Sağlıklı veda edememenin arkasındaki dinamikler

Abone Ol

Hiçbir ilişki ‘bitecek’ motivasyonu ile başlamaz. Fakat bazen yol ayrımlarına gelinir. İnsanların ilişkiye yükledikleri anlam ve yaptıkları yatırıma göre vedalaşma süreci çok karışık ve zorlayıcı görünebilir. Peki, bazı insanlar sağlıklı vedalar yaşarken bazılarımız neden aynı görüntülere takılıp kalıyoruz?

Bu hafta, süreci zorlaştıran psikolojik nedenlere değinmek istiyorum:

1. Bağlanma stilleri

Yapılan çalışmalar ışığında, çocukluk döneminde ebeveynlerimizle geliştirdiğimiz bağlanma stillerinin yetişkinlikteki ilişkilerimizi derinden etkilediğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle çocukluk çağında kaygılı bağlanma geliştiren bireyler, yetişkinlikte ilişkilerin bitişini kabul etmekte zorlanırlar. Kaygılı bağlanma stili, genellikle çocukluk döneminde ebeveynlerinden yeterli duygusal destek alamamış veya tutarlı bir güven ortamı sağlanamamış ailelerin çocuklarında gözlenir. Bu bireyler, bir ilişki bittiğinde nedeni ne olursa olsun terk edilmiş hissi yaşarlar ve bu yüzden ayrılığı reddetme ya da süreci aşırı dramatize etme davranışı gösterebilirler. Terk edilme korkusu, ilişki devam ederken de ilk gündem maddesidir. Ayrılık gerçekleştiğinde ‘başarısız oldum’ şeklinde içselleştirileceği için var olan sorunlar göz ardı edilerek ayrılığı önlemeye çalışırlar. Ayrılık sonrası ısrarlı aramalar, mesajlar ve sürekli bir iletişim kurma çabası, çocukluktan gelen kaygılı bağlanma stiline dayanıyor olabilir.

2. ‘Şimdi ne olacak?’ kaygısı

Belirsizlik, içinde her ihtimali barındırdığı için bazen bildiğiniz bir mutsuzluğu bilmediğiniz bir mutluluğa tercih edersiniz. İnsanlar, ilişki yaşadıkları kişiler onları yaralasa bile ‘Yara yerlerimi biliyor ve ben bu acıya aşinayım’ diyerek ilişkide kalma konusunda ısrarcı olabilir. Birçok insan, bu belirsizliği yönetemeyeceğini düşünüp sağlıklı veda etmek yerine ilişkide kalmayı sürdürür.

3. Ben kimim?

Uzun süren ilişkilerde bağlar çok girift bir hale gelebilir. Biz nerede bitiyor, kişiler nerede başlıyor çözmek biraz zaman alır. ‘Biz olma’ hali o kadar baskın olabilir ki ilişki bittiğinde ‘Ben kimim?’ sorusu yanıtsız kalacakmış gibi hissedebiliriz. İlişki sırasında edindiğimiz sıfatları bir anda üstümüzden çıkarmak, insana çıplak kalmış hissi yaşatabilir. Oysa kendimiz olarak hiçbir zaman çıkaramayacağımız bir hırkaya sahibiz. Ancak süreçte kayıplara odaklandığımız için sahip olduğumuz değerler bir kenarda fark edilmeyi bekliyor.

4. Yine başarısız oldum!

Kendine güven konusunda şüpheleri olan bireyler, bir ilişkiyi bitirmeyi kendi başarısızlığı olarak yorumlayabilir. Bunu kabul etmemek için de süreci sabote etme yoluna gidebilirler. Ayrılığı yenilgi olarak görüp başlangıçta tüm gücüyle ayrılmamanın yollarını denerler. Sürekli ayrılığı erteleme çabasına girmeleri de bu yüzdendir. Bu çaba, sürecin uzamasına ve sağlıksız kök salmasına neden olur.

5. Bensiz ne yapar?

Bazı insanlar, ilişkide sadece bir partner olarak değil, adeta bakım veren bir kişi olarak da sorumlulukları olduğunu ‘ölçüsüz’ bir şekilde üstlenirler. İlişki onların omuzlarında yükselmektedir ve eğer giderlerse her şey karşıdaki kişinin üzerine yıkılacakmış gibi düşünürler. İlişki bittiğinde karşıdaki kişiye ihanet etmiş ya da onu terk etmiş gibi hissederek ayrılığı ertelerler. Hatta ayrılığı düşündüklerinde bile suçluluk hissedebilirler. Omuzlarındaki yük, sırtlarında kambur oluştursa da yola devam ederler. Fakat bu durum, ilişkideki sağlıksız dinamikleri sürekli besler.

 

6. El alem ne der?

Toplumda uzun süren, tartışmasız ilişkiler idealize edilir. Başarı ölçütü olarak da birçok yerde karşımıza çıkar. Evlilik akdinin imzalanmasıyla beraber sosyal çevremiz de bu döngüye katılır. Örneğin, sadece ismen bildiğimiz bir çiftin ayrılık haberini duyduğumuzda bile bir yorumumuz vardır. Yolları ayırmanın da bir seçenek olduğunu düşünen insanlar ellerinden geleni yapsalar bile sırf sosyal yargılanmadan korktukları için vedayı askıya alırlar. Bu süreç ise insanların tükenmesine ve maalesef sağlıklı veda edemeyecek kadar yıpranmasına yol açabilir.

7. Eyvah rutinlerim değişiyor!

İlişkilerde sadece duygusal değil, davranışsal alışkanlıklar da geliştiririz. İlişki yaşadığımız insanla oluşturduğumuz rutinleri yenileri ile değiştirme düşüncesi ayrılığı zorlaştırabilir. Kişi, bu rutinler değiştiği anda gelecek olan rahatsızlığı göze almak istemeyebilir ve istemsizce ilişkiye tutunmaya çalışır.

Bu hafta, sağlıklı veda etmemizin önünde duran dinamikleri ele aldık.

Haftaya ise ‘Sağlıklı bir veda süreci için neler yapabiliriz?’ kısmını detaylandıracağım.

Şimdilik mi?

Hayat kısa, kuşlar uçuyor…

Haftaya görüşmek dileğiyle…