Düğün denilince birçok anıyı biriktirdiğimiz ve aynı zamanda da yorulduğumuz bir süreç aklımıza gelir. Tabi düğüne kadar yaşanan süreci de atlamamak gerekir. Türkiye'nin düğün gelenekleri illere göre farklılık gösterse de herkesin bildiği ve uyguladığı değişmeyen adetlerimiz vardır. Bu adetlerden ilki kız isteme yani diğer bir ismiyle olur alındığı zaman söz kesme. Ailenin yakınlarından ve hatırı sayılan birkaç kişi kız istemeye giderler. Biraz sohbetten sonra Allah'ın emri ve Peygamberin kavli ile kız istenir. Kız evi 'Kısmetse olur' diye düşünmek için zaman ister ya da daha önceden anlaşılmışsa onay bir aile büyüğü tarafından verilir. Mühlet istenmişse, oğlanın durumunu tetkik eden kız evi, münasip görmediyse kızını vermeyeceklerini, beğenmişlerse de nişan gününü tespit için yeniden görüşürler. Bu aşama tamamlandıktan, anlaşıldıktan sonra nişan safhası gelir. Nişan safhasında tespit edilen güne kadar oğlan evi tarafından nişan giysileri ve yüzük alınır. Nişan bohçası hazırlanır ve kız evine götürülür. Genelde kız evine ait olan nişan organizasyonunda nişan yüzükleri daha önceden belirlenen bir aile büyüğü tarafından dualarla takılır. Kız ve erkek tarafı nişan esnasında gelin ve damada çeşitli hediyeler verebilir. Nişan esnasında aileler tarafından takılacak takılar daha önceden belirlenmiş olmalıdır. Nişan pastası, müzik ve eğlence nişan organizasyonuna dahildir. Nişan bittikten sonra kına gecesine gelinir. Bayanların çok sevdiği, tabiri caizse 'gideyim de kurtlarımı dökeyim' dediği bir süreçtir. Gelinin arkadaşları ve yakın aile çevresinin katıldığı bir eğlencedir. Genelde kız evinde yemek verilir. Yemekten sonra eğlence başlar. Bayanlar oynarken kına getirilir. Kızın başına kırmızı ve yeşil tülbent örtüp, sağ elinin ortasına kına yakılır. Gelinin kınası yakıldıktan sonra gece yarısına kadar eğlence devam eder. Bu süreçler atlatıldıktan sonra en yorucu ve zorlu süreç olan düğün gününe gelinir. Düğün tarihinin aylar öncesinden belirlenmesi eksiklerin giderilmesi ve hazırlıkların tamamlanması açısından önemlidir. Gelin ve damadın yakınlarından düğünden önce hediyeler getirilmesi ve çiftin eksiklerinin tamamlanmaya çalışılması yaygın adetlerdendir. Düğün haftasının başında oğlan evinin damına bayrak dikilir. Böylece düğün olacak ev belirlenmiş olur. Gelin'in kardeşi tarafından veya kardeşi yoksa bir büyüğü tarafından beline beyaz veya kırmızı kuşak bağlanarak evinden çıkarılır. Evden çıkarken genelde evin kapısı biri tarafından kilitlenir. Damadın ve damadın babasının bu kişiye bir miktar para vermesiyle kapı açılır. Gelin arabasına binerken dualar edilir. Pirinç hemen hemen bütün kültürlerde bolluğun sembolü olarak kabul edildiği için başlarına pirinç atılır. Nikah kıyılırken çiftlerden hangisi diğerinin ayağına basarsa evlilikte onun sözünün geçeceğine inanılması da düğünlerin eğlenceli anlarından biridir. Tören bittikten sonra gelinin buketini havaya atmasından sonra yakalayan kişinin sonraki düğünün gelini olacağı inancı kadar gelinin ayakkabısının altına isim yazılmasından sonra ismi silinenlerin de kısmetlerinin açık olduğu diğer geleneksel inançlardandır. Türkiye'de bu ve buna benzer birçok adet vardır. Fakat yazmakla bitmez. Batı'dan Doğu'ya, Kuzey'den Güney'e kadar birçok farklı ve güzel adetlerimiz vardır.