Teoman Rıza Güneri (54), "Çok küçük yaşlardan itibaren siyasi atmosferin içerisinde büyüdüm. Bir dava uğruna siyaset yaptım. Konya hatırıma gelince burnumun direği sızlıyor. Hazreti Mevlâna'nın huzuruna varınca, ruhum dinleniyor" dedi.

Teoman Rıza Güneri, bilhassa Milli Görüş Camia'sında, çok tanıdık bir sima. Uzun yıllar rahmetli Necmettin Erbakan Hoca'yla birlikte, siyaset arenasında boy gösterdi, bilfiil görevler aldı. Şu an siyasetten uzakta, Güneri Şehircilik İnşaat Pazarlama ve Ticaret Anonim Şirketi'nin, Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği'ni yapıyor. Kendisiyle İstanbul Ataşehir'deki bürosunda bir araya geldik. Mütevazılığın, hoşgörünün, naif bir insan olmanın tezahürünü şahsında gördük. Güneri ile, hayat deneyimlerini, bugünlere geliş sürecini, başarısının arkasında yatan sırrı ve daha birçok hususu konuştuk.  

Teoman Rıza Güneri kimdir?

1960 yılında, Konya'nın Meram ilçesinin Uluırmak Saatçi Mahallesi'nde doğdum. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sakarya Mühendislik Fakültesi, Makine Bölümü mezunuyum. Aynı zamanda İnşaat Müteahhidi'yim. Merhaba Gazetesi Genel Müdürlüğü ve KON TV Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerim oldu. 54. Dönem Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nde, Konya milletvekilliği ve Devlet Bakanlığı yaptım. Saadet Partisi'nde çeşitli görevlerde bulundum. Has Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendim. Şu anda da Güneri Şehircilik İnşaat Pazarlama ve Ticaret Anonim Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği'ni yürütüyorum. Evliyim ve 3 evlâdım var. 

- Devlet Bakanlığı görevini üstlendiniz. Uzun süre Konya milletvekilliği yaptınız. Aslında gelecek vaat eden bir bölümden mezunsunuz. Neden siyasete girdiniz?

Siyaseti, bir meslek gibi algılamadım. Hizmet vesilesi olduğunu düşünerek girdim. İnandığım bir dava uğuruna siyaset yaptım. Her zaman, 'hayat, iman ve cihattır' düsturuyla hareket ettim. Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca, siyasetteki bağımsız aday çalışmalarını, Konya'daki doğup büyüdüğüm evde başlattı. Babam, Milli Nizam Partisi'nden siyasete girerek, uzun süre partinin Konya İl Başkanlığı görevini üstlendi. Erbakan Hoca, seçim çalışmaları için Konya'ya geldiği zaman sürekli bizim evde kalırdı. Ben de, fırsatta istifade ederek, onu yakından tanıma olanağı buldum. Dolayısıyla böyle bir ortamın içerisinde bulunmak, yetişmek, beni siyasete sürükledi. 

- Anladığım kadarıyla bu şerefli dine hizmet için siyasete girdiniz. Ama siyasete girip, dürüst kalmak, yıpranmamak zor olsa gerek. Başka türlü de dine hizmet yapamaz mıydınız?

İnsanlığa hizmet için her çeşit yol vardır. Ama bu yolların içerisinde bana göre, en etkin olanların başında siyaset ve medya gelir. Bazı ülkelerde daha önce dernekçilik faaliyetlerinde bulunmuş fakat daha sonra siyasi çalışmalara yönelmiş pek çok akımın, 'siyasete girmekte geç kalmışız' dediklerini gayet iyi biliyorum. Bana göre siyaset, daha etkin bir hizmet aracıdır. 

- Konya'ya çok sık gitmeye gayret eder misiniz? 

Elbette ki. Şu an ağırlıkta olarak İstanbul'da yaşıyoruz. Ama Konya'da, ailevi bağlarım var. Bundan dolayı sürekli gidip gelirim. 

"BURNUMUN DİREĞİ SIZLAR"

- Zaman zaman bulunduğunuz ortamlarda Konya ismi anıldığı zaman, o an ne hissedersiniz?

