Rebiül evvel ayının 12. Gecesi-Hz. Muhammed (SAV)

Abone Ol

Muhteşem bir gece. Allah-u Teala’nın emriyle dünyaya teşrif ettiler. Nurunu Allah-u Teala, Adem babamıza b ütün peygamberlerine, İbrahim (a.s)’a, dedesine, oradan babasına, oradan da hamile kalınca annesine nurunu taşıdı. Allah-u Teala’nın emriyle bu nur soyunda, neslinde devam edecektir.

Onun için Cenab-ı Allah Efendimizi cennetle müjdeleyici, cehennemle korkutucu olarak, o karamtrak dünyaya teşrif ettirmiştir.

O gece öyle ki; Yüce Allah dünyaya geleceğinde Hz Amine annemizde öyle bir aşk, öyle bir nur olmuş ki, işte o anda kendinden geçmiş ve Allah-u Teala iki melek göndermiştir. Ona; Korkma!

Öyle güzel bebek geliyor ki, ahir zaman son Nebisi dünyaya geliyor, korkma!” dediğini duymuştur. Bütün alem nura gark olup Efendimiz (sav) 18 bin alemi bütün  gezdirilmiştir. Öyle gezdiriliyor ki, öyle gezdiriliyor.

Amine annemizde zaman ve mekan olayını yaşamış bu olaylara şahit olmuştur. Bebek olmasına rağmen

Yüce Allah O’na her şeyi bildirmiştir.

Öyle her taraf anlatılmış. Dünyaya gelir gelmez de ayrı anlatılmıştır.

Ne kadar Yahudilerin putları varsa kırılıyor. Onların ne taptıkları varsa hepsi perişan oluyor. Evleri binaları altüst oluyor. Kramtrak dünya aydın oluyor aydınlaşıyor.

Allah-u Teala’nın nuru öyle bir ışık oluyor ki güzel Müslümanlar “Nur doğdu, Muhammed geldi, nur doğdu” diyerekten bütün alem kuşların cıvıldaması, bütün nehirlerin Allah Allah diye coşması, kelime-i tevhit çekişleri ayrı ismi celâl çekişi, kapıların gıcır gıcır Allah deyişi. Bütün ağaçların Allah Allah diyerekten ,bütün ismi celâl çekişleri. Dağların Allah Allah diye inlemesi. Bütün yeryüzünde ne varsa Allahın emriyle hepsi, her şeyin meydana gelmesi.

O anda Yahudiler; “Eyvahlar olsun, eyvahlar olsun, bizlerden olmadı, işte kureyşlilerden geldi, bizim evlere doğmadı, kureyşlilerden yetimin  evine doğdu” diyerek çıldırıp feryata girmeleri. Kendilerini kaybedecek şekilde bağırışları her tarafı alması.

Onun için, her şey yüce Allah’ın elindedir. Allah neyi dilerse güzel eyler.

Her şeyi istediği gibi yaratır. Çünkü ezelinden, taa ezelinde Adem a.s toprakla, su arasındayken Rabbimiz Efendimizi “Hatem-i Nebi “diyerekten yaratmıştır. Adem atamızı yaratmadan evvel ,ezelden o nuru garkediyor.

O’nu, Adem a.s topraktan yaratınca alnına Efendimizin nurunu veriyor. Ondan sonra nesilden nesile o nurlar devam ediyor. Ve Yüce Rabbimiz buyuruyor ki “Kıyamete kadar Efendimiz’in nesli devam edecektir.”

Onun için Yüce Allah,

Efendimizi öyle kıymetli,

Öyle şerefli yaratmıştır ki çünkü,

Şerefli Kur’an-ı Kerim ‘i  Efendimize indirmiştir.

İnsanlara gece gündüz demeden islamiyeti tebliğ ,davet edip anlatmıştır.

Azapla korkutucu ,cennetle müjdeleyici haberler vermiştir.

Çünkü Allah-u Teala Hz.leri özel yaratmıştır.

Kendi nurundan yaratmıştır.

İki cihan serveri eylemiştir.

Bütün insanların mayası etmiştir.

Kâinat;

Efendimizle neşe bulmuştur,

Efendimizle hayat bulmuştur,

Efendimizle nura gark olmuştur,

Efendimiz olmasaydı ne cennet,

Efendimiz olmasaydı ne de cehennem yaratılırdı.

