Sarı Öküz'ün

Abone Ol

                 SARI ÖKÜZ'ÜN HİKÂYESİ VE ÖKÜZLÜK

“Ormanın birinde aslanlar toplanmış. "yahu" demişler, "güya ormanlar kralıyız, ama açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük... Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, balık yakalayacak halimiz de yok. Ne yapsak acaba? " diye düşünmüşler.

Bir tanesi "en iyisi, öküzlere saldıralım, iri yarı görünüyorlar ama ne pençeleri var, ne dişleri diş. Tam dişimize göre!" demiş.

“Olur mu? Olur” deyip saldırmışlar “Hücum!” diye. Ama evdeki hesap çarşıya uymamış;

Öküzler bir olunca, öyle yabana atılacak hayvan değillermiş meğer. Organize oluyorlar, topluca savunma yapıyorlar, püskürtüyorlarmış, aslanları.

Aslanlar aç kalınca, "tilkiye danışalım" demişler. Tilkiye danışmışlar.

Tilki " çok kolay, beni, öküzlerin yaşadığı zengin otlakların prensi yapın, işinizi halledeyim. " demiş. Kabul etmişler. Tilki, elinde beyaz bayrakla öküzlere gitmiş,

"Saygıdeğer öküzler" demiş, "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar. Ama şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o. Görünce tahrik oluyorlar, canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, kurtulun kardeşim, huzur içinde yaşayın! "

Öküz heyeti düşünmüş taşınmış,

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla, verivermişler sarı öküzü.

Aslanlar da afiyetle yemiş. Bir gün, iki gün geçmiş. Tilki gene gelmiş. "Bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi,  çok mutlu yaşıyorsunuz" deyip eklemiş:

"Ama şu var ya benekli öküz, benekli öküz, O burada olduğu sürece size rahat yüzü yok arkadaş, Canları çekiyor, verin, kurtulun!" Öküz heyeti düşünmüş,

"Otlağın selameti ve daha çok ot yiyebilmek için "teslim etmişler,  benekli öküzü. Üç gün, dört gün sonra, tilki gene gelmiş. Her gelişinde bir öküzü alıp götürmüş.

Kuyruğu uzun olanı, burnu beyaz olanı, tombul olanı hepsini yemiş aslanlar. Otlak seyrelmiş, öküz heyeti dağılmış, sadece bir öküz kalmış.

Günlerden bir gün, doğrudan aslan gelmiş, tek başına kalan korkudan ayakları titreyen öküze “şimdi tek başına kaldın, seni yemek istiyorum, ne diyorsun?" diye sormuş.

Otların arasında tek başına kalan öküz başına gelecekleri anlayınca ağlayarak, "Keşke sarı öküzü vermeseydik, biz kendi fetvamızı sarı öküzle birlikte vermişiz” demiş ama iş işten geçmiş. İşte Öküzlük böyle bir şeydir.”

Bu hikâyeyi okuyunca, günümüz İslâm Dünyası, günümüz Müslümanları aklıma geldi. Biraz daha dünya menfaati, biraz daha mal mülk elde edebilmek,  biraz daha saltanat sürebilmek için nasıl da süper güçlerin oyuncağı oluyorlar?

Nasıl da ayrılığa, tefrikaya düşüp, param parça olup da, birbirlerini yok ediyorlar.

Önce Afganistan, sonra Irak, sonra Mısır ve Libya ve şimdi de Suriye. Sırada Türkiye. Tilkiden danışman tutan aslanlar şimdi de Türkiye üzerinde oyunlar oynamaya, etnik bölünmeler, dinsel ve mezhepsel bölünmeler üzerinden Ülkemizi bölüp parçalamaya ve yemeye, yutmaya hazırlanıyorlar.

ABD, Avrupa ülkeleri, Rusya, Çin hatta İran, bir yandan Kültür Emperyalizmi ile bir yandan Ülke içinden bulup kiraladığı işbirlikçi maşalar ile hedefine ulaşmaya çalışıyor, bir yandan da bizleri diğer Dünya Ülkeleri nazarında itibarsızlaştırmaya gayret ediyor.

Burada bize düşen, bu oyuna gelmemek, kardeşlerimiz yok edilirken “bana ne, beni ısırmayan yılan bin yaşasın” dememektir.