Sorunuzu tersten düşünürsem, 'zaman zaman niye buralara geldik?' diye aklıma geldiğinde burnumun direği sızlar. Bambaşka duygusal bağlarımız var. Ailemin yaşadığı, pek çok hatıralarımızın olduğu bir şehir. Alaeddin Tepesi'nin civarında çocukluk yıllarım geçti. Her semtini ayrı seviyorum. Mevlâna'nın manevi atmosferinde bulununca, ruhum dinleniyor, manevi haz alıyorum. 

- Çok sıkıntı ve zorluk çektiniz mi? Bugünlere gelmek zor oldu mu? 

Kolay oldu diyemem ama şikâyetçi de değilim. Bir yerlere gelelim diye özel bir çabamız olmadı. İnanıp doğru bildiğimiz yolda çalıştık. Tabii yapmaya çalıştığımız hizmet itibariyle evden, işten uzun süre ayrı kalıyorduk. Ailemizle birlikte geçirdiğimiz bayramlara hasrettik. Erbakan Hocamız bir keresinde babamın da siyasetteki fedakâr çalışmasını bildiği için beni kast ederek, 'hem kendisi babasız büyüdü hem de çocukları babasız büyüyor" demişti. (Gülüyor).

- Her gittiğiniz yerde fırsat buldukça, 'ben Konyalıyım' der misiniz? 

Bizim milletimiz ilk muhabbete 'nerelisiniz' diye başlar. Dolayısıyla gururla 'Konyalıyım' deme fırsatını bulurum.

- Konya kültürüne ne kadar vakıfsınız?

Etliekmeği, kebabı, höşmerimi, saç arasını, bamya çorbasını vesaire, iyi bilirim. O muazzam düğün davetleri, yüzlerce, binlerce kişinin, davetli olup olmaması önemli değil ağırlanması, aynı tasa kaşık sallamasını çok iyi hatırlarım. Aynı zamanda türkülerimiz, kaşık oyunlarımız da vardır. Tabi herkesin Konya kültürüne bakışı farklıdır. Benim açımdan Konya kültürünü temsil eden yaşantı biçimi, Kapu Camii çevresinin esnafının yaşantısıdır. Ezan okununca tezgahları açık bırakıp camiyi dolduran, dükkânında aza kanaat ederek, dürüstçe, ekmek parasını kazanmaya çalışan, aile yaşantısının dışında başka bir özel yaşantısı olmayan hayat biçimlerini çok takdirle karşılarım. 

"MANEVİ HAVA ÜZERİMDEDİR"

- Konya'nın sizin üzerinizde ne gibi bir emeği ve etkisi vardır? Manevi ruh ikliminizin oluşmasını neye borçlusunuz? 

İnsanın yetişmesinde önce aile, sonra çevre, okul ve arkadaşlar etkilidir diye düşünüyorum. Konya'nın dingin diyebileceğim yaşantı biçimi de hayata bakış felsefemin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bu felsefemin temeli, doğru bildiğin yolda, hiçbir dünyalık, makam mevki beklentisi olmadan, gücünün yettiğince çalışmaktır. Bu da Konya'nın manevi havasının benim üzerimde etkisidir.

- Çocukluğunuzda unutamadığınız olaylar var mı? 

Evimizde yapılan sohbetleri hiç unutamam. Babam, yoğun siyasi çalışmaları içerisinde haftalık sohbetlerini hiç aksatmazdı. İyi bir sohbet grubu vardı. Evde cemaatle namazlar kılınır, Kur'an okunur, ilahiler dillendirilirdi. Bir çocuğun gelişiminde bu ortamların çok etkili olduğunu düşünürüm. Rahmetli babaannem hiç televizyon seyretmedi, sırtını döner otururdu, elinden Kur'an ve tespihi hiç eksik olmazdı. Her gece tespih namazı kılardı. Davetleri, akraba ziyaretlerini o teşvik eder, küs akrabaları barıştırmak için davet yapar, bir de onlara şal örüp hediye eder, küsleri barıştırırdı. Annem evde her gün yemekli misafirimiz olsa 'yoruldum' demez zevk alırdı.

