aracı olarak kullanma,

Yapılacak olanı, nasıl yapılacağını imkanları konuşup toplumun, memleketin önünü açma yerine seçilme ya da seçtirmeme gayreti ile toplumun  ufkunu daraltma gayreti  bütün potansiyeli ile meydanlarda.

Gelişmeyen yerlere baktığımızda yukarıda saydığımız eylemlerin topluma hakim kılındığını görürüz.

Topluma ümit vermesi gerekenler, bakış açısı geniş olanlar, fikri olanlar da bu arada bana bulaşmasın psikolojisi ile gerekli cesareti göstermekten kaçınıyorlar.

Hedef tahtasına konmaktan korkuyorlar.

Olan millete oluyor.

Kumsala dalgaların attığı yıldızları kurtarmaya çalışan çocuğun yüreği ile inancı ile bu memleket bir yerlere gelebilir.

Hikaye bu ya:

Dalgalar yıldızları kumsala atmış.  Bir çocuk tek tek o yıldızları yaşasınlar diye denize bırakıyor. Bir adam geliyor:

Ne yapıyorsun evladım diye soruyor.

Yıldızları yaşatıyorum diyor.

Bu kadar yıldızı nasıl kurtaracaksın diyor, başaramazsın diyor.

Çocuk:

Bir yıldız alıyor denize bırakıyor. Bak bir yıldız daha kurtardım diyor.

Bize o çocuğun kalbi ile niyet etmek, o çocuğun kalbi ile dua etmek, o çocuğun kalbi ile gayret etme ve bunu ısrarla sürdürmemiz gerekmez mi.

Bizim inancımız bunu gerektirmez mi?

Salih niyet, temiz kalp ile  aslında bir proje olan bize verilmiş dua kabiliyeti yaşamamızı zenginleştirmemiz  gerekmez mi?

En iyisini hayal edip, en kalitelisini istemek, en kararlı bir şekilde gayret etmeli değil miyiz?

Şimdi bir seçim geliyor, bir tercih anı. Bunu nasıl kullanırsak , ne kadar kaliteli tercih yaparsak  o kadar kaliteli hayatımız olacak.

Allah'tan başka hiçbir kula, baskıya, güce boyun eğmeden yapılacak tercih hak olanın adil olan yolun kapısını aralayacaktır.