Ramazan'dan beklenen

Abone Ol

Ramazan'dan beklenen nedir? Ya da Ramazan bizlere ne vermelidir? Bir arınma, bir temizlenme, bir süzülme, kişiliğimizin bir imbikten geçme, bir tortulardan kurtulma ayı olması gereken Ramazan'dan istediğimizi elde edebiliyor muyuz?

Ramazan'dan tam olarak ne anlıyoruz? Ramazan'ı nasıl algılıyoruz, hiç düşündük mü?

Ramazan'a girmek, bir markete, bir süpermarkete girmek midir?

Ramazan'a girmek, sıcak, yumurtalı, susamlı pide kuyruklarında beklemek midir?

Ramazan'a girmek, zengin sofralarında, pahalı iftar menüleriyle oturup, iftar etmek, alabildiğince tıkınmak mıdır?

Ramazan'a girmek, ihlâs yoksunu, jet imamlar arkasında teravihleri yatıp yuvarlamak mıdır?

Ramazan'a girmek televizyon kanallarında boy gösteren artistik hocaların, mevlidhanların, amelsiz ilim adamlarının gösterilerini, izleyenlerin saçma sapan sorularını, almak istedikleri danışıklı fetvalarını dinleyip kendi kendimizi tatmin etmeye çalışmak mıdır?

Ramazan'a girmek, Kur'an, Tefsir, Hadis, İlmihal okumak ve dinlemek yerine gün boyu iftar ve sahur menüleri okuyup Oktay Usta'ya kulak vermek midir?

Ramazan'a girmek akşam trafiğinde eve giderken trafik kurallarına uymamak, insanları rahatsız etmek, hız yapmak, çevremize öfke ve nefret dolu bakışlarla korku salmak, kavga çıkarmaya fırsat kollamak mıdır?

Ramazan'a girmek akşama kadar aç ve susuz kaldığı halde, başkasının gıybetini, dedikodusunu yapıp, kul hakkı yemek midir? Başkasının sırasını kapıp, öne geçme kurnazlığı göstermek midir?

Hani arınacaktık, hani azgınlaşan nefsimizi terbiye edecektik?

Hani olgunlaşacak, hani yardımlaşacak, hani daha çok verecektik?

Hani Ramazan orucunu inançla ve karşılığını Allah'tan bekleyerek tutacaktık ve Allah, geçmiş günahlarımızı affedecekti?

Hani oruçlarımız öyle olacaktı ki, Ramazan'ı öyle yaşayacaktık ki, Allah'a öyle teslim olacaktık ki, kirlerimizden, tortularımızdan arınıp, Cennet'e layık insanlar haline gelecektik?

Ama nedense olmuyor. Ramazan iklimini yeterince yaşayamıyor, ciğerlerimizle Ramazan'ın havasını yeterince soluyamıyoruz. Ramazan'dan yeterince istifade edemiyoruz.

Ne bizler, ne de 1.5 milyarlık İslâm dünyası, Ramazan'ı, Kutlu Önderimiz, sevgili Peygamberimizin istediği ölçüde ve istediği kıvamda yeterince yaşayamıyoruz.

Onun için, her yerde kan ve gözyaşı. Onun için her yer, müslümana gurbet. Onun için her yerde ezilen ve horlanan İslâm Ümmeti.

Onun için İslâm Coğrafyası içinde yer alan her bölgede insanlık dramı yaşanıyor.

Oysa, Ramazan'dan ve bizlerden beklenen, her günümüzü Ramazan, ahretimizi Bayram yapmaya çalışmaktır.

Ramazan'ımızı gün be gün, saat ve saat yaşamaktır. Namazımızı namaz, orucumuzu oruç, sahurumuzu sahur, sadakamızı sadaka, zekâtımızı zekât gibi, ahlâkımız peygamber ahlâkı gibi kılabilmek, tutabilmek ve yapabilmektir.

Ramazan'dan ve bizlerden beklenen, aç kalmış komşularımızı hatırlayıp bulabilmek, sıkıntılarına çare olabilmektir.

Ramazan'dan ve bizden beklenen yaralı gönüllere merhem olup, acıları ve sevinçleri paylaşabilmektir.

Ramazan'dan ve bizden beklenen zengin sofralarında değil, fakir ve garip sofralarında yer alabilmek, çevremize selam, tebessüm ve güven verebilmektir.

Bilmem anlatabildim mi?

                                                  GÜNÜN SÖZÜ

“EY AZİZ! DİL İNSANIN TERAZİSİDİR. ÜÇ ŞEY BELÂYI KENDİSİNE ÇEKER; CİDDİ OLMAYAN KONUŞMA, ŞAKA VE SAÇMA SÖZ”

                                                                                       Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.