Özel yarattı Yaradanımız.

Efendimize Ey Sevgilim dedi!

Ey sevgili dostum dedi!

Efendimizin ardında Rabbimiz var,

Efendimizin ardında Cebrail a.s var,

Efendimizin ardında salih dostları var,

Efendimizi Kendi nurundan,

Efendimizi kendi kalbinden yaratmıştır.

Efendimizin doğumuyla teslim olanlar O nuruyla canlarıyla ,mallarıyla nice develerini kestiler. Nice keçilerini kestiler, yemekler verdiler. Mekke-i Mükerreme de doğdu.

Müşriklerse kendi kabilelerinden olmayınca Efendimiz için; “Yetim olur mu ,bizim gibi zenginler ,ağalar olması lazımdı .Olmaz böyle, olamaz” diyip haykırdılar.

Efendimize o günden itibaren işkenceye başladılar. Efendimiz bunlara ufacık dahi olsa üzülmedi ,ufacık dahi olsa alınmadı, aldanmadı onlara, yoluna devam etti.

Daima tebliğ etti, hiç aldanmadı onlara. Efendimizden önce de çok peygamberler gelmiş 124 bin sayıları.

Her biri bir kavime gönderilmiş ama hiç biri doğru dürüst ümmetlik yapamamışlar. İsyan ettiler,küfürler ettiler” senin dinin sana ,bizim dinimiz bize. Sende bizim gibi bir insansın Allah-u Teala madem öyleyse neden bir melek indirmedi? Neden mucize göstermiyor bize, inanmayız” dediler.

Allah-u Teala ayetlerinde Habibine anlatıyor. Onların atalarının nicelerini batırdığını, yerin dibine batırdığını. Nice kaynar kaynar çamurların içine gömüldüğünü, kimi fırtınalarla uçurduğunu havalarda tel tel kalıp savrulup gittiklerini.

Öyle azaplar verildiği halde yine olmadıklarını anlatıyor. Aynı kavimlerin gelenlerinin de aynı onlar gibi olduğu söyleniyor.

Allah-u Teala bir nutfeden bütün insanları ,mahlukatı, in ve cini herşeyi yaratandır .Müslümanlar gibi onlara da güneşi, ayı ,çocuk, saltanat, yedirip içiriyor amma onlar hala anlamamaktalar. Sanki tabiat öyleymiş. Onların tabiatı kurusun!

Halbuki Rabbimiz yeri göğü altı günde yarattı. İhtiyacımı var ki acaba bir şeye? Allah-u Teala istedi, yarattı hepimizi. Onun için bu Yahudilerin hiç birisi anlamazlar. Onlar çirkin çirkin Rabbin en istemediği, en sevmediği, en azap görücü ameller işliyorlar. Onlar hayvanlar gibi yaşıyorlar.

Şimdi ki zamanımızda da maalesef Müslümanlardan öyle kayanlar var ki, hem ümmetler, hem Allah var deniliyor, hem peygamber varmış deniliyor ama kimimiz de bilmezden gelerek, duymazdan gelerek, umursamaz olduk. Aldırış bile etmez olduk. Yönümüzü kıbleye dönmez, indirilen Kur’an -ı açmaz olduk. Böyle olduğu halde ne susuz koyuyor, ne güneşsiz koyuyor, gece veriyor dinlenelim diye, gündüz veriyor gezsin işlerini görsünler diye. Bütün bunlara bakıp da bizlerin ibret almamız için sıralıyor .

Maalesef hiç bakmıyor ve de hiç kafalarımız basmaz olmuş. Bu küfür ve inkar bataklığından çıkıp Allahımızın emirlerine ve kainata gönderdiği

Efendimizin sünnetlerine yapışmalıyız.

Dünya müminin zindanı, kafirin ise cennetidir.

Bundan dolayı onlara bakıp üzülmemeli, yönümüzü onlara dönmemeli onlara karşı sert durmalı birlikte olunmamalıdır, sözleri dahi dinlenmemelidir.

Ne için mücadele verdiyse Allah Resulü bizlerde ona uyup öyle mücadele vermeli ve yolunda gece gündüz demeden koşmalıyız.

Aslına rücu ederek huzur ve mutluluğun bizzat İslam’da olduğunu yaşayarak görelim.