Araştırmacı-Yazar Alaaddin Aladağ, kültür sanat sohbetlerine devam ediyor. Bugüne kadar pek çok sanatkar ile görüşme imkanı bulan Alaaddin Aladağ, şimdi ise kendi alanında uzman olmuş İranlı Ressam Soheila Bahadormanesh ile röportaj yaptı.

Soheila Bahadormanesh kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

İranlıyım, İran'ın küçük bir şehrinde doğdum ve bir aylıkken ailem Tahran'a taşınmaya karar verdi. Tahran'da okudum ve büyüdüm. Meslek olarak Bilgisayar Yazılım Mühendisliği’ni seçtim. Yıllar sonra Amerika'ya gitmeye karar verdim ve başvuru işlemlerini İstanbul’dan takip ederken, yavaş yavaş burayı, insanını sevmeye başladım ve burası ikinci vatanım oldu.

Ressam olarak sanat yolculuğunuza nasıl başladınız? İlk ilham aldığınız anı hatırlıyor musunuz?

Orta okuldayken bazen düşüncelerimi, hislerimi aktarmakta zorluk çekiyordum.  O yüzden şiirler yazmaya başladım ve devam ettim. Hatırlıyorum  da edebiyat öğretmenimiz bir gün bana “Sana şiir kitabı yazmanı tavsiye ediyorum”dedi. Fakat sonra anladım ki şiir yeterli değil ve benim daha evrensel bir araca ihtiyacım var.  Ama ‘Ne gibi bir şey!’ diye kendime sordum.

İnanılmaz!. Bir gün evin deposunda bir tuval buldum ve bulduğum boyalarla resim yapmaya başladım, birkaç şey çizdim. İşte o zaman “Ben resim yapabilirim dedim’” ve o gün kendime ; “İşte istediğim araç bu ve istediğim mesajı bu medyumu kullanarak, güzel insanlara sunabilirim “ şeklinde düşündüm.

Çalışmalarınızda hangi teknikleri ve malzemeleri tercih ediyorsunuz?

Tarz olarak figüratif, realizm, sürrealizm ve medyum olarak Kanvas üzeri yağlı boya kulanmayı tercih ediyorum.

Resim yapma sürecinizde sizi en çok motive eden şey nedir? İlham aldığınız kaynaklar nelerdir?

Eserlerimde gizlediğim mesajın izleyiciye kolayca iletilmesi beni iyi hissettiriyor ve beni daha derin çalışmalar ortaya çıkarmaya teşvik ediyor. Beni motive eden şey; Güzellik yaratmanın yanı sıra unutulmuş şeyleri gündeme getirmektir. Ben unutulanlardan ilham alıyorum.

Eserlerinizde sıkça rastlanan belirli temalar var mı? Eserlerinizin genel bir teması veya mesajı var mı?

Kesinlikle izleyicilerle iletişim kurmak için belirli temaları kullanıyorum.  Örneğin; eserlerimde bulunan canlılar, insanın üstünlüğünü kullanarak yeni bir hayata başlayan ve bu şekilde saygı kazanıp ilerleyen varlıklar.

Ve burada aslında, insanın diğer canlılara üstünlüğünün sadece örttüğü bir kılıf ile olmadığını ve en yüksek insani değere ulaşmak için “neler yapmamız gerekiyor?” sorusunu gizliyorum. Bu soruya cevap bulmak için çiziyorum, kendime de soruyorum. “Evet Soheila” ; ‘Acaba sen insani görevlerini yerine getiriyor musun ? Yoksa sadece insan kılıfı var üzerinde?’

Kendi sanat tarzınızı bulma süreciniz nasıl gelişti?

Düşünerek diyebilirim.  Kendimi ve onu bulmaya çalıştım ve bulduğum zaman artık eserlerim beni anlatıyordu ve ben de onları. Kardeşimin bir sözü var, diyor ki ‘’Sanat bizi aracı olarak kullanıyor’’.

Ve ben gerçekten bunu yaşadım, benimle irtibata geçiyor sanki, hep düşündürüyor.

Aslında kendimi iyi ya da kötü başkalarının yerine koyuyordum ve onların yerinde olsaydım “Ne yapardım” diye kendime soruyordum. İyi ya da kötü var mı? Dünyadaki insanların hepsinin iyi olduğunu düşünüyorum.

 Saatlerce toplumumuzda kötü olarak nitelendirdiğimiz kişilerin sadece iyi yönleri görünmeyen veya onu gösteremeyen kişiler olduğunu düşünüyorum.

Bazen insanoğlu olarak bize iyi davrananlara iyi, kötü davrananlara kötü deriz.

Bu yüzeysel bir iyi ya da kötü anlayışı mıdır? Bilemiyorum.  Ve başka bir tanıma ulaşmamız gerekiyor mu, gerekmiyor mu?

Bu süreçte bulmaya çalıştığım şeyler; elimdeki fırçayla düşündüğüm ve çizdiğim şeyler.

Eserlerinizde anlatmak istediğiniz hikâyeler var mı? Bir resimde ifade etmeye çalıştığınız bir mesaj veya tema var mı?

Eserlerimde insanları düşündürmek istiyorum. İnsan dışı figürler de kullanıyorum, örneğin hayvanları insan silüetiyle bile tasvir edip giydiriyorum.

Amacım onlara saygınlık kazandırmak ve onlara insanlar gibi yaşanabilecek bir ortam yaratmak. Bir düşünün, bazen hayvan isimlerini hakaret olarak kullanıyoruz. Hikaye şu ki; eğer onlar bir araya gelip bizim gibi yaşasalardı ve birbirlerine ''insan gibisin''  diye bir ifade kullanırlar mıydı? O zaman bu ذirbirlerine hakaret mi olacaktı yoksa iltifat mı? İşte bunlar tuvale yerleştirmeye çalıştığım insan ve diğer canlıların hikayesi.

