Ülke gündemi hareketli ve hararetli. Seçim gündemi artık tarihler üzerinde konuşulmaya başladı. Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin belirleneceği 18 Haziran 2023’te yapılması beklenen seçimler öne çekiliyor. 30 Nisan, 7 ve 14 Mayıs olarak üç tarihten birinin terih edileceği görülüyor. Ancak muhalefet 6 Nisan’dan sonra yapılacak bir eken seçime destek vermeyecek. 6 Nisan’da seçim barajını yüzde 7’ye indiren yasal değişiklik yürürlüğe giriyor.

Seçim kararının erkene alınması kararı için mecliste 360 oy gerekiyor. Bu oya ulaşılamazsa Cumhurbaşkanının Meclis’i feshedip seçim kararı alması bekleniyor.

Seçim öncesinde ekonominin muslukları açıldı. Maaşlara yapılan zamların yüzdelerin yüksekliği konuşuluyor. Ancak hayat pahalılığının önüne geçilmedikçe, enflasyon düşmedikçe ne kadar zam yapılırsa yapılsın halkın satın alma gücü ortadadır. Artık halkın ağzından çıkan söz şudur:” neyin pahalı neyin ucuz olduğuna artık karar verecek durumda değiliz.” Burada önemli olan halkın alım gücünün korunması meselesi en önemli çıkış kapısıdır.

Öte yandan marketlerle ilgili devletin başlattığı fiyatları sabitleme kampanyaları da komedi üçgeninden başka bir şey değildir. Çünkü devlet kampanya yapmaz, karar alır ve uygular. Maaşlara gelen zamlarla birlikte çarşı Pazar yine yangın yerine dönecekse bu yapılanları anlamsızlaştırmaktan öteye geçilemeyecek demektir.

Devletin sırtımızdaki kamburlardan biran evvel kurtulması gerekiyor. Konut hamleleri de verilen bu maaşlarla nereye kadar götürür, ne kadar ev sahibi yapar dar gelirli ve orta gelirliyi anlaşılacak gibi değil. On bin liranın üzerinde ödemeleri olan konutlardan kaç kişi yararlanacak ve bu proje ne kadar karşılık bulacak göreceğiz. Çünkü TOKİ sarmalına takılan vatandaşın hala teslim alamadığı konutlar yüzünden ev sahipleriyle başı dertte. Yüz binlerce konutun uzun bir zamana ihtiyacı var ve bu durumlar halkın umutlarını satın almanın çok da ötesine geçebilmiş değil.

Diğer tarafta asgari ücret artışıyla emeklilerin aldıkları maaşların arasındaki makas giderek açılıyor. Yapılan zamlarla halkın memnuniyeti sağlandı mı? Hayır. Cumhurbaşkanı “sular durulsun ona göre seçim tarihi belirleyeceğiz” dedi ama seçim çalışmaları her iki tarafta hummalı bir şekilde devam ediyor.

Her seçim döneminde başörtüsü konusu gündeme gelince bana bir haller oluyor. Öyle ki; o başörtüsü zaten başörtüsü olmaktan çoktan çıktı. Süs olmaktan, başların üzerinde Eiffel kulesi oluşturup üzerine güneş gözlüğü takmaktan başka bir anlam taşımayan görüntüye büründü. Başörtüsünün bir anlamı vardı. Türban adıyla kullandıkları örtüyle her şeyi yapan kadınların, vücutlarının her yerini sergilemekten çekinmeyen, uzun tırnakları ve ağır makyajlarıyla o türbanın arkasına saklanmalarının ne anlamı var onu hala anlamış değilim. Fakat ülkemin bu kadar sorunu varken, her seçim döneminde bu türban sorununu gündeme getirip meclis tartışması haline getirmelerini hiç kaldıramıyorum. Edebi türban, ya da inancı türban belirlemez. Ülkemi bu bir metrelik örtüyle meşgul etmeyin lütfen.

Seçimden önce milletin ağzına bir parmak balmı çaldılar desem ne desem bilemedim. Ama halk memnun değil. Çocuklarının geleceğinden endişe duyuyor. Artık son sözü söyleyecekleri tarihi bekliyorlar. Çünkü yıllarca seçim dönemlerinde vaatlerin havada uçuştuğunu ve sonra da bu vaatlerin yerine getirilmediğine şahitlik ettik. Halk koltuğa şu ya da bu oturdu derdinde değil. Yok mu o tipte yalakalar var tabi. Her gün sosyal medyadan propaganda yapan çok var. Ama son sözü halk söyleyecek ve artık ne söyleyeceğini çok iyi biliyor.