"YOKLUĞUMU HİSSETİRMEDİLER"

Annem hiç yüksünmezdi, kız kardeşimiz olmadığından bütün bu işlerinde biz yardımcı olurduk. Sofralar kurulur kaldırılır, yataklar serilir toplanır, bunlar bizim rutin yaşantımızın bir parçasıydı. Daha burada sayamayacağım nice güzellikler, beni ruhen etkiledi. Dedem rahmetli, bizi çocuk yaşımızda camiye vaaza götürürdü. Ayrıca kardeşler arasında çok büyük bir sevgi bağımız ve dayanışmamız var. Hep birbirimize destek olduk. Bilhassa siyasetten fırsat bulamayarak hiç işle ilgilenemediğim zamanlar, açığımı kapattılar, yokluğumu hissettirmediler. 

"ONUN ETKİSİNDE KALDIK"

- Yani Konya'nın manevi atmosferine çok şey borçlusunuz.

Kesinlikle. Hayatını gençlere vakfetmiş Mehmet İncili ağabey, çocuk yaşta elimizden tuttu, bizi Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'ye götürdü. Sohbet grubunda yıllarca manevi havayı teneffüs ettik. İbrahim Büyükkapancı amcanın mütevazi ama bilge kişiliğinin etkisinde kaldık. Çok fedakâr, cefakâr arkadaşlarımız vardı. Kısaca Konya'nın ailemin, hocalarımızın, ağabeylerimizin emeği ve etkisi her şeydir benim için. Konya İmam Hatip Lisesi'nde okumuş olmam da önemlidir hayatımda. O tabelanın altından geçmek ayrı bir şey. Çok değerli hocalarımız vardı, çok şeyler öğrendik.

HİÇBİR ZAMAN 'BEN' DEMEDİK

- Sizi diğer siyasilerden ayıran etken, tüm bu söyledikleriniz mi oldu?

Siyasette birçok kişi önce 'ben' diyerek siyaset yaparlar. Çok şükür hiçbir zaman 'ben' demedik. Konya'da bulunduğumuz Milli Görüş Camiası'nda hep 'ben' demekten ziyade arkadaşını, kardeşini öne çıkaran anlayışın hakim olduğu bir teşkilatımız vardı. Babam da bunun güzel örneklerinden biridir. Yıllarca Genel Merkez Yöneticiliği yapmış olmasına rağmen hiçbir zaman milletvekilliği ve benzeri makamları istememiş, başkalarını teşvik etmiştir. Bunlar insanı etkileyen önemli hususlardır.

"OĞLUMUN BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖREMEDİM"

- Devlet kademelerinde görev aldınız. Farklı vazifeler yaptınız. Başarınızı neye borçlusunuz? 

Herhangi bir şahsi fayda, makam mevki beklemeden samimi ve dürüstlükle, severek, inanarak çok çalıştık, Allah da lütfetti diyebiliriz. Rahmetli Erbakan Hocamız ve üst yöneticilerimiz, Konyalı hemşehrilerimiz, bize hep güvendiler. Genç yaşımızda çok önemli görevlere getirdiler. Hep arkamızda durdular, biz de ailemize ayırdığımız vakitten fedakârlık edip, çalıştık. Büyük oğlum bana bir gün, 'baba benim büyüdüğümü göremedin, bari küçük kardeşimin büyüdüğün gör' demişti. Dolayısıyla yoğunluktan oğlumun büyüdüğünü görememişim. Siyaset hayatımızın büyük kısmı, Erbakan Hocamızın yanında geçti. 

Rahmetli Hocamız, inançla, azimle yılmadan çalışmakta zirve idi. Onun  yanında olup da ondan etkilenmemek mümkün mü? Çok şeyler öğrendik, çok dersler aldık hayatından.

"NİYET HALİSSE GÖNDERİYOR"

 Allah niyetinizi bilince, size doğru yol arkadaşlarını gönderiyor, birlikte mücadele ediyorsunuz. Bugün bakan, genel müdür ve müsteşarlık yapmakta olan çok sayıda arkadaşımız, bizim o günkü ekibimizdeydi. Bu yol arkadaşlarımızın başında da sizin gazetenizin sahibi Mustafa Arslan bey geliyor. Bu vesileyle söylemeden geçemeyeceğim. Mustafa beyin o günkü ekibimizin kurulmasında ve bilhassa Konya yatırım ve hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde çok büyük rolü ve katkısı vardır. 