Emperyalist Ülkeler çok sabırlı ve yıllar sonrasının hesabını şimdiden yapıyorlar. Acele etmiyorlar. Önümüzden dost görünüp, arkamızdan hançerliyorlar.

Müslümanları birbirine kırdırıp, kadehlerini, Müslüman kanıyla dolu olan kadehlerini, öküzlük yapan, sözde İslâm Ülkeleri'nin Sultanları, Şeyhleri, Diktatörleri, Liderleri için kaldırıyorlar.

Sonuç olarak, öküz olmamak, öküzlük yapmamak,  bir tutam fazla ot için, öküzlük yapıp da canımızı ve canımız olan vatanımızı aç aslanlara, aç kurtlara, çakallara, tilkilere teslim etmemek gerekiyor.

Ne dersiniz? Haksız mıyım?

                                    HEM NALINA HEM MIHINA

AHMET SORGUN'UN CEVABI

AK Parti eski İl Başkanı Av. Ahmet Sorgun, aday adayı olmadı ama aday olacağı söylentisi kulaktan kulağa da yayılıyormuş. Kendisi de fazla renk vermiyormuş.

“Başkanım Adaylık var mı?” diye soranlara da gülümseyerek cevap veriyormuş:

“Göreve talip olacak kadar cüretkâr, görevden kaçacak kadar da korkak değilim” diyormuş.

Ahmet Sorgun, bizim de sevdiğimiz bir arkadaşımız. Bu cevap da oldukça siyasî bir cevap olmuş. Ve O'nun niyetini de göstermiş oluyor. Ne diyelim? İnşallah hakkında hayırlı olur.

TARİHÎ SOKAK ÇEŞMELERİ

Muhasebeci Mustafa Gökmen kardeşimiz  “Hocam, yazacaksan sokak çeşmelerini yaz, sokaklarda susuz gezen kedileri yaz, köpekleri yaz. Sokak çeşmeleri akmıyor, hayvanlar kuşlar, kediler, köpekler su bulamıyor. Bunlar da yaz” deyince Şehrimizin eski mahallelerini gezip dolaştım. Resimler çektim.

Gerçekten tarihî sokak çeşmelerinin çoğu akmıyordu. Çoğu bakımsızdı. Çoğu da bir evin ya duvarına, ya bahçesine payanda olmuş, yıkılmasın der gibi destek veriyordu. Zamanında kimler izin verdiyse, adamlar çeşmenin sağına soluna, üstüne duvar örerek, ev yapmışlardı. Şükran mahallesi böyle, Kalecik mahallesi böyleydi.

Sokak Çeşmeleri yıkılmaya yüz tutmuş sanki ağlıyordu.

Kim bakar, kim yapar, kim düzeltir? Bilmiyorum. Benden söylemesi.

PROF. DR. ALİ AKMAZ

Sokak çeşmeleri akmaz deyince aklıma geldi. Önceki gün bir arkadaşımızın bürosunda AK Parti Milletvekili aday adayı Prof. Dr. Ali Akmaz'la tanışıp sohbet ettik. “Bu Akmaz başka” dedim. Adını ve çalışmalarını, Şırnak Üniversitesi Rektörlüğünü ve buradaki hizmetlerini zaten biliyordum.

Ama konuştukça ufkunun genişliğini gördükçe, çözüm süreci ve Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesini kendisinden dinledikçe, geçmişinde üstlendiği görevlerini ve başarılarını tanıdıkça, projelerine baktıkça doğrusu “Ali Akmaz, Meclis'e gitmeli” diye düşündüm.

Kendisi de oldukça ümitli, özgüvene sahip ve idealist.

Ama dedik ya bizim istememizle iş bitmiyor. Siyâset sürprizlerle dolu.

Temayül deniliyor, kimin nereye meyledeceği, kimin kimi isteyeceği, hangi kriterlerin uygulanacağı önceden sezilmiyor.

Biz yine de Ülkemiz ve Konya'mız için hayırlısını isteyelim.

 

                                                   GÜNÜN SÖZÜ

KİŞİ BU FANÎ DÜNYAYA MEYLETTİ Mİ, BALA KAPILMIŞ SİNEĞE DÖNER.

                                                                                              Şeyh Sâdî Şirâzî                                                         

KAMİL BİRCAN  11.03.2015