Savaşın sahadaki/olay yerindeki yansımalarına değinmiştik. Savaşı hazırlayan koşullar, üzerinde durulması gereken en önemli kısmı… Acaba, tamamen indî değerlendirmelerle bir ülke, bağımsız diğer bir ülkeyi işgal edebilir ve dünya buna sessiz kalır mı? 21. Yüzyılda bu olur mu, diye bakıldığında Rusya’nın bunu daha önce defalarca yaptığı ve yanına adeta kâr kaldığı yakın zamandan Kafkasya, Gürcistan savaşı ve Kırım’ın ilhakı ile akla gelebilir.. 

En son Ukrayna savaşı öncesinde ise  ABD, Rusya’nın inkarına rağmen saldıracağını günler öncesinde söyleyerek adeta Dünya kamuoyunu hazırlamıştır. Kamuoyu, hazırlamanın dışında örtülü, sınırlı bir tepki ile cesaretlendirmiştir.

Bu yazılarda işimiz komplo teoriler değil, işin gerçek arka planına/mahiyetini bilmemiz mümkün değil; ancak düşüncemiz: böyle savaşların, dünyaya yeni bir düzen vermek için küresel güçler tarafından önceden planlama ve paylaşım sonucu başlatıldığı ve yönetildiğidir.

Günümüzün moda yaklaşımı: Bir algı operasyonu ile kamuoyu oluşturmak, “Irak’ta nükleer silah  var” gibi ve nihayetinde diğer ülkeleri de peşine takarak ülkeyi işgal etmek veya ülkedeki iç karışıklıkları ve yönetim zafiyetlerini  tahrik ederek Libya gibi istikrarsızlığa sürüklemek oraya yerleşmek ve sömürmek…Ancak, bu sefer Rusya, tıpkı eski zamanlardaki gibi sert güç kullanarak işgale başladı.

Rusya’nın “sıcak denizlere inmek” diye tanımlanan 300 yıldır Deli Petro’dan beri  hiç değişmeyen politikası vardır. Bu kapsamda, Akdeniz’de Tartus’ ta deniz üssü genişletilerek bakım ve ikmal üssünden onlarca savaş gemisini barındırabilecek muharip bir üs konumuna getirildiği duyurulmuş ve Kırım ilhakıyla Karadeniz’de de hâkimiyet sağlamış ve sondakika bilgisine göre Ukrayna’nın denizle irtibatını kesmiştir. Bu hedefine, fazlasıyla nail olduğu da söylenebilir.

Şuna inanırım ki, kavgayı başlatmak kişinin/ülkenin elindedir; ancak bitirmek değil… Savaş uzadıkça ki -şimdilik öyle görünüyor-  sonuçları, öngörülebilir olmaktan çıkmaktadır.…İlerleyen zamanlarda  güçlü taraf sonuca gitmek için kuralsız ve daha  yıkıcı olmayı deneyecektir. Ve hatta, çok köşeye sıkışırsa, nükleer güç kullanma veya üçüncü dünya savaşına doğru risk bile söz konusu…

Rus Halkı bakımından işin ekonomik boyutuna kısaca  değinelim: Rusya Devlet Başkanı Putin neredeyse 21 yıldır iktidarda…İktidara geldiğinde 278 milyar $ olan Gayri Safi Yurtiçi Hasılayı 2021 itibariyle 1.650 milyar $  civarına yükseltti. 2000 yılında yani Putin iktidara geldiğinde Rus ekonomisinin dünya sıralamasındaki yeri 20. iken 2021 ‘de  11.nci sıraya kadar yükseltmiştir.  Bu yönüyle bakıldığında büyük bir başarı olduğu söylenebilir.  Rus halkının ekonomik refah seviyesi göreceli oldukça iyi durumdadır.

Bu savaşla birlikte ne olacağını nasipse hep birlikte göreceğiz.