HZ. İBRAHİM VE HZ. İSMAİL TAKVA VE TESLİMİYETİ
Saffat Suresi 100-113. Ayet meali
100. O: "Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver" dedi.
101. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.
102. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: "Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin" dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.
103. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:
104. Biz ona: "Ey İbrahim!" diye seslendik.
105. Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
106. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır.
107. Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.
108. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık:
109. İbrahim'e selam! dedik.
110. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
111. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.
112. Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik.
113. Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.
Yukarıdaki ayeti kerimeler Saffet suresinin 100-113. ayetleridir. Bu ayetlerde Kur'an-ı Kerim'de ders veren hikâyelerden biridir ve Kur'an-ı Kerim'de geçen tüm kıssalarda olduğu gibi sarsıcı bir hikâyedir.
Bu kıssada, bir baba ile oğlunun tüyleri ürperten, dikkat çeken ve kalpleri, gönülleri sarsan hikâyesi anlatılır.
Allah'ü Teala İbrahim Aleyhisselâm'ı Nemrud'un ateşinden kurtardıktan sonra O da Babil'den Şam'a hicret etmeye niyet etti. Hz. İbrahim, O, beni yoluna iletir dedi. Hz. İbrahim'in hiç çocuğu olmaz. İbrahim Aleyhisselam Şam'a ulaştığı zaman âlemlerin rabbine dua etti ve kendisine salih bir evlat vermesini istedi. Yüce Rabbimiz, Hacer validemizden Hz.İbrahim'e bir erkek çocuk nasip eder. Bu çocuğa da İsmail ismi verilir.
İsmail 7 yaşına gelince Hz. İbrahim bir rüya görür. Rüyasında kendisine evladını kurban etmekle ilgili adak hatırlatılır. Hz. İbrahim, rüyanın şeytandan mı yoksa haktan mı olduğunu düşünür. Sabahında 100 koyun kurban eder ancak o günün akşamında rüyayı tekrar görür. O sabahta 100 deve kurban eder. Ancak rüyayı tekrar görüp adağı hatırlatılır böylece hak bir rüya olduğunu anlar.
Hz. İbrahim çaresiz bir şekilde evladını kurban etmek üzere İsmail'in yanına gelir. Düşünsenize ne kadar çetin, ne kadar zor bir haldir bu.
Hz. İbrahim, Hacer anamıza İsmail'İ güzel bir şekilde giydirmesini ve güzel kokular sürmesini ister. Oğlu Hz. İsmail'e ise bıçak ve ip almasını söyler. Odun kesmeye gidiyorlardır. Evden uzaklaştıklarında, şeytan, Hz. İbrahim'e "İnsan oğlunu keser mi?" der. Hz. İsmail'e; "baban seni kesmeye götürüyor" der, Hacer'e, "kocan oğlunu kesecek" der. Her üçü de şeytanı kovalar ve "Allah'ın hükmüne razı olduk" derler. Allah ne hikmet sahibidir ve merhametlidir.
Nihayet Mina-Müzdelife bölgelerine yakın bir yere gelince Hz. İbrahim oğlu Hz. İsmail'i oturtup onunla sohbete başlar. Şöyle der:
"Oğulcağızım! Ben rüyamda seni kurban ediyor görüyorum. Bak bakalım, ne diyorsun bu işe. Babanla konuş bu işi. Bana teslim olacak mısın?"
Hz. İbrahim bu Yüce Yaradan'dan gelen emri paylaşır. Yüce Rabbin istediğini iletmekte bir anlığına bile tereddüt etmez. Hz. İsmail'in cevabı ise babasının metanetinden bile daha çetindir. Tam bir tevekkül ve teslimiyetle, " Babacığım! Emr olunduğun şeyi işle, İnşaallah beni sabredenlerden bulursun" der.
İkisi de tam bir teslimiyetle bağlıdırlar âlemlerin Rabbi'ne. Nihayet Hz. İbrahim ile Hz. İsmail emre uymak için hazırlık yaparlar. Hz. İsmail babasına şöyle der: " Babacığım, ellerimi bağla ki hareket etmeyeyim. Yüzümü yere doğru getir ki bana bakıp da merhamete gelmeyesin. Gömleğimi de anneme götür de ona hatıra olsun. Ayrıca ona benden selam söyle ve Allah'ın emrine sabret.
Hz. İbrahim bıçağı çalacaktır ince et parçasına ama Rabbim bıçaktan kesebilme kudretini kaldırmıştır. Bıçak Hz. İsmail'e her inişinde yön değiştirmektedir. Hz. İbrahim birkaç kez daha dener ancak bıçak kesmemektedir.
Hz. İbrahim bıçağa "kes" artık diye haykırıyor ancak Yüce Yaratan bıçağa "kesme" diyor. Hangi bıçak kesebilir ki. Kuran-ı Kerim büyük bir kurbanın (kurbanlığın) Hz. İbrahim'e verildiğini haber veriyor.
Cebrail Aleyhisselâm Cennete girip de koçun boynundan tutuğu vakit bunu görenler İsmail Aleyhisselâm'ın Rabbi yanındaki kerametine, kadrü kıymetine hayretler içindedirler. Bunun üzerine Hazreti Allah şöyle buyurdu: İzzetim ve celalim hakkı için, bütün melekler boyunlarını İsmail'e fidye olarak koysalardı yine de onun babacığım, sana ne emredildiyse yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın sözüne mükâfat olamazdı.
Çok sarsıcı ve çıkartılması gereken derslerle dolu bir kıssa! Rabbim tam tevekkül ve teslimiyet nasip eylesin bizlere inşallah. Hem İbrahim gibi hem İsmail gibi!
Kurban Bayramı'nda kurban vacip veya sünnet kabul edilmiştir. Usulüne uygun hayvanlara eziyet etmeden, Kurbanı kesmek her Müslüman için bir ibadettir. Rabbim kestiğiniz kurbanlarınızı kabul etsin niyetinizi ise Allah'ın rızası için eylesin. Zira kesilen kurbanın eti ve kanı değil ancak takva dolu niyetleriniz Yüce Allah'a ulaşır.