- Hiç ümitsizliğe düştüğünüz anlar oluyor mu? 

Biz müminiz elhamdülillah. Tam ümitsizlik yok, havf ve reca hali yani ümit ve korkunun ortası var. Bir de, 'Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler' felsefesi biraz hakim benim ruhuma. Rahmetli Erbakan Hocamızın anlatımıyla akşam başımızı yastığa koyarken üzerimize düşen görevi yapıp yapmadığımıza bakarız, gerisi Allah'ın takdiri.

Bir engel ile karşı karşıya kaldığınız zaman o an ne yaparsınız? Engeli aşmak için zorlar mısınız? Yoksa pes mi edersiniz? 

Kolay pes etmeyiz, elimden geldiğince doğru bildiğim yönde gayret ederim.

 

"ÖZEL YAPILANMA OLUŞTURDUK"

- Siyasetteki aktif görevlerinizde, Konya'ya yapılan hizmetlere karşı daha mı farklı bir duyguya bürünüyordunuz? Yani diğer illere nazaran, Konya'ya yapılan hizmet daha mı farklı oluyordu? 

Tabii ki. Bilhassa Bakanlığımız döneminde Başbakan Erbakan Hocamız da Konya milletvekili idi. Ben kendisinin adına Konya yatırımlarıyla özel olarak ilgilenmek için izin ve yetki aldım ve bütün Bakanlıklardaki yatırım ve hizmetleri organize ettik. Konya hizmetleri için danışman kadromuzun içinde özel bir yapılanma oluşturduk. Konya milletvekilleri, idareciler, odalar, sivil toplum kuruluşlarıyla ve Ankara'daki Konyalı bürokratlarla çeşitli toplantılar yapıp hizmetleri, hedefleri planladık,  görev taksimi yapıp takip ettik. Şimdi hatırlayınca, anlatırken bile büyük mutluluk duyuyorum. Mavi Tünel'in Konya doğalgaz hattının ilk ihale ilanlarını çıkarttık, Antalya Yolu'nu, havaalanını, Suğla depolamasını tamamlattık, Mevlana Kültür Merkezi'nin kaynağını geliştirdik, Konya Belediyelerine büyük arsalar kazandırdık. Buğdaya, pancara çok yüksek taban fiyatları verdik. Allah lütfetti bunları ve daha birçok hizmeti kısa zamanda yaptık elhamdülillah. Hatırladıkça duygulanmamak mümkün mü?

- Hobilerinizi öğrenebilir miyim? 

Fotoğraf çekmek, en belirgin hobim. Çocukluktan beri vazgeçemediğim bir tutkum. Ayrıca herkes gibi gezmeyi, yeni yerler görmeyi, yeni insanlarla tanışmayı seviyorum. Yaptığım inandığım her işi de bir hobi tutkunluğu içinde yapıyorum galiba.

- Hemşehrilerinize mesajını sorsam, neler söylemek istersiniz? 

Bütün değerlerin yozlaşmakta olduğu günümüzde hep birlikte kültürümüze, maneviyatımıza sahip çıkalım, yaşayalım, yaşatalım, değerlerimizden vazgeçmeyelim. Mevlana Hazretleri'ni, Konya'nın manevi mimarlarını, Alaeddin Camii'nin bahçesindeki Selçuklu sultanlarını ziyaret edelim, sadece ziyaret etmekle kalmayıp onların hayatlarını, hizmetlerini, nasihatlerini okuyalım, öğrenelim. Ayrıca bana çok genç yaşımda çok önemli görevlerde bulunma görevi ve imkanı verdikleri için hemşehrilerime bu vesileyle teşekkür etmek isterim. Sağlıklı, hayırlı uzun ömürler dilerim. Allah, iki cihanda aziz etsin değerli hemşehrilerimi.

Editör: TE Bilişim