Bir eser üzerinde çalışmaya başlamadan önce nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsunuz? Çalışma sürecinizde hangi adımları takip ediyorsunuz?

Evet önemli bir soru. Aslında beni etkileyen herhangi bir konu, mesela korona döneminde yaşadığımız bu felaketin yarasaların suçu olduğunu söyleyen bir yazıya rastladığımı hatırlıyorum, fakat hastalığı yarasadan biliyordu, ama yarasaları canlı canlı pişirip yiyorlar ve virüs onun aracılığıyla bulaştığını yazmıyordu, yani eksik ve bilimsel olarak doğrulanamayan bir yazı. O an düşündüm, yarasayı yıyorlar ve hala yarasa süçlü. O zaman Yarasyı mehkemeye verelim ve bu gördüğünüz tablo ortaya çıktı.

Sanat kariyerinizdeki önemli dönemleri ve değişimleri anlatır mısınız? Kendi sanatınızda nasıl bir evrim gözlemlediniz?

Bir sanatçının sanatıyla birlikte büyüyüp dönüştüğünü söyleyebilirim. Hatta kendi kendine şunu soracak noktaya gelir: Bu benim eserim mi?

Bugüne kadar kat ettiğim yolda, tıpkı ilk kez kucağınıza aldığınız ve büyüme aşamalarını izlediğiniz bir bebek gibi, eserlerimin büyümesini ve bununla birlikte kendi büyümemi de izledim. Sanat bana hayat dersi veriyor, sabırlı olma dersi, derin olma dersi.

Sanatçıların en şanslı insanlar olduğunu düşünüyorum çünkü yaptıkları işler kalıcı oluyor ve emeklerinin sonucunu gözlerinin önünde görüyorlar. Ve ben de ''Eserlerim benim yerime konuşuyorlar'' diyebilirim.

Şu anda üzerinde çalıştığınız veya gelecekte planladığınız projeler nelerdir?

Şu anki projemde mevcut tarzımı farklı boyutlardan çalışarak, değerli sanatseverlere daha derin ve daha güzel resimler sunmayı umuyorum.

Depremin izleri ABD'de birinci seçildi! Depremin izleri ABD'de birinci seçildi!

Sanatınızda yeni bir yöne doğru gitmeyi düşünüyor musunuz?

Artık tarzımı bulduğumu düşünüyorum ama sanat, sanatçıyı istediği yöne çekiyor, bu benim kontrolüm dışında.

Teknolojinin sanat pratiğinizi nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz? Dijital medyanın sanat dünyasındaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunu iki açıdan düşünsem de hem iyi hem de kötü olduğunu söyleyebilirim, öncelikle teknoloji sayesinde sanatçılar sanatlarını kolaylıkla sergileyebiliyor ve gerçek sanatçılar anonim kalmıyor. Pratik ve teorik eğitimleri rahatlıkla alıp kendilerini geliştirebilirler. Güzel animasyonlar ve çizgiler teknoloji kullanılarak gerçekleştiriliyor.

Ama bir yandan da "yeni nesil uygulamalar" bazen kolaya kaçıyor gibi görünüyor, örneğin son zamanlarda bazı uygulamalar temayı alıp üzerine çiziyor, evet bir uygulama Normal hayatımızı kolaylaştırıyor ama konu sanat olunca artık insan sanatı değil, makine sanatıdır. Bu anlamda korkutucu olabilir.

Yani saatlerce, günlerce elle, sabırla yaptığımız özgün çalışmalar yerine, dijital ortamda birkaç dakikada yapılan çalışmaların gelecek nesillere aktarılması bir sanatçı açısından korkutucu, ve bu bizim daha da sabırsız olmamızı sağlar.

Konuyu daha derin anlamak için eski sanatlara bir göz atmamızın gerektığnı düşünüyorüm.

Sanatın toplumu şekillendirebilecek bir güç olduğuna inanıyor musunuz?

Aslında buna kültür diyoruz. Bir ülkenin kültürünü şekillendiren faktörlerden biri de o ülkede yaşayan insanların sanatıdır. Bir milletin düşünce tarzını, adabını, yaşayış biçimini, o milletin sanatını inceleyerek kolaylıkla anlayabilirsiniz. Sanat kültürünün inşasında değerli bir rol oynar.

Ressam olarak, toplumsal konulara dikkat çekmek veya değişiklik yapmak gibi bir sorumluluk hissediyor musunuz?

Aslında Sanatçının bir görevi de bu. İzninizle önceki röportajımdan bir paragraf söylemek istiyorum,

Sanat kalemi eline al bir şey yaz değil!

Sanat fırçayı eline al bir şey çiz değil!

Sanatın arkasında yatan o his, o ‘’beni’’ değişteren, o ‘’beni’’ kendime getiren içeriktir. Sanat, unuttuklarımı hatırlamaktır.

Sanat sadece ellerimizle bir eser yaratmak değil, davranışlarla, susmakla, konuşmakla, gitmekle, gelmekle, o bozulmuş dengeyi tuturmaktır.

"Sanat insanlığı kendine getirmek için narin bir fiskedir.”

Sanat, nasıl yaşanması gerektiğini öğreten bir maksattır.

Sanat, kültürü doğru inşa etmenin, taşları sağlam koymanın ve onu mühafize etmenin bir yankısıdır. Sanata beyinimizden başlamamız gerekiyor, gözlerimizi bir daha yıkayıp ve daha şefaf görmemiz lazım, doğru görmeyi öğrenmemiz demektir ‘’Sanat’’

Kaynak: Alaaddin Aladağ