Asıl adı Ebu İshak Sa'd b. Ebu Vakkas Malik b. Vüheyb El Kureşi Ez Zühri olup, 592 yılında Mekke'de doğdu. Nesebi Beni Zühre'den olan babası vasıtasıyla Kilab b. Mürre 'de Beni Ümeyye 'den olup, İslamiyet'i kabul etmeden ölen annesi Hamne bint Süfyan b. Ümeyye vasıtasıyla Abdümenaf b. Kusay' da Hz. Peygamber'in nesebiyle birleşir. Dedesi Vüheyb b. Abdümenaf b. Zühre Resul-i Ekrem'in annesinin amcası olduğu için Rasülullah  Sa'd'a “Dayı” diye hitap ederdi. On yedi veya on dokuz yaşındayken İslamiyet'i kabul etmesi üzerine annesi onu dininden döndürmek için yemek yememeye ve onunla konuşmamaya ant içti. Fakat Sa'd dininden dönmeyeceğini söyledi. İslamiyet'in ilk yıllarında Müslümanlar ile alay eden bir müşriki yaraladığı için “İslam uğrunda ilk kan akıtan kişi” diye anılır. Hz. Peygamber'den önce Medine'ye hicret etmiştir. Peygamberimiz onu Mus'ab b. Ümeyr veya Sa'd b. Muaz ile kardeş ilan etmiştir. Rabiğ Seriyyesi ile Batn-ı Nahle Seriyyesinde katıldı. Kureyş kervanına ilk oku o attı. Harrar seriyyesinde kumandan olarak görev yaptı. Bedir Gazvesinde müşrik süvari birliğinin kumandanı Said b. As'ı öldürerek kılıcını Peygamberimize teslim etti. Daha sonra Hz. Peygamber ile bütün gazvelere katıldı. Uhud Gazvesinde her oku hedefine isabet ettirdiği için Rasülullah'ı ona atacağı okları birer birer verirken, ”Anam babam sana feda olsun ey Sa'd, at” diye iltifat ederdi. Birçok savaşta ve Medine'de düşman baskınından korkulduğu zamanlarda Rasülullah'ın yanından ayrılmadı. Hz Ömer zamanında da aktif görevler üstlendi.  Hz. Ömer'in emriyle Kûfe şehrini kurdu ve Kûfe valiliğini yürüttü. Ganimetleri paylaştırmada adil olmadığı kaza işlerinde gevşek davrandığı ve namazları çok uzattığı gibi iddialarla halifeye şikâyet edildi. Hz. Ömer kendisini suçsuz bulmakla birlikte fitnenin önüne geçmek için onu geri çağırdı. Hz. Osman devrinde, Hz. Ömer'in vasiyeti üzerine tekrar Kûfe valiliğine getirildiyse de hazineden aldığı borcu zamanında ödeyemediğinden Abdullah b. Mesud ile aralarında geçen tartışmanın Müslümanlar nezdinde ihtilafa dönüşmesi sebebiyle bir yıl kadar sonra görevinden alındı. Onun bu son görevi sırasında Rey isyanını bastırdığı kaydedilmektedir. Daha sonra Medine yakınlarındaki Akik vadisinde çorak bir arazi satın alarak ihya etti ve oraya yerleşerek çiftçilikle meşgul oldu. Hz. Osman'ın şehit edilmesi olayında, Cemel ve Sıffin savaşlarında tarafsız kaldı. Hayatının son yıllarında gözlerini kaybeden Sa'd Akik 'de vefat etti. Cenazesi Medine'ye getirilerek vasiyeti üzerine Bedir gazvesinde giydiği yıpranmış cübbesiyle kefenlendi ve Medine valisi Mervan b. Hakem 'in kıldırdığı cenaze namazının ardından Cennet-ül Baki'ye defnedildi. Sa'd'ın Aşere-i mübeşşere ve muhacirlerden en son vefat eden kişi olduğu belirtilmektedir. Güçlü bir vücut yapısına sahip olduğu rivayet edilen Sa'd haksızlıklara sert bir şekilde karşı koyardı. Gözleri son derece keskindi ve Arapların usta binicilerinden biriydi. Sa'd on iki evlilik yapmış ve kırk çocuğu olmuştur. İlk Müslümanlardan olan kardeşlerinden Umeyr Bedir gazvesinde, Âmir Yermük savaşında şehit düşmüştür. Bir diğer kardeşi Utbe ise Uhud gazvesinde Resul-i Ekrem'in dişinin kırılmasına sebep olmuştur. Kız kardeşi Halide, Semüre b. Cündeb ile evlenmiştir. Umare adında bir kız kardeşi daha vardır. Sa'd hastalığı sırasında ziyaretine gelen Rasülullah'a bir kızı dışında mirasçısının bulunmaması dolayısıyla tüm malını vasiyet etmeyi düşündüğünü söyleyince Hz. Peygamber malının en fazla üçte birini vasiyet edebileceğini söylemiştir. Vefat ettiğinde 250.000 dirhemlik malı çıkmasına rağmen sade bir hayat yaşamıştır. Resul-i Ekrem'in duasını aldığı için onun yaptığı bütün duaların kabul edildiği belirtilir. Uyguladığı askeri taktikler ve gösterdiği kahramanlıklarla İslam tarihinin önde gelen kumandanları arasında yer almış ve “farisü'l-İslam” lakabıyla anılmıştır. Hadis naklinde çok titiz olan Sa'd emin olmadıkça ve gerekmedikçe hadis nakletmezdi.